Ahmet Eren Özen
ahmeterenozen1@gmail.com
OLAYLAR VE TEPKİLER
30/07/2023 MUHAKEME
"Muhakeme" sözcüğünü internette Acun Ilıcalı'nın da kullandığını gördüm. Acun, önüme çıkan kısa videoda diyor ki: "Bir işte en önemli şey muhakemedir. Yani ne noktada patrona danışmalıyım bu işi ya da patrona danışmadan ben halledersem, inisiyatif alırsam sonuç ne olur? diye düşünmesi gerekir çalışanların." Elbette doğru. Bir çalışan her kararı patrona sorarsa, patron o işin patronu değil amelesi olur.
Yine telefonda önüme çıkan başka bir videoda bu kez Acun Ilıcalı ile genç bir kızı arabada görüyorum. "Acaba Acun'un yeni sevgilisi mi?" diye düşünüyorum ki meğer görüntüdeki kızın kendi öz kızı olduğunu anlıyorum. Acun Ilıcalı, kızına Audi marka araba almış. Kazasız, belasız ve kurallara uygun kullansın. Videoda Acun, kızına soruyor: "İstanbul trafiğinden korkuyor musun?" Kızın cevabı bir baba için harika: "Sen yanımdayken değil." Videonun altında çeşitli yorumlar var. Hani zenginin malı, züğürdün çenesini yorar cinsinden... Bazıları çok çirkinleşmiş.
2025 yılında Güneş'te büyük patlamaların olacağı, bu patlamalar neticesinde dünyadaki elektronik sistemlerin (radar, internet, telsiz gibi) bozulacağı, Güneş Fırtınası'nın Dünya'da sıcakları yükselteceği dolayısıyla aynı anda çeşitli kıta ve ülkelerde orman yangınlarının çıkacağı, tatlı suların azalacağı, buzların erimesiyle ise tuzlu suların seviyesinin yükseleceği yani kısaca büyük kıtlıkların bizi beklediği belirtiliyor bilim insanlarınca. Kıtlıktan Kuran'da da geçen zeytin gibi sıcağa dayanıklı bitkilerin kurtulacağı ifade ediliyor. Hatta Prof. Dr. Canan Karatay da kıtlığa karşı uyarıda bulunuyor ve "Elinde zeytin ağacı, zeytin meyvesi ve zeytin yağı bulunan yaşayacaktır" diyor. AKBELEN Öte yandan Akbelen'de orman örtüsü ortadan kaldırılıyor. Orman katliamı bizim için yeni bir şey değil. AKP döneminde turistik tesis açılması için olsun, madenler için olsun bu katliamlar her sene farklı yerlerde yapılıyor ve direnenlere polis ve jandarma saldırıyor. Eskiden ormanları teröristler yakıp yok ederdi, şimdi devlet eliyle özel şirketler vasıtasıyla bu yıkım gerçekleşiyor. Elbette enerji kaynağı ve yer altı zenginliklerini çıkarmanın bir maliyeti var. O da yer üstü doğa zenginliklerinin tahribatını ortaya çıkarıyor. Ama Türkiye'nin önümüzdeki kıtlık günlerini düşünerek yer üstündeki zenginliklere daha fazla ihtiyacı olduğunu düşünmesi gerekiyor. Kızıldereli atasözündeki gibi "Son ağaç kesildiğinde ve son ırmak kuruduğunda insanın paranın yenmediğini görecek" olması gerçekleşecek gibi duruyor. Bu bir akıl tutulması bence. Türkiye'de kendi bileğimizi kesiyoruz adeta. Ve direnişe destek vermeye gelen CHP'lilere, milletvekili Mahmut Tanal'a ve genel başkan Kemal Kılıçdaroğlu'na alana getirilen provokatörler sataşıyor, hakaret ediyor, saldırıyor. Oyunu kuranlar her şeyi planlı bir şekilde yürütüyor.
