• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/dgdernek
  • https://api.whatsapp.com/send?phone=+905448823723
  • https://www.instagram.com/dgdernek
  • https://www.youtube.com/@dostlukgrubu
Derneğimizin Etkinlik Takvimi

Radyo D Dinle

Halk TV Kültür Sanat

 
Bülent Selçuk
bulentslc@gmail.com
KOMPLO TEORİLERİ VE CHP
06/08/2023

Muhalefet seçimleri kaybetti bu bir gerçek. Bu gerçeklikle beraber eski dosyalar tekrar açılmaya başladı. Özellikle CHP'de sular çok kolay durulmayacak gibi gözüküyor. Tabii gerçek manada bu koltuk kavgaları her ne kadar CHP'nin iç çekişmeleri olarak görülse bile CHP'li olmayan ama kendini, ülkesini seven, vatansever, milliyetçi olarak tarif eden bir takım çevreleri de rahatsız etmektedir. Çünkü her ne kadar son yıllarda gerçek çizgisinden uzaklaştığı çeşitli çevrelerce söylenen CHP'ye Türkiye'nin her zaman ihtiyacı vardır.


ABD Dış İlişkiler Konseyi'nin yan kuruluşu olan, genelde Orta Asya üzerine raporlar hazırlayan ''İpek Yolu Enstitüsü"nün zamanın CHP yöneticisi Örsan Öymen'e 2009 yılında sunduğu rapor, sanki bugünleri haber veriyor gibi. Öymen'in anlattığına göre 60 - 70 sayfalık rapor üç ana başlıkta toplanmış. Bu senaryolar şöyle:


Birinci senaryoya göre Türkiye, Batı'dan tamamen kopar ve bir din devleti olur! (1)

İkinci senaryoya göre 2011 yılında Türkiye'de bir askeri darbe olur deniyor! (2)

Üçüncü senaryo ise iç siyaset de önemli gelişmeler olacağı şeklinde! (3)


Yakın tarihe bakacak olursak öncelikle İstanbul yerel seçimlerle Siyasal İslamcılar'ın eline nasıl geçti hepimizin malumu. Arkasından rahmetli Baykal'ın Erdoğan'ın önünü açacak hamleyi yapması, daha sonra yaşanan kaset olayı ve Kılıçdaroğlu'nun genel başkanlığı. Şimdi bu senaryolarda yazılanlar tesadüf müydü yoksa bir plan dahilinde mi gerçekleşti?


Bir başka sorun ise AKP'nin yıllardır Siyasal İslamcılar'ın önünü açmakla meşgul olmasıdır. Bunu da belli bir plan çerçevesinde, son derece açık ve sistemli bir şekilde götürmekteler. Daha önce destek verdikleri Gülen Cemaati raporda da söylendiği şekilde gecikmeli olarak vatan hainliği ile noktasına gelse de AKP desteğini bu sefer başka tarikatlar ve cemaatlar almış durumdadır.


Diğer yandan bildiğiniz gibi Kılıçdaroğlu Soros destekli TESEV kurucu üyelerinden. Kendisi her ne kadar bürokraside görev yaparken bu kuruluşa katıldığını ifade etse de sonuçta yanlış giden olaylara hiç müdahalesi yok gibi görülmekte. AKP'liler de sanki kurucuları arasında kendilerinden hiç kimse yokmuş gibi Kılıçdaroğlu'na yüklenmekteler. Kimler yok ki TESEV'de: Ethem Sancak, Can Paker, Tarhan Erdem, Cüneyt Zapsu, Üstün Ergüder, Nuri Çolakoğlu, Osman Kavala, İshak Alaton vee diğerleri... Burada ilginç olan CHP'li bazı çevrelerin TESEV'i basit bir sivil toplum kuruluşu gibi göstermeye çalışmaları. Halbuki bilinen gerçek TESEV'e Soros'un destek vermesinin yanı sıra ''VAKFEDEN ''üye olması.


