Mehmet Akif Ersoy:
Türkiye İstatistik Kurumu, Haziran ayı enflasyon rakamlarını 5 Temmuz Çarşamba günü açıklayacak. Her ayın üçünde açıklanıyor enflasyon rakamları. Bu kez bayram dolayısıyla 5 Temmuz Çarşamba gününe ertelendi. Yılın 6. enflasyon verilerini oluşturacak Haziran ayı enflasyon rakamları; kamuoyuyla paylaşılacak. Memur ve emeklilerin Temmuz ayı maaşlarıyla 6 aylık enflasyon farkı ve toplu sözleşme zammı çerçevesinde hesaplanacak.
Tüketici Fiyat Endeksi Ocak'ta %6.65 Şubat'ta %3.15 Mart'ta %2.29 Nisan'da %2.39 Mayıs'ta %0.04 olarak gerçekleşti. Mayıs'ta neredeyse eksi yiyorduk. Çok düşük bir enflasyon var onun sebebi gazdan para alınmaması. Yıllık enflasyon tüketici fiyatlarında %39,59 olarak kaydedildi. Orada Mayıs ayının etkisinin çok yoğun olduğunu hatırlatarak konuğumuzla konuşalım.
Haziran ayı enflasyonunun bu ay 5 Temmuz'da açıklanacağını söyledik. Şimdi ilk 6 ayın enflasyonunun belli olmasını bekliyoruz. Hepimizi ilgilendiriyor. Niye? Maaşlarımıza yansıyacak. Yani enflasyon farkının belli olması memur maaşlarını etkileyecek. Dolayısıyla İzmir Ekonomi Üniversitesi Öğretim Üyesi Profesör Doktor Coşkun Küçüközmen'le konuşalım istedik biz de.
Şimdi değerli hocam, Mayıs ayında neredeyse enflasyon görmedik. Onun sebebi de doğalgazın bedava olmasıydı komple değil mi? Yanlış mı biliyorum?
Prof. Dr. Coşkun Küçüközmen:
Enflasyonu nerede görmedik sorusunun yanıtı bence daha önemli. Rakamlarda görmedik ama gerçek hayatta gördük mü, artık onu siz söyleyin isterseniz.
Mehmet Akif Ersoy:
Gerçek hayatta görmüşüz rakamda görmedik. Yani sonuçta enflasyonu bir miktar aşağı çeken bir şey olarak da Haziran ayında karşımıza çıkar mı? İlk 6 ay enflasyonunu siz ne bekliyorsunuz Haziran ayı ile birlikte. Öngörünüz nedir?
Prof. Dr. Coşkun Küçüközmen:
Şöyle söyleyeyim. Türkiye'nin öngörülerinden bir şekilde tahminde bulunarak bir şeyler söyleyebilmek bazen mümkün oluyor bazen mümkün olmuyor. Dolayısıyla ben bu konuda tahmin yapmanın insanların beklentileriyle, insanlarınn hayalleriyle, umutlarıyla kısa vadeli de olsa oynamak gibi gördüğüm için bir takım beklentilerin oluşmaması açısından ben biraz da öğretim üyesi kimliğimi kullanarak, eski bir Merkez bankacısı olduğumu enflasyon dönemlerini yaşamış bir insan olduğumu hatırlatarak konuşayım. 1980'lerden beri %170'ler i %180'leri görmüş yaşamış bir insan olduğumu da hatırlatmak isterim. Tabii %180'ler derken aynı anda üç farklı kurum enflasyon ölçüyordu. Kiminde %90 kiminde %110 kiminde %170 gibi rakamlar çıkıyordu. Biz buralardan bir şekilde bir takım uluslararası standartlara uyma çerçevesinde enflasyonu belli bir sepet belli bir rakam belli bir ağırlık çerçevesinde hesaplama sürecine girdik 1990'lı yılların sonunda. 2000'li yılların başında bir enflasyon hedeflemesi programı uyguladık. Ama buna eşlik eden yapısal reformların sürdürülmesi mümkün olsaydı bugün biz şu an tamamen farklı konuları konuşuyor olacaktık. Dolayısıyla Mehmet Akif Bey eğer uygun görürseniz; ben, şu an işçilere şu kadar zam yapılacak memurlara bu kadar zam yapılacak, emeklilere bu kadar zam yapılacak konusundan önce başka şeyler söyleyerek farklı bir bakış açısı getirmek istiyorum.
