• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/dgdernek
  • https://api.whatsapp.com/send?phone=+905448823723
  • https://www.instagram.com/dgdernek
  • https://www.youtube.com/@dostlukgrubu
Derneğimizin Etkinlik Takvimi

Radyo D Dinle

Halk TV Kültür Sanat

 
Ahmet Eren Özen
ahmeterenozen1@gmail.com
ELBETTE SİYASET YAPACAĞIZ
06/05/2023


Demokratik Solda Bir Genç



Resmi olarak bir partinin üyesi olmamın üzerinden 13 yıl geçmiş. Tarih 5 Mayıs 2010. Antalya'dan, tatilden sabah saatlerinde İstanbul'a dönmüş ve ilk olarak bir öğrenci arkadaşımın kütüphane daire başkanı ile yaşadığı tartışma nedeniyle hakkında açılan disiplin soruşturmasına şahit olarak ifademi Hukuk Fakültesi hocası Prof. Dr. Durmuş Tezcan'a vermiştim. Durmuş hoca o dönem çok meşhurdu; aynı zamanda kendisinden çekinilen bir hocaydı. Bir disiplin soruşturması nedeniyle de olsa kendisiyle tanışmak beni mutlu etti. Odasında kısa diyebileceğimiz bir sohbet de gerçekleştirdik. Benimle ilgili sorularına verdiğim yanıtlarla "sen siyaset yolunda ilerleyeceğe benziyorsun delikanlı" dediğini hatırlıyorum.


O gün yani 5 Mayıs akşamı okulumuzda Genç Bakış programı olacaktı. Konuklar DSP Genel Başkanı Masum Türker, Tunceli Bağımsız Milletvekili Kamer Genç ve Baro Başkanı Metin Feyzioğlu idi. Deniz Baykal sonrası CHP Genel Başkanlığı için düşünülen isimlerden biri olan Metin Feyzioğlu o dönem çok popülerdi. Rahmetli Kamer Genç ise tek kişilik muhalefetiyle bütün Meclis'i sallıyordu. Masum Türker henüz yeni genel başkan olmuştu; kamuoyu tarafından pek tanınmıyordu.


Genç Bakış programı şimdilerde Youtube'daki Babala TV gibi önceden hazırlanmış salonlarda yine önceden yazılan soruların sorulduğu bir program değildi. Üniversitelerin içindeki salonlarda yapılıyordu; öğrencileri bir anlamda siyasete dahil ediyordu. Tabii ki öğrenciler arasında daha önceden de siyaseti takip eden politik kişiler olurdu. Ben de bu öğrencilerden sayabilirim kendimi.

Ben lisede öğrenciyken; CHP'nin toplantılarına, ADD gibi derneklerin etkinliklerine, DSP'nin miting ve seçim çalışmalarına katılır; etliye sütlüye karışmadan kıyıdan köşeden olanları izlerdim. Hatta geçenlerde Kemal Kılıçdaroğlu'nun İzmir mitingine gittiğimde aklıma lise son sınıf öğrencisi iken yani 2009 yılında İzmir'de katıldığım CHP yerel yönetim seçimleri mitingi geldi. Sahneye çok yakın olmama rağmen kalabalıktan o dönemki CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ı görememiştim. Kendisini bir daha da görme imkanım olmadı. Pekçok yanlışına rağmen Baykal, ulusalcı bir siyasetçiydi. Ona,Allah'tan rahmet diliyorum.


Uzatmayalım, 2010'un 5 Mayıs akşamı Abbas Güçlü ile Genç Bakış programı Türk Dili ve Edebiyatı bölümünü okuduğum İstanbul Kültür Üniversitesi Akıngüç Oditoryumu'nda çekildi. Güzel bir program oldu. Gerek reklam arası gerekse program bitiminde siyasetçilerle tanışıp fotoğraf çektirme olanağı bulduk. Bu programın kaydı kendi Youtube hesabımda mevcuttur. Dikkatli gözler, seyirciler arasında beni fark edeceklerdir.
( https://youtu.be/eTkZH2aDGP4 )


Program bitip de merdivenlerden çıkarken DSP Bahçelievler İlçe Başkanı olduğunu öğrendiğim Engin Kayıkçı ile tanıştık. Ayaküstü güzel bir sohbetimiz oldu ve ertesi gün parti binalarında düzenlenecek kermese beni davet etti. 6 Mayıs 2010 Perşembe günü öğlen saatlerinde Minik sokakta yer alan DSP binasına gittim. Partililerin ikram ettiği yiyeceklerden yedim. Sohbet ve ortam çok güzeldi; derken konu siyasete geldi. Ben de lise çağımda yaptıklarımdan, sonra da İo zamanlar yeni yeni oluşturulan İstanbul Kent Konseyi Gençlik Meclisi'nde yaşadığım olaydan falan bahsettim. Çaylar içilip, sohbet de tatlı tatlı ilerlerken bana partiye katılma teklifinde bulundular; ben de zaten Bülent Ecevit'i çok sevdiğim için bu teklifi uygun buldum. O dönem Rahşan Ecevit DSHP'yi kurmuştu. Yani solda CHP'yle beraber üç parti olmuştu.