Soros'un TESEV'in destekçisi değil bizzat kurucularından birisi olduğunu belirtmek isterim. Kaldığımız yerden devam edelim. Birçok arkadaş CHP konusunda niye hassas olduğumu soruyor; pek de haksız sayılmazlar. Çünkü demokrasilerde hem sosyal demokrat hem de sağ partilere ihtiyaç vardır. Bu partilerin birbirlerini kontrol etmeleri gerekir. CHP, bu ülkenin temel taşlarından birisidir. CHP'nin büyük yara alması henüz tam olarak yerleşmeyen demokrasi kültürümüzün de yara alması demektir. Çünkü CHP'nin uzun süre iktidar olmaması durumunda neler olduğunu; oluşan boşluğun bir türlü doldurulamamasını hep beraber yaşıyor ve görüyoruz.


Ne yazık ki gelinen noktada sosyal demokratlar halka bir türlü kendilerini anlatamadılar. Görünen o ki üst üste kaybedilen genel seçimlerden bile hala ders çıkarılmamış. Geçenlerde baba toprağım Muğla'da birkaç gün geçirdim. Orada bile konuştuğum, dertleştiğim dostlar Kemal Kılıçdaroğlu'na kızgın ve kırgınlar. Kimse kötü bir söz söylemiyor. Söylenen Kılıçdaroğlu ile bu işin yürümeyeceği, yaptığı uygulamaların hep yanlış olduğu ve partinin asıl çizgisinden çok uzaklaştığı şeklinde. Hatta yakın çevresinin de koltuk kavgaları yüzünden birçok değerli ismi harcadığı Kılıçdaroğlu'nun da bunları nerede ise sadece izlemekle kaldığı belirtilmektedirler ki çok da haksız sayılmazlar.


İşte o zaman komplo teorileri de konuşulmaya başlanmakta sorulan soruların hem niceliği hem de çeşitliliği artmaktadır. Kafalardaki soru işaretlerine cevaplar aranmaktadır. Rahmetli Baykal'dan başlayarak akla gelen sorular :


1) Baykal niçin RTE'nin önünü açtı? Her ne kadar bu ön açma demokrasi adına yapıldı dense de Meclis'te alınan kararlar sonucu Erdoğan vekil seçilerek parlamentoya girdi. Böyle durumlarda vefa beklenir değil mi? Ama RTE vekil olur olmaz; Baykal'a en ağır hakaretleri yaptı. Erdoğan cezaevinde iken aldığı özel dersleri de pas geçmeyelim. Demek ki bir hazırlık vardı ve bilinçli bir ilerleme sağlandı. Arkasından da biliyorsunuz kaset komplosu geldi.

2) Kılıçdaroğlu başkanlığında 13 yılda girilen 12 seçim kaybedilmiştir. Sadece 2019 yerel seçimlerinde bazı büyükşehirler o da diğer bazı muhalif unsurların gayreti ile kazanılmıştır. Bu durumda dünyanın neresinde bir parti genel başkanı partisinin başında kalabilir? Devamlı demokrasiden dem vurulan bir partide niçin ilerleme sağlanamaz?

3) Son cumhurbaşkanlığı seçiminden iki seçim öncesi CHP'nin cumhurbaşkanı adayının Yılmaz Büyükerşen olduğu konuşuluyordu ki hakikaten de o makama çok yakışırdı ve üstelik laik kesimde büyük bir heyecan yaratmıştı. Herkes Büyükerşen'in adaylığını heyecanla beklerken ne olduysa ve hala nasıl olduğu sır olarak duran Ekmeleddin İhsanoğlu ismi ortaya atıldı. ''Ekmek İçin Ekmeleddin'' şeklinde saçma sapan bir slogan ile sonuç malum. 2018'de ise "Gel bakalım Muharrem" denilerek Muharrem İnce aday yapıldı ama adaya kazanılması için destek olunmadı. Sonuç yine hüsran. Umutların tükenmişliği.

4) Son genel seçimler öncesi yapılan yurt dışı seyahatlerde Kılıçdaroğlu bir ara ortadan kaybolmuş herkeste bu durum merak duygusunu uyandırmıştı. Bu gezilerde perde arkasında kalan görüşmelerde neler konuşulmuştur? Herkesten gizli yapılan toplantılar, CHP tabanınında bile rahatsızlık yaratmıştır. Ama parti zarar görmesin diye bunu dillendirmeye çekindikleri de bir başka gerçektir. Amerika'da sekiz saatlik ortadan kaybolma durumu Kılıçdaroğlu'na bir güven kaybına sebep olmuştur.

