Cumhuriyet'in 100. Yılı'na iki ay kaldı. İktidar vaatlerini gerçekleştirmeyi bırakın yaklaşmıyor bile. Her geçen gün uzaklaştığını görüyoruz. Böyle bir niyetnin olmadığını da zaten biliyorduk. Yapılan son maaş zamları daha zamlar yürürlüğe girmeden erimeye başladı. Asgari ücret, açlık sınırının altında kaldı. Enflasyonla mücadelenin bedelini milletimiz ödüyor. Ekonomiyi bu hale iktidar getirdi. Bakan, bürokrat harcadılar yine de beceremediler, bahane üretip durdular.
AKŞENER'DEN AKP'YE: ENFLASYONU ÇÖZMEK SİZİN ELİNİZDE
Siyaset seçim kazanıp kaybetmekten ibaret değildir. Faydalı iş yapabilmek, milletin derdini dert edinmek, milletin mutluluğuyla mutlu olabilmektir. Ama AKP hala milletin cebine el uzatıyor. Vergiler, kiralar, fiyat artışları ve zamlarla enflasyonun bedelini millet ödüyor. Enflasyonu düşürmenin yöntemini seçmek sizin elinizde. Vergileri, bugüne kadar ayrımcılık tanıdığıNIZ kesimler için artırmak sizin elinizde. Kodamanlarınızın cebinden alın. Kefen parasına bile el uzatılan miletimize değil kodamana ödettirin enflasyonun bedelini. Kamuda, başta sarayda olmak üzere israfa son vermek sizin elinizde.
İSTİKRAR PROGRAMINA İHTİYACIMIZ VAR
90 gün geçti ama ortada ne plan ne program var. Yeni isimleri vitrine koyarak zaman kazanmaya çalışıyorlar. Kur Korumalı Mevduat denilen kamburdan kurtulmanın yolunu arıyorlar. Sadece KKM üzerinden milletimize ödettrilen bedelin hesabını kim verecek? Sayın Mehmet Şimşek diyor ki; 2026 yılında rahatlayacağız. Ama kendisi de biliyor ki bu mümkün değil. Körfez ülkelerine taviz verdiler. Satamayacak bir şey kalmayınca ne yapacaklar belli değil. Biz yabancı yatırımcıya karşı değiliz. Küresel ekonomi de bunu gerektirir. Refahı yükseltecek kaliteli yatırıma ihtiyaç var. Ekonomide istikrarı hukukta güveni ve adaleti sağlamak şart. İstikrar programına acilen ihtiyacımız var. Kamuda tasarruf politikasına ihtiyacımız var. Siyasi iradenin sorumluluk alan, kefalet alan tavrına ihtiyacımız var. 90 günlük performansa bakınca bunun olması pek de mümkün görünmüyor. İktidar çözüm aramıyor.
SIĞINMACI TEHDİDİ HER ŞEHİRİ SARMIŞ DURUMDA
Sığınmacılar meselesinde Türk milletinin stratejik güvenliği büyük bir göçmen tehditi ile şehir şehir sarılmış durumda. Nereden girdiği bilinmeyen, sayılarını devletin dahi bilmediği sığınmacıları İslamcılık'la bağlantılı görmek aymazlıktır. Türk milletinin kültürünü tahrip eden bir meseledir bu. Binlerce yıllık Türkçemiz, kültürümüz tahrip altındadır. Alternatif kimlikler doluyor. Başka kültürlerin ve itikatların hedefi haline geliyoruz. Vatandaşlarımız yerine sığınmacıların çalıştırılması nedeniyle işsizlik arttı. Ucuz işgücü ve kayıt dışı ekonomi cazip hale geldi. Sığınmacılar şehrimizde gettolar oluşturdu, kendi dükkanlarını açıp minyatür Suriye kuruyorlar. Çocuk evlilikleri, çocuk işçilik gibi sorunlar yeniden ortaya çıkıyor. IŞİD ve PKK, tehditlerini sığınmacılar üzerinden iletiyor.
