• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/dgdernek
  • https://api.whatsapp.com/send?phone=+905448823723
  • https://www.instagram.com/dgdernek
  • https://www.youtube.com/@dostlukgrubu
Derneğimizin Etkinlik Takvimi

Radyo D Dinle

Halk TV Kültür Sanat

 
Ahmet Eren Özen
ahmeterenozen1@gmail.com
RAHŞAN ECEVİT FARKI
18/08/2023

  Rahşan - Bülent Ecevit Nikah Fotoğrafı


Rahmetli Mustafa Bülent Ecevit, Zekiye Rahşan Aral'ı kolej müsamerisinin hazırlıkları arasında görmüş. Arkadaşı Altemur Kılıç'a "Kim bu kız?" demiş. Kılıç, sergilenecek piyesi oyuna koyanlardan biriymiş. İkisini tanıştırmış. Bülent Bey, deyim yerindeyse ilk defa gördüğü kıza aşık olmuş, arkadaşlık kurmuş, bir gün Rahşan Hanım'a fasulye pilav ısmarladıktan sonra merdivenlerden inerken evlenme teklifi etmiş. Rahşan Hanım "Bilmem ki ailem ne der?" diye yanıtlamış.


 Namık Zeki Aral

Rahşan'ın babası Namık Zeki Aral Merkez Bankası'nda çalışıyor o zamanlar. Çağırmış genç Bülent'i. "Neyle geçindireceksin kızımı?" diye sormuş. Bankacı sonuçta. Hesap bilir adam. Bülent de aylığını söylemiş. Neticede aileler izin vermiş, sade bir törenle evlenmişler. Rahşan Ecevit masraf olmasın diye gelinlik bile giymemiş nikahta. O yıllarda devalüasyon olmuş. Bülent Bey'in maaşı dolar karşısında erimiş. Memuriyet icabı Amerika'daki genç çift, önce alyanslarını sonra kitaplarını satmışlar. Rahşan kadın, iki kez düşük yapmış, az beslenmekten zafiyet geçirmiş. Ailesine fotoğraf gönderince zayıflığı karşısında dehşete düşen anne ve babası onu geri Ankara'ya çağırmış. Bu arada delikanlı Bülent de yalnızlıktan alkolü artırmış. Neyse ki bu durum uzun sürmemiş.


 Fahri Ecevit

En sonunda eski milletvekili Fahri Ecevit oğlunu Ankara'da Ulus Gazetesi'ne yerleştirmiş. Burada İngilizce'den çeviriler yapan Ecevit, eski İngiltere Başbakanı'nın soyadı olan Churchill'i "yüksek kilise" diye Türkçeye çevirip gazeteye koyunca azar işitmiş. O güne kadar şiirle, edebiyatla, sanatla uğraşan gazeteci Bülent, siyaseti de bilmek gerektiğini böylece öğrenmiş. Eşiyle Çankaya'daki CHP Ocağı'na gitmişler. Onları partiye Altan Öymen kaydetmiş. Akademide resim öğretmeni olan kayınvalidesi Nazlı Ecevit gibi Rahşan Ecevit de güzel resim yaptığından Helikon Derneği diye bir kültür sanat derneği açmışlar. Erdal İnönü dahil kültür sanat ile ilgilenen başka gençlerle birlikte bu dernekte memurlara kültür ve sanat ürünleri satmışlar. Resim sergileri açmış, konserler sunmuşlar. Derken 6-7 Eylül 1955 Olayları olmuş. Adı Yunanca geldiği için devrin iktidarı bu dernektekileri sorguya almış, dernek kapanmış. Olaylar karı koca Ecevitler'i şiirin duygu dünyasından siyasetin içine böylece yavaş yavaş sokmuş.


Ressam Nazlı Ecevit

Nihayet 1957'de Bülent Ecevit Ankara milletvekili, 27 Mayıs 1960'dan sonra Danışma Meclisi Üyesi ve ardından 1963'te Çalışma Bakanı olunca siyaset epeyce yer kaplamış hayatlarında. Ancak vekil Bülent bakanlıktayken bile şiir yazmaya devam etmiş, hatta eşine yazdığı bir şiiri yıllar sonra Meclis kürsüsünden de okumuş. Bülent Bey, "Bir siyasetçinin hayatı salt siyasetten ibaret olursa ondan siyasette de hayır gelmez. Mutlaka resim, şiir, edbiyat, müzik gibi kültür ve sanatla ilgilenmesi faydalı olur" dermiş. 1966'da Ecevit CHP Genel Sekreteri olunca partiye hareket getirmek için kadınlarla çay partileri düzenleyen; o yıllarda Hazine Yardımı olmadığından partiye gelir getirsin diye kitap, bayrak rozet, tabak gibi ürünlerin satışını başlatan Rahşan yengemiz, Bülent amcamız CHP Genel Başkanı olunca onun kamyon kasalarında konuşma yapmasını iyi bulmamış. Seçim otobüsü fikrini o getirmiş ve ayrıca otobüsün üzerinde yanındaki kişilerden ayrılması ve halk tarafından rahatça seçilebilmesi için eşine "mavi gömlek" giymesi tavsiyesinde bulunmuş.


