Merkez Bankası'nın 22 Haziran Perşembe günü saat 14'te yapacağı açıklama öncesi Habertürk'teki Haber Hattı programında Sena Alkan'ın sorularını yanıtlayan İzmir Ekonomi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Cumhur Coşkun Küçüközmen şöyle konuştu:
PİYASA YENİ YÖNETİMİ TANIMAK İSTİYOR
İlk etapta yapılacak bir faiz artırımı neticesinde piyasanın ve piyasa oyuncularının buna nasıl tepki göstereceğini görmek isteyecekler. Hem Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek hem de Merkez Bankası Başkanı Gaye Erkır'ın birlikte çalışarak ortaya koymuş oldukları politikanın kendilerine yansımasını görecekler. Burada kritik olan ve en çok sorulan soru şu: "Bu faiz artırımı kurları etkileyecek mi? Dolar ne olur Euro ne olur?"
FAİZ ARTIMI KESİN ÇÖZÜM DEĞİL
Faiz artırımı ile kurlar kontrol edilebiliyor olsaydı dünyanın her tarafında faiz indirilerek, artırılarak kurları bir şekilde kontrol edebilirdiniz. Türkiye'nin burada sorunu; aşağı yukarı iki yıldır ciddi bir birikmiş basınç var kurların üzerinde. Bu basıncın bir şekilde belirsizliğin ortadan kaldırılmasıyla azaltılması gerekiyor. Kademeli geçiş; çok önemli. Ciddi anlamda son birkaç yıl içerisinde aşırı ve çok sık düzenlemeler yapıldı. İngilizce karşılığını söylemek istiyroum özellikle; 'over regulation'. Yani bir şeyi çok fazla düzenleyerek hareket edemez hale getirmek. Bunların üzerindeki baskıların çözülmesi gerekiyor.
YAPISAL PROBLEMLER ÇÖZÜLMELİ
Bir diğer taraftan da kredi faizleri ile mevduat faizleri arasında anormal bir fark var. Yani mevduat faizleri biraz daha yüksek, kredi faizleri biraz daha düşük ama düşük kredi faizlerinden kredi kullanımı da pek mümkün olamayabiliyor. Dolayısıyla o dengesizliklerin giderilmesi için sadece yarına odaklanmak değil; yarından sonra alınacak olan birtakım yapısal problemleri gidermek üzere yapılacak politikalar ve politika metni çok önemli.
MERKEZ BANKASI FİNANS YÖNETİMİNDE KENDİNİ İSPATLAMALI
Eski bir merkez bankacısı olarak şunu söylemek istiyorum. Bugün Merkez Bankası, bir takvim çerçevesinde faiz kararını açıklıyor. Durum gerektirdiği takdirde o tarihten daha önce ikinci bir faiz artırımı yapmasında ya da ikinci bir açıklama yapması önünde herhangi bir engel yok. Yani Merkez Bankası'nın uçuş/kontrol kulesinde olduğunu, tüm bu finansal trafiği düzenleyen en önemli kurum olduğunu ispatlaması gerekiyor. Bu çok önemli.
FİYAT BELİRSİZLİĞİ VAR
Yetkin bir pilot ya da yetkin bir uçuş ekibi tarafından bu işin yapıldığını görmemiz gerekiyor. Çünkü ülkede bağlantılar koptu, sağduyu koptu, insanlar fiyat veremiyorlar; fiyat belirsizliği var. Sistemde onarılması zor kopmalar oluyor. Siz birtakım şeyleri düzelttiğiniz zaman firmalar tekrar eski noktasına gelemeyecek. Niçin? Bunlar içerisinde batanlar oldu, sistemden çekilenler oldu. Yani bunları yabancı yatırımla ya da mültecilerin yaptığı vergiden muaf birtakım yatırımlarla telafi edebilme imkanınız yok.