MIŞ GİBİ YÖNETİM
İktidar "mış" gibi yönetim sergiliyor. Önce hiçbir sorun yokmuş gibi davrandılar. Baktılar ki toplumsal tepki var, geri atım atıyormuş gibi davranmaya başladılar. Suriye'de ev yaparak, bazen rakamlar açıklayarak mücadele etmiş gibi davranıyorlar. Beş kişi girip iki kişi çıkıyorsa sığınmacı sayısı artıyor mudur, azalıyor mudur? Havuz problemi de mi çözmediniz? Sınırlarımız kevgire döndü. İktidara seslenmek istiyorum. Kimse kimseyi kandırmasın. Kültürümüzün dejenere edilmesine daha fazla tahammülümüz yok. İYİ Parti olarak ortaya koyduğumuz Milli Göç Doktrini'miz ortada. Derhal ve bir an önce sınırlarımızda tam kontrol ve denetim sağlayın. Göç dalgasını daha sınıra ulaşmadan kaynak ülkede engellenmesi için ululslararası işbirliği geliştirin. Sığınmacılara vatandaşlık vermeyin ve bu zamana kadar verdiğiniz ayrıcalıkları derhal geri alın. Gösterilen bu ciddiyetsizlik kabul edilemez. Sorunu çözeceğine büyüten bu basiretsizlik, okyanus ötesindekilerin elini ovuşturmasına neden oluyor.
MUSTAFA KEMAL'LER BİTMEYECEK
Mazideki zaferlerimizin gölgesine sığınarak mirasyedi olamayız. Zaferi sağlayan umudu, inanmışlığı ve kararlılığı unutamayız. Bir bayrak misali daha da iyiye taşımak için günün şartlarına göre çok iyi yorumlamak durumundayız. Memleketin her köşesinde yeni fikir, yeni ideal için uğraşan aydın bir topluluktur; Türk Milleti. Atatürk'ün teşebbüsleri milletin özlemini temsil eder. Burayı şereflendiren her biriniz birer Mustafa Kemal'siniz.
Akşener, kalabalıktan gelen "Mustafa Kemal'in askerleriyiz" sözleri üzerine ise "Allah'a şükür bitmeyeceksiniz" dedi.
KİMSEYE YARANAMADIK
Milletin sesini duymak, duyurmak ve haykırmak İYİ Parti'nin kuruluş felsefesidir. Biz bu yüzden 2002 yılında Türk demekten korkanların karşısında durduk. 2010 yılında Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin kök hücrelerine saldırmak isteyenlerin karşısında durdum. Referandumu yapmayın diye yalvardığım insanlar uyarılarımı ciddiye almadı. Bu yüzden 2016 yılında milletin canına kast edenlerin de karşısında durduk. Bu yüzden 2017 yılında Türk milletinin kaderini bir kişinin iki dudağına bırakanların karşısında durduk. 2018'de kirli siyasetin karşısında durduk. Onun için de kimseye yaranamadık, millete yaranalım yeter bize. 2019 yılında millet iradesine ipotek koymak isteyenlerin karşısında olduk. Ezcümle kötülüklerin, her türlü vesayetin karşısında olduk. Pusulamız Aziz Türk Milleti oldu.
TÜM ÇABALARIMIZA RAĞMEN 2023 YENİLGİSİNE ENGEL OLAMADIK
Ve geldik 2023'e. Milletin verdiği helal oyu babadan miras bilerek seçmen iradesine ipotek konulamayacağını anlatmaya çalıştık. Sözde kanaat önderlerinin olduğu yerde siyasetin başarılı olamayacağını söyledik, uyardık. Ne acıdır ki sadece iktidar mensuplarıyla değil adeta bu seçimin kaybedilmesi için çalışanlarla da mücadele ettik. Memlekete en küçük fayda getirmeyen partili cumhurbaşkanlığı sisteminden kurtarmak, milleti huzura ve refaha ulaştırmak için çalıştık. Meselemiz Türkiye olduğu için nefsimizi kör odalara hapsettik. Önce şahsım, önce ben diyenlerle uğraştık. Biz milletimizin geleceği için; şahsi çıkarlarımızdan vazgeçtik ama en enihayetinde maalesef olmadı, olamadı, olduramadık. Tüm çabalarımıza rağmen 2023 yenilgisine engel olamadık.