Mehmet Akif Ersoy:
Buyrun hocam.
Prof. Dr. Coşkun Küçüközmen:
Teşekkür ediyorum. Hep artışı konuşuyoruz. Temel nedenleri ve sonuçları ve çözümü konuşmuyoruz. Yani bunlar nasıl yansıyacak? Şimdi siz zam aldığınız zaman maaşlarınıza otomatikman bu fiyatlara bir şekilde yansıyor o veya bu şekilde. Mesela şu an Türkiye'de en önemli ama dile getirilmeyen sorunlardan bir tanesini söylemek istiyorum. Kiracı ev sahibi ilişkisi sorunları. Ev sahibini istismar eden kiracı olduğu gibi kiracısını istismar eden ve adeta böyle eşel mobil sistemi gibi "Efendim fiyatlar bu kadar arttı sen de şimdi kirayı bu kadar artıracaksın" diyen ev sahipleri de mevcut. Dolayısıyla bu insanları karşı karşıya getiren sistemin sorun yarattığını ve bu sorunun yine sistem tarafından çözülmesi gerektiğini söylemek istiyorum.
Çünkü literatürde; hem doktora dönemlerinde hem ondan önceki master dönemlerinde hem de Merkez Bankası'nda ilk yıllarımda 1980'li yılların ortalarından beri başladığım görevimde okuduğum yabancı uluslararası makalelerde beni en çok rahatsız eden bir kavramı sizlerle paylaşmak istiyorum. Enflasyonun en büyük etkisi toplumsal davranış ve ahlak üzerinde görülüyor. Bu çok önemli bir nokta, biz bunu ihmal ediyoruz. Ahlak üzerine yani insanların parayla olan ilişkisi ve birbirleriyle olan ilişkisinde ahlaki anlamda bir erozyon söz konusu. Bunu düzeltmediğiniz takdirde bu sarmal toplumsal çürümeyi ve toplumsal ve toplumsal yozlaşmayı bir arada getiriyor. İkisini birden getiriyor.
Mehmet Akif Ersoy:
Önce ahlakımızı bozuyor yani.
Prof. Dr. Coşkun Küçüközmen:
Kesinlikle, kesinlikle. Enflasyon inanın en büyük ekonomik sorun. Bir numaraya bunu yazıyorum yani. Ödemeler dengesinde problemler, cari açık olabilir bütçe açığı olabilir ama enflasyon paranızın durduk yerde değer kaybetmesidir ve insanlar bunu önlemek için ellerinden gelen her şeyi yapabiliyorlar. Hatta şu kavramı da yeri gelmişken paylaşmak istiyorum: "Greedflation". Hollanda Bankası raporunda paylaşmıştı bu kavramı. Hani stagflasyonu biliyoruz. Efendim işte durgunlukta enflasyon. Hiper enflasyonu biliyoruz ama ilk kez duyduğum bir tanımdı. İngilizce bir kelime. Greed açgözlülük anlamına geliyor. Ve flation da inflationdan geliyor. Onunla birleştiği zaman "açgözlülük enflasyonu" oluyor.