O sırada DSP Genel Başkanı iktisat doktoru Masum Türker arandı ya da aradı. Tam hatırlamıyorum ve onunla telefonda görüşerek DSP'ye katılacağımı bildirdim. DSP'de Rahşan Ecevit döneminden kalma bir kural vardı. Kolay kolay partiye üye yapılmaz; ancak birilerinin referans olmasıyla partiye üye olunabilirdi. Ben de Masum Türker'in referansıyla üye olmuş oldum partiye. Üyelik formuna da o dönemki parti meclis üyelerinden Yalçın Avcı "öneren üye" olarak imza attı. Üyelik kaydımı ise ilçe sekreteri İlker Akiç gerçekleştirdi.



Bizim siyasete resmi olarak girişimiz böyle başladı. Siyasete başladığımız partiden, iki buçuk yıl sonra partinin kuruluş felsefesinden uzaklaşılması nedeniyle ayrıldık. DSP'den "mevcut yönetimin Ecevitçi olmadığını ifade ederek" ayrılıp DSHP'yi kuran Rahşan Hanım'ın haklı çıktığını biz de yaşayarak gördük. Keşke DSHP kapanmasıydı; bugün demokratik solcular için bir çatı olurdu.



Kaderin cilvesine bakın ki gerek DSHP'de genel başkanlık yapan Hulki Cevizoğlu gerekse de DSP Genel Başkanı Önder Aksakal, AKP'den İstanbul milletvekili adayları. DSP'nin 2009'da Zeki Sezer'in genel başkanlıktan ayrılmasıyla başlayan Ecevitçi olmayanlar tarafından işgali; önce örgütlerin kapatılmasına bugünlerde ise DSP'nin bazı isimlerinin Cumhur İttifakı'na katılarak; demokratik sol savunumundan (ideolojisinden) koparılması noktasına geldi.



Bir partiye emek verdiğinizde ve parti sizin emeğinizi yanlış yönetimsel kararları neticesinde yok ettiğinde ister istemez üzülüyor, nedamet hissi yaşıyorsunuz. Ama yine de ilk partimden çok şey öğrendiğimi belirtmek isterim.



Üyeliğimin üzerinden 13 yıl geçse de her konuda olduğu gibi Türk siyasetinde de gerileme olduğunu söyleyebilirim. Biz DSP'den kuruluş felsefesinden (Ecevitçilik'ten) uzaklaşıldığı için ayrıldık. Ama bugün ne AKP ne MHP ne de CHP kuruluştaki ana ilkelerini taşımıyor. Bunlara İYİ Parti ve diğer partiler de eklenebilir. Bana göre Türk siyasetinin ana kronik sorunlarından biri de budur. Siyasal partilerimiz maalesef oynak karakterlidir.



İlkesiz ve omurgasız siyasette, savunum bir kenera bırakıldığında parti içi başarıda tek ölçüt para ve çıkar ilişkileri oluyor. Bu maddiyatçılık öyle bir noktaya gelmiş ki; bu rant düzenine uymayanlara sağ partilerde yer alıyorsa bir kişi iftar daveti, bayramlaşma tebriği bile gelmiyor. Solda ise daha vahşi ayrımcılıklar var. Hepsini geçtim ilçelerde bile bir ilçe başkanı kendisine muhalif olan ya da sevmediği kişilere seçim çalışmalarını bile haber vermeyebiliyor. 21 yıldır AKP'nin kazanmasında muhalefetin kendi içinde düştüğü bu acıklı durumun da olduğunu lütfen unutmayalım.

Bu düzen değişmeli. Peki neyle? Yine siyasetle. Parti içinde demokrasi sağlanarak ve parası olanın değil fikri olanın yükseltilmesi sağlanarak işe başlamalıyız. Zihniyeti bozuk, fikren sakat birisi cebinde nereden kazanıldığı belli olmayan paralarla siyasete girmiş diye yükseltilmemeli.