KENDİMİZİ DİNLETEMEDİK
20 Ocak 2023'ten beri Anadolu'yu karış karış gezdik. Anadolu'yu dinledik. Şikayetleri duyduk, ancak aynı Anadolu'nun iki yumruk arasına sıkıştırılmak istemediğini duyduk. Vatandaşlardan bizzat duyduklarımızı anlattık. Milletin kürsüsüne vatandaşlarımızı çıkardık. İktidar da diğerleri de duysun istedik. Milletimizin yeni şeyler duymaya ve kazanma umuduna odaklı olduklarını defalarca dile getiridk. Ne söylersek söyleyelim kendimizi dinletemedik. Yankı odalarında ihanetle suçlandık. Millet iradesini savunduğumuz için işbirliğiyle suçlandık. Yankı odalarında iktidara yanaşmakla suçlandık. En küçük pazarlık yapmadan, gizli anlaşmalar yapmadan, kar elde etmeden süreçten çıkan Allah'a şükür biz olduk, İYİ Partililer oldu. Zaten başkası mümkün değildi.
SARAYLAR VAAT EDİLDİ
Belli ki unutanlar var. Ben o yüzden kendilerine hatırlatayım. Bize saraylar vaat edilirken, kar elde etmeye çalışsaydık elektrikleri kesilen salonlardan hayır diye haykırmazdık. Bir taraftan bir kulun gözlerini kamştıracak şeyler vaat edilirken sizler, hepiniz, çocuğunuzun geleceğinden endişe ederek bedel ödeye ödeye İYİ Parti'de yer aldınız 2017'de. Fidan gibi çelik gibi dimdik ayakta durdunuz. Hz. Muhammed'e Hz. Allah'a yaranalım yeter. Pazarlık yapacak olsaydık herkesin suspus olduğu yerde İyi Parti'yi kurmazdık.
MUHALEFETTEN HAKARET VE İFTİRA İŞİTTİK
3 Mart sürecinde ve seçim zamanında hem iktidardan hem de muhalefetten işittiğimiz hakaret ve iftiraları unutmadım, hatırlayacağız ve ders çıkaracağız. Bizim için siyaset entelektüel bir hobi alanı olmadı. Kişisel kariyer alanı da olmadı. Siyaset bizim için tutmayacağı sözü veren bir ilkesizliğin mecrası olmadı. Siyaseti milleti için milletle beraber yapanlardanız. Gördüğümüz doğruyu da yanlışı da söylemeyi bir borç biliriz.
DURUŞUMUZU KİMSEYE MEZE ETMEYECEĞİZ
Bu ülkede İçişleri Bakanlığı yapmış bir Meral Akşener'i PKK itirafçısıyla suçladılar. Hep kalbi konuştuk. Duruşumuzu kimseye meze ettirmeyeceğiz. Bizim de eksiklerimiz var. Seçimlerin muhasebesi konusunda bir süre sessiz kaldım. Tüm partilerin değerlendirmesine imkan tanımak gerekiyordu. Ben de hem kendimize hem de bu yenilginin paydaşlarına başbaşa kalacağımız bir zaman ayırmak istedim. Sessizlik yalanlara sebep oluyor. Tek kelime konuşmadığım halde her akşam televizyona çıkıp yalan konuşanların arttığını gördük. Hatalarıyla yüzleşmesi gerekenler kendi kabahatlerini gizlemek için en çok konuşan oldu. Ben sustum ama "%60 ile kazanırız" diyenler susmadı. Utanmadan sıkılmadan, yüzsüz yüzsüz bizi suçladılar. Hatalarından ders almış muhalefet olarak milletin huzuruna çıkmak gerekirdi. Muhalefet ve iktidar çevresinin televizyona çıkıp söyledikleri midemi bulandırdı. İYİ Parti'ye yönelik kumpas heveslileri karşısında susmamız artık mümkün değildir.
