• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/dgdernek
  • https://api.whatsapp.com/send?phone=+905448823723
  • https://www.instagram.com/dgdernek
  • https://www.youtube.com/@dostlukgrubu
Derneğimizin Etkinlik Takvimi

Radyo D Dinle

Halk TV Kültür Sanat

 
Ahmet Eren Özen
ahmeterenozen1@gmail.com
ÖZGÜRLÜKÇÜ DEMOKRASİ VE CHP
05/06/2023

 

  

Bülent Ecevit'in bazı makalelerinden yararlanarak yazdığım eski bir yazıyı son seçim sonuçlarından sonra güncelleyerek sizlerle tekrar paylaşmayı uygun gördüm.

 

Bana kalırsa, CHP'nin yeniden başarı kazanması için en başta ve gerekli olan şey siyaset üretimini yeniden yapmasıdır. Önceki gün eski SHP Genel Başkanı Murat Karayalçın'ın sosyal medya hesabında paylaştığı öz bildiri (tweet) de bu yönde çokça doğrular içeriyordu.

 

Ancak Sayın Karayalçın, CHP'nin neden siyaset üretiminde geri kaldığına net bir cevap veremiyor. Oysa CHP 2016 yaz aylarında kurultay toplayarak programını yeniden yazacaktı. Bunun ön hazırlıkları yapılmıştı. '15 Temmuz 2016 FETÖ Kalkışması' olmasa idi; bambaşka bir CHP karşımızda olacaktı. Yani kabahat ne Sayın Genel Başkan Kılıçdaroğlu'nda ne de o dönemin yönetimindeydi. Üzülerek belirtmek isterim ki o günkü genel durum (konjonktür) buna engel oldu. 

 

Bununla birlikte sessiz sedasız yapılan kurultaylardan birinde "CHP, Demokratik Sol Bir Partidir" ifadesinin tüzükten kaldırılıp "Sosyal Demokrat" etiketinin getirilmesi bana göre 100 yıllık CHP tarihinde asrın hatasıdır!

Demokratik Sol neydi? Sosyal demokratlıktan farklı olarak demokratik solculuk ülkemiz koşullarına daha uygun siyaset üretmek ve uygulamak demekti başta. Sosyal demokrat ülkelerde; diyelim ki işçi hakları vardır ama bu ülkelerde örneğin bir işçinin cenazesi olduğunda taziye, helva yapmak, gelenlere yemek verilmesi, mezar başında dua okumak ve benzeri Türk geleneği olmuş uygulamalar var mıdır? Örneğin Almanya'da SPD'li bir belediye ölen bir kişinin taziyesine gelenler için taziye evi kuruyor mu, yemek veriyor mu belediye ya da gelenleri mezarlığa götürecek araç tahsis ediyor mu? Oysa bu dediklerim CHP'li belediyelerce ülkemizde yapılmaktadır. Demek ki SPD sosyal demokrattır ama demokratik solcu değildir.

 

Basitleştirerek anlatmaya çalıştım. Yani sosyal demokraside insan emeği vardır ama emeğin kültürle harmanlanması ve değerler siyaseti yoktur. Oysa demokratik sol akımı benimsemiş bir parti olarak CHP’nin ülküsü kimsenin kimseyi ezemeyeceği, sömüremeyeceği, insan kişiliğinin her türlü toplumsal engelden kurtulmuş olarak özgürce gelişebileceği dinamik ve yaratıcı bir toplum düzeni kurmak olmalıdır. Elbette CHP bunu yaparken demokratik kurallar içinde ilerlemelidir.

 

Bu ülküye doğru; gelişme halindeki bir ülkede pek çok ekonomik ve sosyal ağır sorunları bulunan bir ülkede; böyle bir ülküye doğru özgürlükçü demokrasi kuralları içinde ilerlenebilir mi? Hiç değilse Türkiye’de ilerlemenin o yoldan mümkün olduğu artık tartışılamayacak bir açıklıkla Sayın Genel Başkan Kılıçdaroğlu tarafından da ortaya konulmuş olduğu inancındayım.