Bazıları yapay zekanın yeni iş modelleri getirmesi ile işlerin çeşitliliğinin artacağını söylerken bazıları da yapay zeka nedeniyle yüz milyonlarca insanın işsiz kalacağından bahsediyor. Üç gazete haberi bu bakımdan ilginç. İlk haberde yapay zeka fırsat verilirse dünyayı insanoğlundan daha iyi yönetebileceğini söylüyor, ikinci haberde yapay zeka nedeniyle Hollywood çalışanlarının greve çıktığını okuyoruz. Eylem yapan çalışanlar, "Yapay zeka elimizden işimizi alıyor. 13 bin çalışan işsiz kalmak üzere" diyerek; prodüksiyon şirketlerine tepki gösteriyor, yapay zekanın yasaklanmasını istiyor. Diğer haberde ise yapay zekaya sorulan her 25 sorunun maliyetinin yarım litreye yakın temiz suya denk geldiği belirtiliyor.
Su ayak izi, karbon ayak izi, yakında daha sık duyacağımız şeyler. Türkiye'nin bazı noktalarda güzel projeleri var. Örneğin Antalya'da ben, atıkların toplanması ile ilgili Muratpaşa Belediyesi'nin ciddi çalışmaları yıllardan beri yaptığını biliyorum. Keza İzmir'de Karşıyaka Belediyesi "sıfır atık" projesinde birinciliği olan bir ilçe diye biliyorum. Hatta geçenlerde Karşıyaka Belediyesi'nin koridorunda bir görevlinin konuşmasına denk geldim. Apartman yöneticilerini arayarak atıkların belediye tarafından toplanmasının önemini anlatıyordu. Belediye bu topladıklarından kar elde ediyor tabii ki. Sitelerde çöplere gerçekten öyle şeyler atılıyor ki hayret içinde kalıyorum. LCD TV atan da var takım elbise atan da. Çalışan tost makinesini yeni makine aldı diye atanlar, sapasağlam koltukları, sandalyeleri, çantaları hatta çok şık deri ayakkabıları atanlar var.
23 Temmuz'da Kamu Personeli Seçme Sınavı (KPSS) oldu ve milyonlarca aday bu sınavda ter döktü. Sınavda sorulan sorulardan biri şu: "Cumhurbaşkanı ve milletvekillerinin ettiği yemin metninde hangi cümle yoktur?" Twitter'da biri aynen şöyle yazmış: "Ben neden 6 dönemdir milletvekilliği yapan adamların bile bakarak okuduğu metni ezbere bilmek zorundayım?" Gerçekten haklı bir isyan. Ayrıca ben de pek çok kişi gibi milletvekillerinin de sınava tabii tutulmasını 70 alamayanın vekil olmamasını isteyenlerdenim.
İnternette, Metin Akpınar ve Celal Şengör gibi isimler şimdilerde çok popüler. Celal Şengör, akademik ünvanının yanında iyi bir okuyucu da aynı zamanda. Fakat işin sonunda her şeyi dinsizliğe getirip bağlaması onun sözlerinin Türkiye'nin geniş bir kitlesine ulaşmasına daha baştan ket vuruyor. Ayrıca Celal Bey'i herkes kös dinlemiyor. Bakın bir akademisyen Twitter'da ne demiş: "Celal Şengör, ömründe bir kere bile bakkaldan ekmek almamış. Böyle bir insanın toplumla alakalı yaptığı analizin nasıl doğru olma ihtimali olabilir?" Ben de bir programda her yere şoförlü araba ile gittiğini, defalarca yayına çıktığı Habertürk TV'ye şoförsüz asla gelemeyeceğini, kaybolacağını söylediğini hatırlıyorum. Yani kitaba, bilgiye bakarken çevresini hiç görmemiş, tanımamış biri Celal Hoca. Kendi evreninde yaşamını sınırlı tutmuş. EDEBİ SOFRALAR TRT 2'nin bazı programları çok kaliteli. Bunlardan biri de "Edebi Sofralar". Bu programda hemen hepimizin bildiği ya da ismini duyduğu yazarların kitaplarında geçen sofra hikayeleri canlandırılarak anlatılıyor. Daha sonra da yazar ve eseri üzerinde tartışılıyor. Bu programı düşünüp, hazırlayanları kutlarım. Romandaki yemekler, devrin toplumsal yapısına da ışık tutuyor. Örneğin Kuyucaklı Yusuf romanındaki bulgur yemeğinin öyle bir anlatılışı var ki kitapta, yazıldığı dönemdeki her şeye ışık tutuyor gibidir. Vaktiniz varsa bu programın bölümlerini izleyin derim.