MİLLETİMDEN ÖZÜR DİLİYORUM
Deeğerli dava arkadaşlarım, 2023 seçimlerine girerken Sayın Erdoğan karşısında seçimi kazanacak iki farklı aday çıkardık. 20 senedir ilk kez milletin sevigisini kazanan ve açık ara farklı kazanacak iki adayımız, iki arkadaşımız oldu. Rahatlıkla cumhurbaşkanı seçileceklerini bilimsel ve anketsel araştırmalarla gördük. Bunun üzerine ben de milletimize "13. Cumhurbaşkanı Millet İttifakı'nın adayı olacak" dedim. Kendi adaylığımdan feragat ettim. Asıl sorunun kendi saflarımızda olduğunu göremedim. Bu nedenle sizlerden ve Türk Milleti'nden özür dikiyorum. Ben bu iki arkadaşın önünü açmak için elimden geleni yaptım. Onların önünü kapatanlara maalesef engel olamadım. Önleri kesilmek istediğinde yardımlarına koştum, yanlarında durdum her türlü iftirayı göğüsledim. Ama onları paçalarından çekenlere engel olamadım. Aziz milletim sizlerden özür diliyorum.
ATEŞTEN GÖMLEĞİ ONLARA GİYDİREMEDİM
Milletimizin tarihi çağrısına kulak verileceğini düşündüm. Ateşten gömleği onlara giydiremediğim için herkesten özür diliyorum. Allah şahittir ki ne yaptıysam seçimi kazanmak, umut yaşasın, millet iradesi sonuca yansısın diye yaptım. Ne yaptıysam arkasındayım. Keşke herkes bizler kadar fedakar cesur ve yürekli olabilseydi. Ama maalesef olamadılar. Onlar adına da özür diliyorum. Tüm bunlara rağmen yeter ki yeniden milletimiz kazansın diye her türlü fedakarlığı yapacağız. Bu fedakarlıktan milletimizin yararlanacağından emin olacağız. Milletimizin kazancını öne koyacağız, havadaki sözlere inanmayacağız. En büyük çıkardığımız ders budur. Fedakarlığımızdan siyasi rant çıkarmaya çalışan zihniyete asla geçit vermeyeceğiz. Birilerinin ihtirasları uğruna boşa ter akıtamayız, mesai harcayamayız.
KAYBETTİĞİMİZİN BİLİNCİNDEYİZ
Seçimlerden bu yana il ve ilçe teşkilatlarımızda seçim sonuçlarını tartıştık. Bugün ülkemizdeki seçim sistemine göre başarı %50 oran +1 oydur. Bu nedenle biz kaybettiğimizin bilincindeyiz. Bahane üretilemez. Siyasetçi seçmeni velinimet olarak görür. Siyasetçi talip olandır. Talip olduğunu alamıyorsa dönüp kendine bakmalıdır. Sesinizi duymakta gösterdiğimiz başarıyı duyurmakta gösteremedik. Nedeni mevcut ittifak sisteminin yapısı gereği buna alan sağlanmaması idi. İttifak sistemine mahkum olduk. Siyaset dört işleme indirgendi. Milletin kendisi değil, millete ahkam kesenler dİnlenmeye başlandı. Seçim kazanmanın yolu; "Seçmenden oy nasıl alınır yerine nasıl ittifak yapılır?" şekline sokuldu. Partilerin oyları alt alta toplanarak seçim kazanılır diye düşünüldü. Biz milletin taleplerini dile getirdiğimiz için oyunbozan olarak nitelendirildik.
