Seçim bitti; İYİ Parti'ye saldırılar, suçlamalar bitmedi. Kurulduğu günden beri gardı açık bir boksör gibi; medyası olmayan partiye her önüne gelen bir şekilde vurdu. İster sağdan ister soldan İYİ Parti'nin yükselmesini istemeyen çıkar grupları her türlü saldırıyı yaptı. Her türlü hakareti ettiler, iftiralar attılar. Daha önce Cem Uzan'a, Boyner'e, ANAP ve DYP gibi siyasetçiler ve partilere yapılanlar şimdi İYİ Parti'ye yapılıyor.

Ama görünen o ki umutlar tükenmiş değil. Şimdi toparlanma zamanı! Genel Başkan Meral Akşener, alınan kötü sonuçtan kendisine de pay çıkardı ve "15 vekil istediğime pişmanım" dedi. Dedi ama anında CHP cephesinden saldırılar geldi. Yok nankörler, yok seçimi sizin yüzünüzden kaybettik vb. akıl almaz suçlamalar. Teşkilatlar yetersizmiş de sandık görevlisi istenmiş de...

Peki o zaman soralım doğuda 17.000 sandık niye boş kaldı? 100 yıllık CHP, neden sahip çıkamadı? Hani her şey hazırdı? İYİ Parti çalısmadı diyenler, gitsinler Karşıyaka Belediye Başkanı Cemil Tugay Bey'e sorsunlar. İYİ Parti Kılıçdaroğlu'na oy vermedi diyenlere sormak lazım. CHP'nin oyu %25, Kemal Kılıçdaroğlu'nun oyu %48 ise aradaki fark nereden geldi? Meral Akşener; "Bir oy Kemal 'e Bir oy Meral'e" demedi mi ?

Sağ seçmen olarak daha önce Muharrem İnce'ye oy verdik, sonrasında büyük kentler başta olmak üzere bir çok yerde CHP adayına oy verdik. Hatta ve hatta 12 Eylül'de babası Dündar Soyer tarafından idamla yargılanan bir büyüğümüz hiç kin duymadan oğlu Tunç Soyer'e yerel seçimlerde oy verdi. Ömer Seyfettin'in "Diyet" hikayesinde olduğu gibi İYİ Parti'nin diyeti öde öde bitmiyor. En sonunda biz de kolumuzu kesmek gibi partiyi mi kapatalım? Bunu mu istiyorlar? İkide bir biz İYİ Partililer'in başına kakılan 15 vekilin diyet borcunu defalarca ödedik. Sayın Akşener, her seferinde Sayın Kılıçdaroğlu'na basın ve kamuoyunun önünde teşekkür de etmiştir.

Halbuki hedefimiz AKP ve içindeki milliyetçi oylar idi. Doğu Karadeniz Bölgesi'nde bulunduğum sürelerde benim gibi bir adama sırf İzmir'den geldiğim için "Gavur İzmirli, Komünist" diyorlardı. Halbuki en büyük şeref önce insan olmak idi. Benim gibi milliyetçi görüşlü birine bile bu lafları edenler, Kılıçdaroğlu'na oy verir miydi? Hayır, nitekim vermediler. Halbuki Kılıçdaroğlu İYİ Parti'nin görüşlerini hiçe saymasa, çevresinde ve medyada yuvalanmış kime hizmet ettikleri belli olmayanlara inanmasa ve inatla aday olmasa idi şu anda bambaşka bir Türkiye görecek idik.

İYİ Parti'ye yukarıda belirttiğim tüm bu suçlama ve iftira kampanyası devam ederken, diğer yandan gerek Türkiye İşçi Parti'li gerek MHP'li gerekse de CHP'li birçok dostlarımız da bizimle aynı görüşü paylaşmakta; İYİ Parti'nin var gücü ile çalıstığını belirtmektedirler. Özellikle MHP kökenli arkadaşların Mansur Yavaş aday olsa idi; oylarını Yavaş'a ve İYİ Parti'ye vereceklerini ifade etmektedirler. Eğer Mansur Yavaş, pısırık bir görüntü vermeyip adayım diye ortaya çıksa veya Kılıçdaroğlu'nu ikna etse idi muhakkak ki %17+18 bandında gezen İYİ Parti oyları %20 bandını aşıp belki de %22-23 bandına oturacaktı. Yani Kılıcdaroğlu bilerek veya bilmeyerek bu oyuna geldi. Hem kendini yaktı hem de İYİ Parti'nin kan kaybetmesine neden oldu. Bundan sonra ne yapacağız? Bence yapılacak şey İYİ Parti'nin kendi adaylarını bir an önce ortaya çıkartıp seçime hazırlamasıdır ki mesela AKP cephesi şimdiden İstanbul Belediye Başkanlığı için çalışmaya başladı bile.

Tabii bu arada küskün, gönlü kırık ama İYİ Parti'ye ve Genel Başkan Meral Akşener Hanım'a "AİDİYET" duygusu ile bağlı olanlar, acele olarak partiye çağrılmalı; birlik beraberlik içinde İYİ Parti'nin kendi başına seçime girmesi için çalışmalara başlanılmalıdır.

Önümüzdeki yerel seçimler birçok konuya gebedir. Her ne olursa olsun İYİ Parti artık yoluna yalnız yürümek zorundadır. Bir iki büyük kentler dışında ittifak yapması anlamsız gelmektedir. Akşener'in dediği gibi çıkar peşinde koşan, aidiyet duymayan, çalışmayan, partiden ayrılsın. Kalanlarla tekrar gece gündüz koşalım, kaldığımız yerden devam edelim.