  1. Yine 2023 seçim öncesi en zayıf halka görüldüğü halde Kılıçdaroğlu kendi adaylığı için neden ısrarcı olmuştur? Günlerce, aylarca yazılıp çizildi; bu seçimin çok kritik olduğu defalarca söylendi. Seçilme şansı daha yüksek olan bir başka adayın önünü neden açmadı Kemal Bey? Niye Erdoğan'ın karşısına her seferinde zayıf adaylar çıkardı? İnsan bir kere hata yapar haydi iki kere hata yapar da her seferinde aynı hatalar niye tekrar edilir? Hatta öyle veya böyle son seçim kaybedildiği halde hala genel başkan olarak kalacağım diye ısrarcı olmanın anlamı nedir?

     

İşte tüm bu sorular ve benzerleri sorulduğunda Sayın Kılıçdaroğlu'nun yalnız kendisi değil yakın çevresi de mercek altına alınmalıdır. İktidar kanadı şimdiden yerel seçimler için hazırlık yaparken CHP'ye bel bağlayanlarda bir ümitsizlk ve karamsarlık hali çökmüş durumdadır. Bu karanlık günlerden kurtulmak için kafa yormak gerekir. O zaman tekrar soralım: Kılıçdaroğlu bu kadar güven kaybına rağmen neden koltuğunu terk etmez? Bilinçli bir davranış mıdır yoksa kamuoyundan gizlediği zaruri bir durum mu var?


NOTLAR


(1) Türkiye, özellikle başkanlık sistemine geçtiğinden beri yönünü batıdan çok Arap ve İslam coğrafyasına çevirdi.

  1. Askeri darbe iddiası o yıllarda gerçekleşmedi. Biraz gecikmeli de olsa 2016 yılında yapılmak istendi, kalkışma seviyesinde kaldı.

(3) O dönem CHP Genel Başkanı olan Deniz Baykal'ın istifaya zorlanacağı yerine Kemal Kılıçdaroğlu'nun geleceği şeklinde ifadeler de bu raporda var. Hatta "Kılıçdaroğlu gelir ve partinin politikaları değiştirilir, Avrupa'daki bazı partiler de destek olurlar" diyor. Sayın Öymen rapor konusunda hem Deniz Baykal'a hem de Kemal Kılıçdaroğlu'na bilgi verdiğini özellikle Kılıçdaroğlu'nun çok az yorum yaptığını ifade ediyor.



103 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

ARAP SAÇINA DÖNEN SIĞINMACI POLİTİKASI - 11/09/2023
Bülent Selçuk - ARAP SAÇINA DÖNEN SIĞINMACI POLİTİKASI
DİNDAR VE KİNDAR NESİL Mİ AHLAKLI NESİL Mİ? - 06/09/2023
Bülent Selçuk yazdı
26 AĞUSTOS'UN ARDINDAN - 01/09/2023
Bülent Selçuk - 26 AĞUSTOS'UN ARDINDAN 1/9/2023
26 AĞUSTOS'A GİDERKEN - 24/08/2023
Bülent Selçuk - 26 AĞUSTOS'A GİDERKEN 24/8/2023
TÜRKLER, İSLAMİYET VE ARAPLAŞMA - 3 - 23/08/2023
Bülent Selçuk - TÜRKLER, İSLAMİYET VE ARAPLAŞMA - 3 23/8/2023
TÜRKLER, İSLAMİYET VE ARAPLAŞMA -2 - 22/08/2023
Bülent Selçuk - TÜRKLER, İSLAMİYET VE ARAPLAŞMA -2 22/8/2023
TÜRKLER, İSLAMİYET VE ARAPLAŞMA - 21/08/2023
Bülent Selçuk - TÜRKLER, İSLAMİYET VE ARAPLAŞMA 21/8/2023
DÜNYADAKİ SON GELİŞMELER VE TÜRKİYE - 13/08/2023
Bülent Selçuk - DÜNYADAKİ SON GELİŞMELER VE TÜRKİYE 13/8/2023
ORTAYA KARIŞIK - 25/07/2023
Bülent Selçuk - ORTAYA KARIŞIK 25/7/2023
 Devamı
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar34.275634.4129
Euro36.100236.2448
Hava Durumu

İzmir nöbetçi eczaneleri