İTTİFAK SİSTEMİ TÜRK SİYASETİNE ZARAR VERİYOR
İttfiak sistemi Türk siyasetine zarar veriyor. Partilerin alanını daraltıyor. Kutuplaşan siyaset toplumsal ayrışmayı daha çok derinleştiriyor. Partiler birbirlerine benziyor ve çözüm üretme yeteneği elinden alınıyor. Aritmetik yüzünden aniden değer binen siyasal marjinallerin talepleri dikkate alınıyor. Ayrılıkçı odaklar kendilerini meşrulaştırmak için ittifakları kullanmaya çalışıyor. Sadece sayısal çoğunluğu öncüleyen sığ siyaseti reddediyoruz. İktidarın değirmenine su taşıyan etkisiz siyaseti de red ediyoruz.
HÜR VE MİLLİ SİYASET ÜLKÜMÜZ
Milli siyaset mümkündür. İttifak sisteminin bu yapısı içerisinde bu mümkün değildir. Sürdürülemez. Başarı mümkün değildir. Türk siyasetinin yeni anlayışının merkezi olmaya talibiz. Siyaseti içeriden tüketen tartışmalar yerine bir umut yolu sunacağız. Hür ve milli siyaset ülkümüzü milletle buluşturacağız. Sonuç alan bir yol inşa edeceğiz. Şeffaf, demokrat nasıl olunur herkese göstereceğiz.
HER BİRİMİZ AYRI AYRI SEÇİMLERE GİRELİM
Önümüzde yerel seçimler var. 2023 seçimlerini çantada keklik görenlerin yine tüm gündemi partileri ittifaka çekmektir. Yerel seçime toptancı bir anlayışla bakılırsa sayısal ittifaklara yönlendirirsek yereli ortadan kaldırmış oluruz. Demokrasi kalkar, çoğulculuğu kaldırmış oluruz. Başarı matematiksel değil ilkesel olmalıdır. 2019 yerel seçimlerinde biz bu durumu gördüğümüz için biz teklif götürdük. İttifak kurduk ve başarılı olduk. Önümüzdeki yerel seçimlerde kendi kadrolarımızla milletimizin önüne çıkacağız. Yerel özellikleri dikkate alacağız. Gelin hep birlikte vatandaşlarımızın yerel özelliklerini yansıtabileceği bir rekabet ortamı oluşturalım. Siyasi pragmatizmden çıkalım. Her birimiz ayrı ayrı seçimlere girelim. Biz varız diğer partileri de bekleriz.
ROTAMIZ NET PUSULAMIZ MİLLET
Marjinal ve bölücü yapılarla yaklaşan bir yapıyla herhangi bir ilçede belde de işbirliği yapmayacağız. Böyle bir işbirliğinin millete faydasının olmayacağı gibi partimize de faydası olmayacaktır. Türkiye'nin iyi ve cesur insanları, birilerinin yaptığı tanımlara ihtiyacımız olmadı. Milletimizin bize gösterdiği istikametten başka istikamet belirlemedik. Rotamız net pusulamız millet. Gözü dönmüş hesaplarımız yok.
ATATÜRK VE CUMHURİYET KIRMIZI ÇİZGİMİZ
Atatürk düşmanlarına ve cumhuriyet değerlerine düşman olanlara hayır diyoruz. Hatay Arap şehridir diyen meczuplara, ahlaksızlara kol kanat gerenlere de hayır diyoruz. Demokrasi ile sorunu olan, Türk demekten korkanlara hayır diyoruz. Anayasa ile andımız ile sorunu olana hayır diyoruz. Terörle ve bölücü unsurla ilişkisi olanlara hayır diyoruz. Terörün gölgesinde işbirliği düşünenlere, inancı istismar edenlere hayır diyoruz. Kuyruk siyasetine, teslimeyetçiliğe hayır diyoruz. Hür ve milli siyaset anlayışına Türkiye sevdalılarını bekliyor, davet ediyorum. Partiömizin kuruluş yıldönümü olan 25 Ekim'de demokratik, milli yükseliş beyannamemizi milletimize sunacağız.