Ahmet Eren Özen
ahmeterenozen1@gmail.com
TÜRKİYE’DE SOSYOLOJİNİN BAŞLANGICI
05/08/2023
Devlet ve bürokrasi nasıl Batılılaşma düşüncesi ile yenileniyorsa sosyolojinin oluşumunda da aynı motivasyonla karşı karşıyayız. Batı’da zaten sosyolojiden önce oluşan modern toplum var. Dolayısıyla modern toplum sosyolojiyi getiriyor. Bir anlamda hazıra konuldu bizde diyebiliriz. Türkiye’de ise modern toplum ortada yokken sosyoloji bir anlamda modernliğin sağlanmasında bir araç olarak ülkemize geliyor.
Sosyoloji bir ideoloji (Türkçülük) fikrini oluşturmak ve onu hayata geçirmek için yola koyuldu başlangıçta.Ahmet Hamdi Tanpınar’ın “Tanzimat’ın en güçlü düşüncesi medeniyettir” sözü var. Buradan yola çıkarak diyebiliriz ki tanzimatla birlikte “medeni” toplum ideolojisi ortaya çıkıyor. Medeniyet başlarda Batı ile Doğu’nun sentezi iken daha sonra tamamen Batı’ya endeksleniyor. Tanzimat ile birlikte vatandaşlık kavramı geliyor. Herkesin kanunda eşit olması ve gayrimüslimler için haklar geliyor. Medeniyet, yazar - çizer takımı tarafından anlatılmaya çalışılıyor. Yaygınlık kazanması için dil çok önemli. Osmanlı o zamana kadar dil bakımından çok parçalı olduğundan; medeni toplumu kurmak için ortak bir dil gerçekleştirmek gerekiyor. Bu nedenle ilk çalışmalar dilin sadeleşmesine yönelik sözlük ve gramer üzerine yapılan çalışmalar oluyor.
Osmanlı’da merkez-çevre kopukluğu çok belirgindir. Saray dili/ Edebiyat dili ile toplum dili bambaşkadır. Birbirinden kültürel olarak uzak bir toplumda entagrasyonu sağlamak kolay değil elbette. Girişimler gazetecilikle başlıyor. Sade Türkçe ile yazılan ilk eserler Şinasi’ye ait. Gazetecilik, dergicilik, edebiyat çalışmaları hep bir kamuoyu yaratma amacına yöneliktir. Kamuoyu olmadan bir toplumdan bahsetmek mümkün değil. Kamuoyu “insanları birleştiren ortak bir gündem” demektir.
İlk dönem romancılar bizim ilk sosyologlarımız oluyor. Edebiyat, Batı’da olduğu gibi bizde de sosyolojiye kaynak oluşturuyor. Türk Edebiyatı’nda o dönem temel mesele edebi olmaktan ziyade çok daha sosyolojiktir. Romanlar daha çok tezli (bir sosyal problemine derinlemesine giren, çözümleme ve açıklama yapmak için yürütülen çalışmalar) romanlardır. Batı romanında temel mesele “ben” iken (karakter) Osmanlı’da “biz” (tip)dir.
Derken Ziya Gökalp, şimdiki adı İstanbul Üniversitesi olan Darülfünun’da sosyoloji bölümünü kurduğunda bunun ilk adı “içtimaiyat”tır. Bu kelime havada kapılıyor tabir-i caizse. Hatta o kadar popüler ki bütün meseleler içtimaiyatla çözülebilir havası hâkim. Emile Durkheim’in sosyolojisi bireyle değil toplumla ilgili olduğundan ve milliyetçiliğe imkân tanıyor olması bakımından Ziya Gökalp’e çekici gelmiştir. Durkheim’in dayanışması tenasüt adıyla, toplumsal bilinç ise milli mefkûre olarak geçmiştir bize.
Fransız sosyolojisi, İttihat ve Terakki kanalı ile geliyor. İttihat ve Terakki 1889’da askeri tıp fakültesinde kurulmuş siyasi bir teşkilat. Dolayısıyla dönemin en ileri, gelişmiş okulu. Buradakiler batılılaşma fikriyle haşır neşirler. Ve sosyolojiyle de ilgileniyorlar. Tıpçı/Asker/Sosyolog ilişkisi topluma hasta gözüyle (edilgen) doktor olarak (her şeyi bilen peygamber) ilişki kurarlar. Ve topluma acil müdahale edilmesi gerektiğini düşünüyorlar. İttihatçılar problemleri tartışarak vakit kaybetmek istemiyorlar. Radikal müdahaleden yana olmuşlardır. Genç aktivistler çok heyecanlı ve aktif bir şekilde modernleşme düşüncesini gerçekleştirmek istiyorlar. Toplumu bir an evvel milletle buluşturacak “kuvvet fikirler”e önem veriyorlar. Ziya Gökalp’e göre bu fikirler şunlardır: Yeni aile, yeni hayat, yeni hukuk, yeni devlet, yeni toplum yani her şeyi yenilemek.
Osmanlı’da temel sosyolojik birim ise cemaat yani farklı ırklardan kültürlerden oluşan topluluk. Cemaatte “biz” meselesi egemen. Cemiyette ise “ben” meselesi egemendir. Cemaatin cemiyete (topluma) dönüşmesi taa 19. yy’dan günümüze kadar sürüyor. Modernite bireyin omuzlarında yükselen bir kavram. Türkiye’de ise modernleşme kolektiftir. Kurumlar modernleşse de bireyin varlığı henüz kabul edilmemiştir. |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |
Yazarın diğer yazıları |
BAŞKA TÜRKİYE YOK! - 01/11/2024 |
Ahmet Eren Özen - BAŞKA TÜRKİYE YOK! 1/11/2024 |
EN GARİP RÜYADAN DAHA GARİP GERÇEKLİKLER YAŞIYORUZ - 28/10/2024 |
Ahmet Eren Özen - EN GARİP RÜYADAN DAHA GARİP GERÇEKLİKLER YAŞIYORUZ 28/10/2024 |
İZMİR KÖRFEZİNİ ÖLDÜREN NEDENİ AÇIKLIYORUM - 11/10/2024 |
İZMİR KÖRFEZİNİ ÖLDÜREN NEDENİ AÇIKLIYORUM - Ahmet Eren Özen 11/10/2024 |
MUTLULUĞA KAPI AÇIN - 07/10/2024 |
MUTLULUĞA KAPI AÇIN - Ahmet Eren Özen 7/10/2024 |
TÜRKLERİN KÜLTÜR TARİHİ - 10/09/2024 |
Ahmet Eren Özen - TÜRKLERİN KÜLTÜR TARİHİ - 10/9/2024 |
ZEKİ MÜREN FİLMİ NİÇİN ÇEKİLEMEDİ? - 08/08/2024 |
ZEKİ MÜREN FİLMİ NİÇİN ÇEKİLEMEDİ? - Ahmet Eren Özen - 8/8/2024 |
UNUTULMAYAN BEŞ SOSYAL DEMOKRAT - 07/08/2024 |
UNUTULMAYAN BEŞ SOSYAL DEMOKRAT |
FİLM ÇEKİMİ EKİP İŞİDİR - 02/08/2024 |
FİLM ÇEKİMİ EKİP İŞİDİR - Ahmet Eren Özen 2/8/2024 |
BİR FİLM HER ZAMAN SİNEMA FİLMİ MİDİR? - 30/07/2024 |
BİR FİLM HER ZAMAN SİNEMA FİLMİ MİDİR? - Ahmet Eren Özen - 30/7/2024 |
Devamı |