Yani insanlar ne yapıyor bir şeye zam geldi 'Efendim hemen ben de artırayım ki reel ücret kaybına uğramayayım' diye düşünerek hareket ediyor. Gerek üreticiler, gerek hane halkları, gerek küçük işletme sahipleri gerekse de büyük firmalar birtakım zamları olduğundan daha yüksek yansıtarak enflasyonun olumsuz şekilde yükselmesine sebep oluyor. Ortada hiçbir sebep yokken enflasyonun yükselmesine sebep oluyorlar. Ve buna ilişkin sayısal ne diyeyim yapmış oldukları analizleri ekonomik ve istatistik analizlere dayalı olarak elde ettikleri sonuçları da paylaşmışlar. Şimdi burada o zaman biz enflasyon karşısında fiyat artışlarını "Aman Tanrım" diyerek işte en düşük memur ücreti 22.000 lira oldu, en düşük emekli ücreti 13 veya 15 bin oldu, şu kadar zam geldi falan diyerek sürdürürsek; birden bire o cebinizde koyduğunuz para daha siz alışverişe gitmeden fiyatlara yansımış oluyor.
Enflasyon sadece bu şekilde ücret artışları ile çözülmüyor. Tam aksine o ücret artışlarının sıklaşması ve yükselmesi bir sarmalı gündeme getiriyor. Geçenlerde İngiliz Merkez Bankası ekonomistlerinden bir tanesi şunu söyledi. Halka dedi ki; "Maaşlarınıza daha fazla zam istemeyin. Fakirleştiniz, bunu kabul edin" dedi. Çok büyük eleştiri gördü ama çok büyük taraftar da topladı. Bir defa ilk önce şunu kabul edin diyor; 'Fakirleştiniz, enflasyon sizi fakirleştiriyor. Ekonomik ve finansal anlamda okuryazarlığınız olmadığı için siz ne kadar fakirleştiğinizi göremiyorsunuz' diyor; bunu İngilizlere söylüyor.
O zaman şimdi şöyle bir çerçevede bakalım. Her ne kadar 5 Temmuz'da enflasyon rakamı açıklanacak, ondan sonra daha önemli bir şey var. Sayın Gaye Erkan'ın açıklaması gereken bir enflasyon raporu var. 23 Temmuz'da açıklayacak bunu. 23 Temmuz'da Merkez Bankası'nın açıklayacağı enflasyon raporu ve buna ilişkin kamuoyu bilgilendirme toplantısı çok büyük önem taşıyor. Sanırım bu bayramı bunlara çalışarak geçirdiler diye düşünüyorum. Merkez Bankası ile Hazine ve Maliye Bakanlığı'nın üst düzey bürokratlarının ve ekiplerinin hep birlikte tabi. Çünkü elflasyonla mücadelede en önemli şey nedir diye bana soracak olursanız; benim söyleyecek bir tek şeyim var: "Enflasyonun kaynağına, türüne doğru tanı koymak." Yani teşhisinizi doğru koymanız lazım.
Talep enflasyonu mu yoksa maliyetlerden mi kaynaklanıyor, yoksa enerjiden mi ya da işçilik ücretlerinden mi ya da sürekli yapılan zamlardan mı? Ya da Türk lirasının, ulusal paranın diyelim yabancı paralar karşısında değer kaybetmesinden dolayı ithalatın meydana getirdiği bir artış mı söz konusu? Ya da bir başka şekilde bakmaya kalktığınız zaman, ilişkide bulunduğunuz (ticari anlamda ilişkide bulunduğunuz) ülkelerdeki enflasyonun size yansıması mı? Siz teşhis koymazsanız işte doğalgaz bulduk böyle düştü, arkasından petrol bulduk böyle düştü hemen arkasından çok ilginç (Allah'ın lütfu); altın bulduk böyle düştü... Bunlarla enflasyon filan çözümlenmiyor.