Adnan Ateşoğlu ise Twitter'da bir minibüsün arka camının fotoğrafını çekip, paylaşmış. Arabanın arka camında "Sahibinden 2006 model Transit" yazıyor. Hemen üstünde stop lambasının yanında ise "Mülk Allah'ındır" yazısı yer alıyor. Adnan Bey, "Dün gece önüme çıktı, önce baktım gülümsedim diyor." Adnan Beyi ve eşini Demokratik Sol Parti'den tanırım. Geçenlerde DSP'den ortak tanıdığımız bir abimiz Nihat Nebioğlu vefat etti. Eski fotoğraflara bakıp hüzünlendim. Doğrusu DSP, bir zamanlar güzel bir partiydi. Şu anda AKP ile birlikte siyaset yapan bir tabela partisi.
Madem siyasete girdik, oradan birkaç söz ile devam etmek istiyorum. İYİ Parti, nedense CHP'nin iç işlerine karışmaya başladı. Muhtemelen Genel Başkan Meral Akşener'den böyle bir talimat geldi. Zaten Twitter'da ve sosyal medyada paylaşım yapıp birbirlerinin tweetlerini favlamaktan başka bir şey yapmayan parti teşkilatı her kademedeki üye ve yöneticisiyle Kemal Kılıçdaroğlu'na saldırıyor. İYİ Partililer, başarısız dedikleri Kemal Kılıçdaroğlu için her türlü eleştiriyi yapıyor ve çekilmesi gerektiğini söylüyor. Peki adama sormazlar mı? Meral Akşener de aynı şekilde başarısız oldu, hatta oyunu %9.96'dan %9.48'e düşürdü. Neden kendi partinize en ufak bir yapıcı eleştiri getirmiyorsunuz? Ucu size dokunduğundan mı?
Özellikle Turhan Çömez, Bilge Yılmaz, Ümit Özlale gibi isimlerle Yiğit Karakış solculuktan tutun da Kemal Bey'in kişiliğine kadar binbir laf ve saldırılar ile hücuma geçmiş. Bilge Yılmaz, "Kemal beyin adaylığına engel olamadığım için üzgünüm" diye açıklama yapıyor. O zaman neden bakanlık beklentisiyle milletvekilliğine aday olmadın diye sormazlar mı insana? Sormuyorsa İYİ Partililer vah onların aklına! CHP'nin iç işlerine karışma bununla da bitmiyor. İYİ Parti Çanakkale Milletvekili Rıdvan Uz, Kemal Bey'i son derece küçük görerek, "Yerine kola kutusu da konsaydı destekleyecektik" deme çirkinliğinde bile bulunuyor. İYİ Parti'nin Eskişehir Milletvekili Nebi Hatipoğlu ise "AKP ve MHP'yi destekleyelim" diyor. Yani Cumhur İttifakı'na destek istiyor! Bu cümle Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen'e soruluyor, Yılmaz Hoca aynen şunu söylüyor: "Siyasette zengin çocuğunun söyleyeceği işte bu kadar olur. Gülüp geçiyorum."
İYİ Parti, CHP'nin iç işlerine karışmaya devam ededursun istifalarla erimeye devam ediyor. 19 belediyesinden kaçı kaldı bilmiyorum ama son olarak İncirliova Belediye Başkanı da istifa ederek AKP'ye katıldı. Bunlar niye istifa etti diye düşünmek, taşınmak, var mı partide? Maalesef yok. İncirliova'yı Aydın'ın yerel basınından takip ediyordum. Adeta istifa etmesi için beklendi ve sanıyorum şu anda rahatladılar.
20 Temmuz'da Kıbrıs Barış Harekatı'nı, Karşıyaka'da 10 yıl önce açılan ama atıl vaziyete düşen bir alanda düzenlediğimiz programla yeniden hatırlattık. Heykel sergilerinin yer aldığı Milli Mücadele Parkı'nda özel bir kutlama ile hem andık hem kutladık harekatı. Harekat sırasında ve öncesinde ölen Türkler ile günümüzde yaşamayan harekat yöneticileri Başbakan Ecevit, Başbakan Yardımcısı Erbakan, Genelkurmay Başkanı Semih Sancar, Kıbrıs Türk Toplumu liderleri Dr. Küçük ve Denktaş'ı andık. Gazilerimizden ölenlere rahmet dilerken yaşayan gazilerimize uzun ömürler diledik. Grup TV'de yaptığımız program ve belgesel niteliğinde görüntüler var. Mutlaka izlemelisiniz!