 

Özgürlükçü demokrasiyi, Türkiye’deki başka partiler kadar değil, Türkiye’deki başka partilerin hepsinden daha çok benimseyen parti olarak CHP, geride bıraktığımız birkaç yıl içinde solda olduğunu açık açık söyleyerek, düzeni değiştireceğini açık açık anlatarak, kurulu düzen savunucularının suç saydığı düşüncelerini suç saymadığını söyleyerek, en zor koşullar altında siyaset ülküsü ortaya koymaktan ziyade daha merkeziyetçi hatta sağa yaklaşan bir politika izledi. Türkiye’nin en çok oy olan ikinci partisi durumunu korudu ama halk desteğini sürekli olarak artıran bir parti haline gelemedi. CHP'nin uzun zamandır yüzdesel olarak 22 - 25 aralığında kaldığını görüyoruz.

 

Solda bir düzen değişikliği isteyenlerin -CHP haricindeki solda- halkı bir yana itmeye kalkışmaları yani "Biz bu işi halksız yapacağız. Halka dayanarak bu iş yapılamaz. Çünkü halk anlamaz" diye yola çıkmaları pek akıllıca bir davranış sayılmaz. Bunu YSP/HDP'nin düşen oylarından ve TİP'in %3'ü bile yakalayamamasından anlıyoruz. Şimdilerde bu partiler de hatalarını anlayıp kendilerine çeki düzen verme yoluna gireceklerdir.

Çünkü, solda bir düzen değişikliği yapmak isteyenler zaten o düzenin bütün egemen güçlerini karşısına alırlar. Bir de halkı yanlarına almazlarsa neye dayanarak, hangi güçten güç alarak yollarında ilerleyebileceklerdir? Dış güçlerden mi medet ummaktadırlar? Ya da ellerindeki tek çare zora dayanarak ilerlemeye çalışmak mıdır? Ki bu da silahlı mücadele olarak ülkemizde görülmüş, yakın geçmişimizde çok acılar yaşatmıştır ve bu kesimlere faydası da olmamıştır bu tip mücadelenin. Çünkü kendi kullanabilecekleri zorlardan daha baskın zorların da karşılarına çıkması kaçınılmazdır. Bu devlet ya da devlet destekli sağ militanlar olarak varlık göstermiştir. Bugün de SADAT ve benzeri paramiliter kuruluşları da böyle görmek gerekir.

 

Halkla bütünleşmenin hiç değilse Türkiye için kesin bir koşulu vardır. O da, halkın isteklerine, özlemlerine ters düşmeyen bir rejim peşinde koşmaktır. Türk halkı görülmüştür ki  demokrasiyle gelmeyen hiçbir şeyi benimsemeyecektir. Fakat sadece demokrasi de yetmez. Demokratik rejim içinde de halk güçsüz kalabilir. Oysa halktan yeterince güç alabilmek için, halktan alınacak güçle iktidara gelebilmek için, önce halkın yeterince güçlü olması gerekir. Atatürk'ün ekonomi ile ilgili söylemlerini bu noktada tekrar tekrar hatırlamak, incelemek, üzerinde düşünmek gerekir. 

Sadece siyasette güçlü olmak halkı güçlendirmez. Siyasal örgütlenmelerle halkı güçlendirmek yeterli değildir. Siyasal gücün temeli ekonomik güçtür. Eğer halk ekonomik bakımdan yeteri kadar güçlü değilse eğer halk, üretim ilişkilerine kendi istediği yönü verebilecek olanaklara ve güç düzeyine kavuşmamışsa, o zaman halkın siyasetteki güçleri kâğıt üzerinde kalır. Anayasa ve yasaların sayfaları üzerinde kalır. Onun için CHP her şeyden önce ekonomide halkı güçlendirmek amacına yönelmiş olmalıydı.

 

Yerel yönetimlerin bu konuda yaptığı çalışmalar maalesef çok zayıf kalmıştır. Oysa CHP'nin elindeki bir İstanbul Büyükşehir Belediyesi, İzmir, Ankara, Mersin, Antalya, Adana hatta Aydın; geniş hinterlandı ile neler yapabilirdi? "Kaçan fırsat elde kuşmuş" diye bir şarkı vardır; "her şey fani hayat boşmuş" diye devam eder. Demek ki "hayat boşmuş" dememek için fırsatları doğru değerlendirmek gerekiyor!