FİNANS DÜNYASI YAPAY ZEKADAN YARARLANIYOR
Veriye dayalı karar vermek zorundasınız. Ve anlamlı, doğru soruyu sormanız gerekiyor. Etki tepki kanallarını çok iyi bilmeniz gerekiyor. Dış ve iç politikada ağzınızdan çıkan her kelimenin çok iyi analiz edildiğinin farkında olmanız gerekiyor. Hatta şimdi yapay zekayla birlikte yüz şeklimizin ve söylediğimiz şeyin ne kadar gerçeği ve doğruyu yansıttığının bile tespit edildiği bir ortamda; özellikle canlı yayınlarda yapmış olduğunuz konuşmanın önemi biraz daha artıyor. Yani ağzınızdan çıkan bir cümlenin küresel bazda etkisinin yayılması ve anlaşılması birkaç saniyeye inmiş durumda. Elimizde yapay zeka var birtakım yazılımlar var. Finans dünyası da diğer sektörler gibi bunlardan yararlanıyor.
ÖNEMLİ OLAN SENARYO ANALİZİNİN YAPILMIŞ OLMASI
Dolayısıyla, tahminlere çok fazla güvenmeyelim. Asıl önemli olan şeyin 'senaryo analizi' olduğunu bilelim. Yani Merkez Bankası'nın, Hazine ve Maliye Bakanı'nın birtakım çalışmalar yaparsak; şunu yaparsak ne olur bunu yaparsak ne olur şeklinde çok güçlü yazılımları var laboratuvarlarında. Senaryo analizinin bir alt segmenti/kırılımı simülasyonlar yoluyla bunu hesaplamış olmalarını ve yarınki rakamın bütün bu simülasyonlar ve hesaplamalardan filtrelenmiş olarak çıkacağını düşünüyorum.
ENFLASYON BİRDENBİRE PATLADI
Enflasyon yapısal bir sorun. Aslında sosyolojik bir sorun. İnsanların size inanması gerekiyor. İnsanlar sürekli bir fiyat artışı beklentisi içinde olduğunda bilir ya da bilmez şekilde ürünlerine zam yapıyor. Bunu net olarak ifade edelim. Bir şekilde girdi fiyatları da arttığında bu şekilde zam yapanları haklı çıkarıyor. Netice olarak sizin orta vadeli uygulanabilir bir ekonomik programla bu işin karşısına çıkmanız ve bu insanların tekrar ekonomiye kazandırılması ve tekrar rasyonel düşünmelerinin sağlanması gerekiyor. Dünyada olduğu gibi Türkiye'de de enflasyon birdenbire patladı.
VERİYE DAYALI ANALİZLER YAPILMALI
Şunu ifade etmekte ben bir sakınca görmüyorum. Enflasyon genellikle yanlış politikaların sonucudur. Birçok ülke için aynı şey söz konusudur. Ama siz yeni gelişmeleri; teknolojiyi, inovasyonu, teknolojinin getirdiği işsizliği ve birtakım hammaddelerin fiyatlarındaki artışı ve nüfus artışını dikkate almadan; "Efendim biz geçmişte böyle yapmıştık, kurtulmuştuk. Şimdi aynı şeyi yapıyoruz, kurtulacağız" şeklindeki yanlış politikalar üzerine inşa ettiğinizde bu olmuyor. Anlık yani "real time" veriye dayalı olarak analizler yapmalı ve insanları bu konuda bilinçlendirmelisiniz.
ZAMLAR BUMERANG GİBİ ZAM YAPANI GELİP VURUR
Bumerang gibi siz bir şeyi atıyorsunuz, o bir süre sonra size geri dönüp sizi vuruyor. Siz malınıza zam yapıyorsunuz ama bir şekilde sizin de kullandığınız ürünlere sizden kaynaklı zamlar geliyor ve siz bunun farkında değilsiniz. Dolayısıyla her zaman sözünü ettiğimiz ve IMF programlarında da yer bulan yapısal reformlar var. Bunları yapmadığımız takdirde çok sıkıntı yaşayacağız. Şu an biz 'sırat köprüsü'ndeyiz. Bu köprüden geçmekten başka bir şansımız yok, inanın. Eğer geçemezsek; bir Arjantin bir Venezüeala bizi bekliyor. Geçtiğimiz takdirde evet G-20 içerisinde olmayı hak ediyoruz diyebileceğiz.