Bakın şöyle söyleyeyim Mehmet Akif Bey. Birkaç gün önce biliyorsunuz Merkez Bankası 22 Haziran'da sanırım para politikası kurulu faiz oranlarını açıkladı. Altı buçuk puan artış yaptı %15'e çıkardı politika faizi. Hala dünyada politika faiziyle enflasyon arasındaki farkın en büyük olduğu ülkeyiz. Faizin doğru bir yerde konuşlandırılması gerekiyor. Evet tekrar artış bekleniyor ama bazı şeyleri zamanında yapmanız gerekiyor. Yani hastalık ilerledikten sonra alacağınız ilacın faydası olmuyor. Ekranları başında maaş kaç lira olacak en düşük maaş ne olacak diye bekleyen izleyicilerimize şöyle bir mesajım var. Eekonomik ve finansal anlamda okuryazar olmak inanın çok zor değil. Bazı temel kavramları bilmeniz gerekiyor. Niçin enflasyon söz konusu? Faizi niçin artırmamız gerekiyor? Her şey kötüye gittiği anda enflasyonla mücadele etme durumu söz konusuyken; biz faizi zamanında artıramadığımız için ne tür sıkıntılara kapıldık, bunların görülmesi gerekiyor.
Enflasyonun psikolojik boyutu var. Enflasyon parasal bir olgudur. Ekonomistlerin üstüne mutabık kaldığı kavramlardan bir tanesi ama niye psikolojik bu konu biliyor musunuz? Bakın beni şu an buraya davet ettiniz. Ama akademisyen olduğum için ama geçmişten bugüne yaptıklarım, tecrübelerim dolayısıyla bir güven atfettiniz. Ama inandırıcı olmayan bir program yaptığım takdirde veya ben şimdi burada kalkıp da alakasız şeyler söylediğim takdirde muhtemelen bir reklam arası verip keseceksiniz bunu. Vatandaş da aynı şekilde davranıyor. Yani programa güveni yoksa bakmıyor, dinlemiyor.
Mehmet Akif Ersoy
Kesmesek bile söyledikleriniz bir şey ifade etmiyor. Yani Merkez Bankası'nın bir dönem faizleri düşürmesinin piyasada hiçbir etkisinin olmaması gibi.
Prof. Dr. Coşkun Küçüközmen:
Harika. Çok güzel ifade ettiniz. Aynı şekilde. Küçüklerin davranışı bir araya geldiği zaman çok büyük etki yaratıyor. Çünkü neticede kısa ve orta vadede uygulanabilir bir ekonomik program ortaya koymanız gerekiyor. Ve bu enflasyon sarmalını kırmanız gerekiyor. Çünkü enflasyonun bumerang etkisi var. Siz şimdi üretici olduğunuzu düşünün ve malınıza hakikaten olması gerekenden daha fazla zam yaptığınızı varsayalım. Bir süre sonra sizin kullandığınız mallarda da zam olacak. Onlar da sizin gibi düşündüklerinden siz daha fazla ödemiş olacaksınız. Yani fırlattığınız bumerang gelip sizi kafanızdan tekrar vuracak. Yani bu sarmaldan kurtulmamız gerekiyor.
Mehmet Akif Ersoy
Maaşlara zam gelecek. Enflasyonla mücadele süreci de başladı ya. Bunlar enflasyonu tetikleyen şeyler mi olacak; yoksa yavaş yavaş aşağı yönlü kırılmalar görür müyüz?
Prof. Dr. Coşkun Küçüközmen:
Kesinlikle enflasyonu tetikleyen şeyler olacak. Bakın şu an bu programa bir işveren davet etseydiniz benimle beraber; aynı anda işveren diyecekti ki; 'bu kadar büyük maliyeti ben karşılayamayacağım'. Bir işçi davet etmiş olsaydınız o da; 'ben bu parayla yaşayamayacağım' diyecekti. Bir kiracıyı davet etmiş olsaydınız; 'efendim benim insafsız bir ev sahibim var. Her sene %100 zam yapmamı istiyor' diyecekti. Bir ev sahibini çıkartsaydınız o diyecekti ki; 'kiracı benim evimde 10 yıldır işte şu kadar rakama oturuyor her sene zam yapıyor %5-10 civarında. Ve yasalar gereğince ben bunu bir türlü çıkaramıyorum. Şu an 15.000 liralık evimde 2.000 liraya oturuyor' diyecek. Atıyorum şu an 6-7 bin liralık ev için 20 bin lira kira isteyen ev sahipleri var. Şimdi bunun ahlaki boyutunu konuşalım; onu söylüyorum ben.