 

Bazı solcular, halkı güçlendirebilmek için, ekonomik gücün devlet elinde bulunması gereğini savunurlar ve devletin bu gücü halk için kullanabileceğini ileri sürerler. CHP içinde de bunu söyleyenler, hatta hesabı kitabı yapmadan kamulaştırma sözünden bahsedenler oldu. Bunun böyle bir olanak sağlamadığı, dünyada hiç değilse şimdiye kadar yapılmış deneylerde görülmüştür. Ekonomik güç bir ölçüde devletin elinde yoğunlaştı mı, o sırada devleti yönetenlerin başında kimler bulunuyorsa onlar güçlenmiştir. İşte AKP'nin parti devleti, ihalelerdeki durum hepimizin malumu. Halk adına diyerek, halkı güçlendireceğiz diyerek halkı yönetenler güçlenmiş ve o rejimler içinde halk birtakım maddi olanaklar elde edebilmiş olsa bile, demokratik solun vazgeçilmez ülküsü olan özgürlüklerine kavuşamamışlardır.

 

Özgürlükçü demokratik rejimi kabul edince, ister istemez girişim özgürlüğünü de kabul etmek ve desteklemek gerekecektir. Bunun yanında işçilere tırpanlanan demokratik sendikal haklarını yeniden tanıyarak, özel sektör karşısında kendi haklarını ve özgürlüklerini savunabilme olanağını da vermek zorunludur. CHP, bugün bu değerleri yeterince savunamadığı ve yeterince yüksek sesle, inandırıcı olarak dile getiremediği için toplumun gelir seviyesi düşük kesimlerinden seçim vaatlerine rağmen arzu ettiği desteği alamamıştır.

 

CHP’de ne zaman bir oluşum filizlense, oluşmakta olan özgürlükçü demokrasi akımını eleştirenler; “Siz solcu değilsiniz” derler, “Atatürk’ün yolundan ayrıldınız” diye suçlayıp “Siz bu düzeni değiştiremezsiniz” şeklinde konuşurlar. “Elitistsiniz” “Yenilik adına yozlaşıyorsunuz” derler. Bunları söylerken dayandıkları kanıtlar, deliller elbette CHP için önem taşır. Fakat bu gibi savlarda bulunanların yargıları partiyi bir ölçünün ötesinde de ilgilendirmemelidir. Çünkü bu açıdan CHP’yi eleştirenlerin hareket noktası, bir çeşit dogmatizmdir. Bunlar "ulusalcı" görünümündeki dogmatistlerdir.

Öyle ki “ulusalcılık” gibi son derece değerli bir kavramı da kendi çıkarları uğruna kullanmaktan çekinmeyen bu tip bir dogmatizm, esasında hiç de milli ve yerli olmayan Ortaçağ’daki cadı avlarından kalma bir yanılgıdır. Söylemlerinin Atatürk’ün bilimsellik anlayışıyla da bağdaşamayacağını sanıyorum. Kendi bildiklerinin ve bellediklerinin kuşku duyulmaz ve tartışılmaz doğrular olduğuna inanan kimseler ve siyasal güçler tarihin her döneminde görülmüştür. İnsanlık en büyük acıları böylelerinin elinden çekmiştir. Şimdi de basında pek yer alamasalar da böylelerinin sesleri hala duyulmakta, tek yaptıkları ise otel salonlarında CHP’yi ve liderini eleştirmekten ibaret kalmaktadır.


Bunların bir benzeri de sözde "Batıcı" olan tiplerdir. Bunların da Batı'yı ve moderniteyi okuyuşu, anlayışları yüzeysel ve sakat bir politikadan ibarettir. Bu kesimin CHP içinde son dönemde bir hayli yer işgal ettikleri ve şimdilerde kendilerine yakın medya kuruluşları ve ekran yüzleri ile gazeteci kisvesi altındaki kalemşörleri ile Genel Başkan'a baskı yapmaya çalıştıkları açıkça ortadadır.

CHP, şu anda parlementoda zorlu bir mücadelenin içine düşmüş durumdadır. Ve bu mücadelede yalnızdır. Bunu şu anda göremeyenler yarın öbür gün Anayasa değişikliği ve türban meselesinde AKP ile Deva, Gelecek, Saadet ve İYİ Parti birlikte iş tuttuğunda göreceklerdir.