Şimdi seçime gidiyoruz. CHP ve İYİ Parti yani Millet İttifakı'nı destekleyenlere de görevler düşüyor. İktidara bu kadar yakınken, kendi ayağınıza kurşun sıkıp bu milletin geleceğini de heba etmeyiniz. Şu sıralar kime sorsam kafam karışık diyor. Neden? Hepimiz biliyoruz nedenini. 3-6 Mart masadan kalkma ve geri oturma sürecinden bugüne yaşananlar, milletvekili aday listelerinde yapılan yanlışlıklar seçimi ilk turda kazanma ihtimalini bana kalırsa düşürdü. Bu hafta biraz daha toparlanma görüyorum. Sanki Sinan Oğan, Muharrem İnce'den daha fazla oy alacak gibi.



Vefat Yıldönümlerinde Üç Fidan'ı Analım



Bülent Ecevit, 12 Eylül mahkemelerinde yapmış olduğu savunmalarda ve ortanın solu kitabında aşırı solun ülkeye zarar verdiğini ancak idamlara karşı olduğunu söyler.



Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının idamına Bülent Ecevit ve İsmet İnönü hayır oyu kullanmış ama CHP'li pekçok milletvekili evet oyu vermişti. Süleyman Demirel ve Adalet Partisi milletvekilleri de oybirliği ile idamı onayladılar.



Ecevit hümanistti. İnsana ve sanata değer verirdi. Aynı zamanda antikomünist ve milliyetçi idi. "Sosyal Demokrasi"de milliyetçilik olmadığından Kemalizm ve devrimciliği de barındıran inançlara saygılı laikliği benimseyen, ulusalcı "Demokratik Sol" düşüncede idi. Bunu 1960'larda "Ortanın Solu" 1970'lerde "Demokratik Sol" olarak kuramlaştırmıştı.



Bülent Ecevit'in eşi Rahşan Ecevit de aşırı sola karşıydı. Rahşan Ecevit'in aile yapısı, Bülent beyin ailesine göre daha muhafazakar bir yapı arz ediyormuş. Hatta öyle ki Nurullah Ataç'ın "Allah, peygamber yok" sözünü duyan Rahşan Hanım'ın babası Namık Zeki Aral'ın sinirden fenalık geçirdiği kitaplarda ve anılarda anlatılan gerçek bir olaydır. Rahşan Hanım da namaz kılan, mütevazı bir isimdi.


DSP 1999'da koalisyon hükümetinin başında olunca, Rahşan Ecevit de DSP Genel Başkan Yardımcısı olarak yönetimde etkisini hissettiriyordu. Rahşan Hanım, aşırı solcuların anılmasına hele ki devlet görevlileri arasında böyle bir tevessüle tamamen karşıydı. Bir bürokratın ölünce mezarının Gezmiş ve arkadaşlarının mezarlığında kazılmasını istediğini öğreniyor, çok kızıyordu. Bu bürokratı sürdürüyor, bu durum gazetelere manşet oluyordu.



Rahşan Hanım saçını kendi kesen, kırk yıl aynı kıyafeti giyse de formunu aynı tuttuğu için yeni bir kıyafet almaya ihtiyaç duymayan sade bir kişiliğe sahipti. Evde üç çeşit yemek çok nadirdi. Çorba ve Kürt usulü domates salatası severlermiş karı koca. Evleri Ankara Çankaya'da 100m2'lik 2+1 kooperatif dairesiydi.



1999'da MHP ile koalisyon kurulacakken MHP'ye karşı çekincelerini belirtmiş Rahşan Hanım ve "katledilenleri nasıl unuturuz" diyerek örgüte sol mesajını vermişti. Devlet Bahçeli bunun üzerine "özür dilenmeli" dese de Rahşan Hanım özür dilemedi ve koalisyon her şeye rağmen kuruldu.



Bülent Ecevit idam cezasına yukarıda da ifade ettiğim gibi öteden beri karşıydı. Belki bunda Bülent Bey'in tasavvuf inancı da etkili olmuştur bilemiyorum. Kendi iktidarında PKK elebaşısı Apo için bile idam cezasını uygulattırmadı.



İdamla ilgili düzenleme Ecevit döneminde AB müktesebatı gereğince "idamların durdurulması" şeklinde girdi. Ancak idam cezasının tamamen kaldırılması 2004'te AKP hükümeti döneminde AKP'li milletvekillerinin oylarıyla olmuştur.



Tarihte pekçok yaşanmış olay sonradan suçsuzluğu ortaya çıkan kişilerin haksız yere idamı ile doludur. İdam cezasını savunmak doğru değildir. Buna rağmen özellikle kadına saldırı ve toplu suçlarda, mide bulunduran iş ve işlerde insan "asacaksın bunları" demekten de kendini alamıyor. Bunun da farkındayım.



Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının da idamları yanlıştı. Anayasal rejimi ortadan kaldırmak yani kendilerince devrim gerçekleştirmek için mücadele eden, bu mücadeleyi dmeokrasi çerçevesinde yapmak yerine çok yanlış olarak silahlı eylemlere girişen üç genç, asılmasalardı 1974 affında cezaevinden serbest bırakılacaklar belki de şimdilerde emekli yaşlı dedeler olarak bahçelerinde oturacaklardı.


Şimdilerde DSP Genel Başkanı ve AKP İstanbul Milletvekili Adayı Önder Aksakal, Deniz Gezmiş ve arkadaşları için "yaşasalardı cumhur ittifakını desteklerdi onlar" diyor. Keşke yaşasalardı da bu kararı verip vermeyeceklerini görseydik. Aksakal, Gezmiş ve arkadaşlarını idam eden sağ ve gerici zihniyetin şimdiki temsilcilerine çalışmaktan utanmalı bence.



Aksakal, "kraldan çok kralcı" olmada işi o kadar azıttı ki; Hizbullah suçlusu birinin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından serbest bırakılmasını savunurken "Öcalan da serbest bırakılabilir" deme noktasına geldi. Bu sözleriyle Aksakal, sadece Ecevit'in değil tüm şehitlerin de kemiklerini sızlattı.


Deniz Gezmiş ve iki arkadaşını analım. Bu kadar hainin yanında meğer onlar o kadar da hain değilmişler. Ve her şeye rağmen siyaset yapmaktan vazgeçmeyelim. Enseyi karartmayalım, 14 Mayıs'ta sandığa muhakkak gidelim.






195 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Kutlama     08/05/2023 17:16

Merhaba, Siyasete ilgi duyan gençlerin okuması gerekir, hepimizin geçmişinde benzeri öyküler var ama yapılan hataları erken görüp tez vakitte noktalamak önemlidir ! İlk ve en önemli öğreti de işi meslek gibi değil ülkeye, ulusa katkı için yapmak , sonradan foyası çıkan tiplerin peşinde figüran olmamaktır ! Önce ilkeler, bilgi ve beceri ve en önemlisi de saydamlıktır ! Umarım başarırsın, sevgi ve selamlar...
Ayhan Bahattin Tuğsuz

Yazarın diğer yazıları

BAŞKA TÜRKİYE YOK! - 01/11/2024
Ahmet Eren Özen - BAŞKA TÜRKİYE YOK! 1/11/2024
EN GARİP RÜYADAN DAHA GARİP GERÇEKLİKLER YAŞIYORUZ - 28/10/2024
Ahmet Eren Özen - EN GARİP RÜYADAN DAHA GARİP GERÇEKLİKLER YAŞIYORUZ 28/10/2024
İZMİR KÖRFEZİNİ ÖLDÜREN NEDENİ AÇIKLIYORUM - 11/10/2024
İZMİR KÖRFEZİNİ ÖLDÜREN NEDENİ AÇIKLIYORUM - Ahmet Eren Özen 11/10/2024
MUTLULUĞA KAPI AÇIN - 07/10/2024
MUTLULUĞA KAPI AÇIN - Ahmet Eren Özen 7/10/2024
TÜRKLERİN KÜLTÜR TARİHİ - 10/09/2024
Ahmet Eren Özen - TÜRKLERİN KÜLTÜR TARİHİ - 10/9/2024
ZEKİ MÜREN FİLMİ NİÇİN ÇEKİLEMEDİ? - 08/08/2024
ZEKİ MÜREN FİLMİ NİÇİN ÇEKİLEMEDİ? - Ahmet Eren Özen - 8/8/2024
UNUTULMAYAN BEŞ SOSYAL DEMOKRAT - 07/08/2024
UNUTULMAYAN BEŞ SOSYAL DEMOKRAT
FİLM ÇEKİMİ EKİP İŞİDİR - 02/08/2024
FİLM ÇEKİMİ EKİP İŞİDİR - Ahmet Eren Özen 2/8/2024
BİR FİLM HER ZAMAN SİNEMA FİLMİ MİDİR? - 30/07/2024
BİR FİLM HER ZAMAN SİNEMA FİLMİ MİDİR? - Ahmet Eren Özen - 30/7/2024
 Devamı
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar34.275634.4129
Euro36.100236.2448
Hava Durumu

İzmir nöbetçi eczaneleri