Mehmet Akif Ersoy
Bizim burada misafir ettiğimiz isimler arasında akademisyenler farklı şeyler söylediler ama mesela hükümet içerisinden iktidardan misafir ettiğimiz bakanlar ya da politikaları yönetenler yürütenler ya da müdafaa edenler küresel düzeydeki enflasyondan etkilendiğimizi söylediler. Her yerde, dünyada enflasyon var dediler. Amerika'da da var, İngiltere'de işte Almanya'da da var dediler. Hem Ukrayna - Rusya Savaşı hem pandemi etkilerini bütün dünyada görüyoruz dediler. Ki gerçekti evet yani batıya da gittiğinizde pek çok ülkede benzer sorunlarla karşı karşıya kalanları görüyoruz. Orada da faiz artışları oldu. Amerika'da da aynı şekilde. Bizde faiz artışı olmadı, küresel düzeyde devletler, ülkeler Avrupa ve Amerika bu enflasyon krizinden çıktılar mı ya da dengelendi mi? Küresel düzeyde bu sorun biraz...
Prof. Dr. Coşkun Küçüközmen:
Hemen cevap vereyim. Henüz çıkmadılar ama çıkmak için uygulayacakları politikaların net bir şekilde iletişimini yapıyorlar. Bugün Avrupa Merkez Bankası Başkanı Christine Lagarde olsun Amerikan Merkez Bankası Başkanı Jerome Powell olsun; politikalarını hem de uzun vadede ortaya koyuyorlar.
Aklıma güzel bir örnek geldiğini düşünüyorum. Eee, bilmiyorum ne kadar güzel olduğunu dinledikten sonra karar verirsiniz. Varsayalım Singapur'dan Avustralya'ya bir uçuş yapıyorsunuz ve pilot size şöyle bir anonsta bulunuyor: "Türbülans var. Türbülans sebebiyle birazcık sıkıntı yaşayacağız." Şimdi bunu pilot da bilmiyor biliyor musunuz; türbülansın ne kadar olduğunu yani. Bulutlar, değişen bir hava durumu, hava boşlukları var vesaire var. Ama pilotlar durumu haberdar ediyor. "Kemerlerinizi bağlayınız, önünüzdeki masaları kapattınız çay masalarını kapatınız, şunları yapınız bunları yapınız kesinlikle ve kesinlikle koridorda dolaşmayınız lavaboyu kullanmayınız" gibi size birçok talimat veriyor ve bu talimat sizi sakinleştiriyor. Bu hava koşullarında sarsıntı olması gayet normal, ne zaman sona ereceğini bilmiyorsunuz. Ama işte pilotun yerden aldığı bilgiler ya da önündeki işte bulut radarına bağlı; pilotun uçuş yeteneğine ve o göstergeleri çok iyi okumasına bağlı türbülanstan ne zaman çıkılacağı...
Kesinlikle bakın, bunun ötesinde başka bir şey söz konusu değil. Siz Merkez Bankası olarak önünüzdeki göstergeleri ne kadar iyi okuyabiliyorsunuz ve şu an girmiş olduğunuz türbülanslarda gerçekten bu uçağı çıkarıp varış yerine sorunsuz indirebilecek deneyime yeteneğe ve yetkinliğe sahip misiniz? Avrupa buradan ne zaman çıkar? Vallahi burada dışsal faktörler var. Ukrayna - Rusya Savaşı bence hala çok büyük sorun. Her geçen gün farklı bir şey oluyor. İşte en sonunda biliyorsunuz Wagner Grubu olayı var. İşte şöyle 'yok nükleer kullanırım, bilmem ne yaparım' gibi tehditler var. Birbirlerinin barajlarını patlatıyorlar, enerji güçlerini patlatıyorlar. Nükleer santralleri var. Bunlara yapılacak bir saldırı gerçekten Avrupa'yı ve bizleri çok büyük bir sıkıntıda bırakabilecek meseleler. Dolayısyla Avrupa ile Amerika'ya ilişkin en azından belli varsayımlar altında senaryoları var. Şimdi bunun aynısını Türkiye için de görmek istiyoruz.