Türkiye’deki düşünce, anlatım ve örgütlenme özgürlüğüne konan sınırlamalar demokrasiye aykırıdır. Fakat bu sınırlamaları ortadan kaldırmaya CHP’nin parlemento gücü henüz yetmemektedir. “Yeni Anayasa” adı altında getirilmek istenen AKP şeriat sistemi - dikkat edin İslam şeriatı değil - ve diktaya karşı CHP’yi yalnız bırakmamak lazımdır. Sayın Genel Başkan’ın belirttiği gibi mücadele azminden asla geri durmamak ve "biz buradayız1 demek gerekmektedir. Aksi takdirde ülke adım adım kanlı bir geleceğe sürüklenmenin eşiğindedir. HÜDAPAR'dan memlekete ne fayda gelir? Kadınlara AKP'den ne fayda gelebilir?

İzmir'de 847 okula manevi danışman adı altında imam atandığını belki de duymadınız. Laikliğin açıkça ilgası olan ve AKP'nin molla düzenini kurma çabasının resmi! bir kararı olan bu atamalara karşı CHP sessiz kalıp yaz ayları geldi diye tatile çıkabilir mi? Okullara temizlik malzemesi göndermekten aciz Milli Eğitim Bakanlığı hangi bütçe ile imamları okula atamış,  maaşlı kadrolar tanımıştır? Aralarında ilkokulların da olduğu bu okullara, ihtiyaç duyulduğu halde temizlik görevlisi, büro memuru, sağlık görevlisi ya da trafik eğitmeni atamayan MEB, medrese düzeni getirmek istiyor. Eğitimdeki Tevhid-i Tedrisat'ı kaldırıp yerine konulacak bu faşist, bilim dışı ve gerici düzeni kabul mü edeceğiz? CHP derhal bu meseleye el atıp her okulda örgütlenmeli ve her okula temsilciler atamalı. Ayrıca imamları okul dışına çıkarmak için her türlü eylemi gerçekleştirmekle yükümlüdür.

Parti içinde ayrılıklar ve gayrılıklar gün yüzüne çıkmıştır. Geçmişteki olayların ve hiziplerin üzerine bir sünger çekmenin de pek mümkün olmadığı anlaşılmaktadır. O halde kurultay yolunda CHP bağırsaklarını bir an evvel temizleyip yoluna güçlü şekilde devam etmelidir. Savunumu (ideolojisi) özgürlükçü demokrasi olmalıdır.



351 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

BAŞKA TÜRKİYE YOK! - 01/11/2024
Ahmet Eren Özen - BAŞKA TÜRKİYE YOK! 1/11/2024
EN GARİP RÜYADAN DAHA GARİP GERÇEKLİKLER YAŞIYORUZ - 28/10/2024
Ahmet Eren Özen - EN GARİP RÜYADAN DAHA GARİP GERÇEKLİKLER YAŞIYORUZ 28/10/2024
İZMİR KÖRFEZİNİ ÖLDÜREN NEDENİ AÇIKLIYORUM - 11/10/2024
İZMİR KÖRFEZİNİ ÖLDÜREN NEDENİ AÇIKLIYORUM - Ahmet Eren Özen 11/10/2024
MUTLULUĞA KAPI AÇIN - 07/10/2024
MUTLULUĞA KAPI AÇIN - Ahmet Eren Özen 7/10/2024
TÜRKLERİN KÜLTÜR TARİHİ - 10/09/2024
Ahmet Eren Özen - TÜRKLERİN KÜLTÜR TARİHİ - 10/9/2024
ZEKİ MÜREN FİLMİ NİÇİN ÇEKİLEMEDİ? - 08/08/2024
ZEKİ MÜREN FİLMİ NİÇİN ÇEKİLEMEDİ? - Ahmet Eren Özen - 8/8/2024
UNUTULMAYAN BEŞ SOSYAL DEMOKRAT - 07/08/2024
UNUTULMAYAN BEŞ SOSYAL DEMOKRAT
FİLM ÇEKİMİ EKİP İŞİDİR - 02/08/2024
FİLM ÇEKİMİ EKİP İŞİDİR - Ahmet Eren Özen 2/8/2024
BİR FİLM HER ZAMAN SİNEMA FİLMİ MİDİR? - 30/07/2024
BİR FİLM HER ZAMAN SİNEMA FİLMİ MİDİR? - Ahmet Eren Özen - 30/7/2024
 Devamı
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar34.275634.4129
Euro36.100236.2448
Hava Durumu

İzmir nöbetçi eczaneleri