27 Temmuz Perşembe günü ise çok güzel bir konsere imza attık. Sanata ve sanatçıya desteklerinden ötürü İzmir Büyükşehir Belediye Başkanımız Tunç Soyer, Kültür Sanat Daire Başkanımız Ceren Umay ve tüm teknik – idari personele tekrar teşekkür ediyoruz. Açık havada üstelik son derece güzel bir akşamda 27 şarkı ve türkü ile halkımızla buluştuk. Bostanlı Gün Batımı Seyir Terası böyle bir konserle daha da güzelleşti diye düşünüyorum. Kendimi ve grubumuzu kutluyorum. Çünkü bizler bir avuç insan olarak boyumuzdan büyük işlere girip başarılı oluyoruz. Yedi yılı aşkın süredir İzmir'de kültür – sanat denilince akla gelen ilk sivil toplum kuruluşuyuz. Tekrar Twitter'a dönüyorum. Logosu X olmuş. Telefonda uygulamayı bulmakta zorlandım. Neyse ki X'in altına Twitter yazmışlar da oradan fark ettim. Gönderilerden birinde Alaçatı'da insanların yürüyemediğini, bir noktada sıkışıp kaldığını gösteren görüntüyü izledim ve alıntıladım. Bu görüntü bana İstanbul'da öğrenci iken denk geldiğim hatta televizyonda haberlere de konu olan Ataköy - Şirinevler üstgeçidini yani metrobüs köprüsünde yaşanan durumu hatırlattı. Orada işine, evine gitmek isteyenlerin kalabalığı vardı. Alaçatı kalabalığı nedir peki? Ekonomi zorda diyoruz ama tanıdığım tüm dostlarım, yüksek döviz kurlarına rağmen yurt dışında tatilde! Biraz tasarruf etmeyi de bilmemiz gerekiyor bence. Bu sene evimizde otursak ne kaybederdik yani?
|
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |
Yazarın diğer yazıları |
BAŞKA TÜRKİYE YOK! - 01/11/2024 |
Ahmet Eren Özen - BAŞKA TÜRKİYE YOK! 1/11/2024 |
EN GARİP RÜYADAN DAHA GARİP GERÇEKLİKLER YAŞIYORUZ - 28/10/2024 |
Ahmet Eren Özen - EN GARİP RÜYADAN DAHA GARİP GERÇEKLİKLER YAŞIYORUZ 28/10/2024 |
İZMİR KÖRFEZİNİ ÖLDÜREN NEDENİ AÇIKLIYORUM - 11/10/2024 |
İZMİR KÖRFEZİNİ ÖLDÜREN NEDENİ AÇIKLIYORUM - Ahmet Eren Özen 11/10/2024 |
MUTLULUĞA KAPI AÇIN - 07/10/2024 |
MUTLULUĞA KAPI AÇIN - Ahmet Eren Özen 7/10/2024 |
TÜRKLERİN KÜLTÜR TARİHİ - 10/09/2024 |
Ahmet Eren Özen - TÜRKLERİN KÜLTÜR TARİHİ - 10/9/2024 |
ZEKİ MÜREN FİLMİ NİÇİN ÇEKİLEMEDİ? - 08/08/2024 |
ZEKİ MÜREN FİLMİ NİÇİN ÇEKİLEMEDİ? - Ahmet Eren Özen - 8/8/2024 |
UNUTULMAYAN BEŞ SOSYAL DEMOKRAT - 07/08/2024 |
UNUTULMAYAN BEŞ SOSYAL DEMOKRAT |
FİLM ÇEKİMİ EKİP İŞİDİR - 02/08/2024 |
FİLM ÇEKİMİ EKİP İŞİDİR - Ahmet Eren Özen 2/8/2024 |
BİR FİLM HER ZAMAN SİNEMA FİLMİ MİDİR? - 30/07/2024 |
BİR FİLM HER ZAMAN SİNEMA FİLMİ MİDİR? - Ahmet Eren Özen - 30/7/2024 |
Devamı |