Mehmet Akif Ersoy
Onlar çıktığında biz de çıkmış olursak... Şu söylendi ya hep orada da var kriz, küresel bir kriz var; ondan etkileniyoruz. O bittiğinde bizimkinin de biraz daha hafiflemiş ve bitmiş olmasını bekliyoruz. O yüzden soruyorum.
Prof. Dr. Coşkun Küçüközmen:
Onlar fakirlik sınırında, açlık sınırında savaşmadıkları için onların ne zaman çıktığından yola çıkarak bizim de şu zaman yola çıkacağımız ya da şuradan çıkacağımız şeklinde bir varsayım bence hatalı olur. Türkiye'nin bu noktada en büyük ticari ortağı Avrupa Birliği olduğu için siz kendi içinizde istikrarı sağlamadan Avrupa Birliği'nin ya da Amerika Birleşik Devletleri'nin bu süreçte sağ salim çıkması bizim de çok işimize yarayacak varsayımına güvenemezsiniz. Şu an Türk Lirası hızla değer kaybediyor. Politika faiz oranları ile enflasyon arasında çok ciddi fark var. Reel olarak insanların parası giderek pul oluyor. Üretim giderek pahalılaşıyor. Fiyatlar giderek de artıyor. İnsanların erişemeyecekleri noktaya geliyor ve bundan daha da farklı bir nokta var. Birçok ülkenin savaşmadığı bir nokta. Belki bazı ülkeler sorun yaşıyor ama demografik anlamda bir bozulmaya da maruz kalmış durumdayız. Bunların hepsini bir çerçeve içerisinde koyduğunuz zaman çok fazla sayıda parametreye çok ciddi ölçüde hakim olabilecek bir model koymamız gerekiyor. Bizim ilk önce kendi odamızı, kendi evimizi, sistemimizi düzeltmemiz gerekiyor.
Mehmet Akif Ersoy
Siz bu türbülanstan ya da bu enflasyon sarmalından mevcut politikalar ya da yeni uygulanacak politikalarla ne zaman çıkılabileceğini düşünüyorsunuz? Önümüzde yine bir faiz artışı bekliyoruz. Yani kaç ay sonra biz biraz sıkıntı çeker ve düze çıkabiliriz? Bunu söyleyebiliyor musunuz?
Prof. Dr. Coşkun Küçüközmen:
Tabii ki söyleyebiliriz. Siz buraya çıktığınızda size taraftar ünvanını veren ceketi, ünvanı çıkarıp popülist yaklaşımları çıkarıp, ideolojik yaklaşımları bırakıp; 'aklın fikrin hayatta en hakiki mürşidin ilim olduğu yolu'nu izlediğiniz zaman ben en geç bir sene içerisinde bu sorunlardan kurtulacağımıza yüzde yüz eminim ve bunu sağlayacak ekip bugün Türkiye'de mevcut.
Mehmet Akif Ersoy
Çok teşekkür ederim hocam katkılarınız için. Coşkun Küçüközmen konuğumuzdu. Enflasyonu ve ekonomiyi biraz konuştuk. Eğer bu bilimsel metotlarla ilerlersek, ki bu kadrolar da elimizde mevcut dedi, yola devam eder ona göre programımızı oluşturursak bir sene sonra bu işten kurtuluruz diyor Coşkun hoca.
https://www.youtube.com/watch?v=QSw9u-cXgEU&t=16s