Helikon Derneği

1980 İhtilali'nde eşiyle birlikte Hamzakoy'daki askeri tesiste zorunlu ikameti yaşamış. Zorla ve propaganda maksadıyla çekilen TRT görüntülerinde kamera önüne çıkmayı kabul etmemiş. Eşi hapiste, kendisi evdeyken de Bülent Bey ülser diye perhiz yemekleri yapıp her gün kilometrelerce yoldan yemek getirirmiş. Fakat geçim darlığı başlayınca evdeki eşyaları satmaya başlamış, evde para eden bir şey bulamayınca gümüş çay kaşıklarını bile satmış. Ak Güvercin simgeli Köylü Derneği Genel Başkanı olarak köy köy gezmiş, eşi yasaklı diye Demokratik Sol Parti'yi o kurmuş. 1986 ara seçiminde İzmir'den milletvekili adayı olsa da Erdal İnönü kazanmış vekilliği. Ecevit 1999'da yeniden koalisyon kuracakken "MHP ile koalisyon düşünülüyor. Ama acılar unutulabilir mi?" diyerek örgüte mesaj vermiş.


 Ecevit, Baykal, Sav, Akyol

70'li yıllarda, siyasette Güneş Motel Olayı olarak bilinen hadisede eşine vekil transferleri şeklinde hükümet kurmaması için uyarıda bulunan Rahşan Hanım, Deniz Baykal ve Hüsamettin Özkan ile ilgili Bülent Bey'e ilk uyarıları da yapan isimmiş. Kendisi de babası gibi dindarmış, namazlarını kılarmış. Kardeşi Asude Aral ile görüşürken biri kadın biri erkek iki kardeşiyle görüşmez, Bülent Bey'i de görüştürmezmiş. Ecevit ölünce kilometrelerce cenaze arabasının arkasından yürümüş. O anlar belki de sizler de televizyondan izlemişsinizdir. Ecevit'in vefatından sonra evinden ilk kez çıkışı ise kedileri çok sevdiği için evlerinin önünde yaralanan bir kediyi veterinere götürmek için çıkması olmuş. Bu da haber olmuş tabii. Bülent Ecevit'in naaşını sözel vasiyetindeki göl manzaralı bir yere gömmek ve koruma müdürüne verilen Or-An'daki dairelerini geri almak için piyango oynamaya bile başlamış.


Başbakan karısıyken kırk elli yıllık kıyafetleri giymekten çekinmemiş.* Formunu koruduğu için yeni kıyafete ihtiyaç duymamış. Saçını da kendisi keser, kuaföre gitmezmiş. Bulaşık yıkamayı çok severmiş. "Bulaşıklarla birlikte benim de bütün stresim, sıkıntım akıp gidiyor" dermiş. Çok sonraları bulaşık makinesi girmiş evlerine. Eşinin vefatından sonra da DSP ile ilgilenmeyi sürdürmüş fakat 2009 kurultayında Divan Başkanlığı'na "Bugünkü yönetim gidip yerine Ecevitçi bir yönetim gelinceye kadar kurucu genel başkanı olduğum DSP'den istifa ediyorum" dilekçesini vererek partiden ayrılmış. Ecevitçi yönetim de gelmediği için geri dönememiş ve Demokratik Sol Halk Partisi'ni kurmuş. Kemal Kılıçdaroğlu CHP Genel Başkanı olunca bu partiyi kapatmış. Rahşan Bülent Ecevit Vakfı'nı kurup, eşi ve kendisi ile ilgili kitap yazmak için arşiv çalışmasına başlamış.


Rahşan Ecevit Kemal Kılıçdaroğlu

Rahşan Hanım, DSP'nin başındayken ve daha sonra Örgütten Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı iken öyle herkesi partiye üye yapmazmış. Sabah sekizde partiye gelir, örgüttekileri aramaya başlar, bizatihi kimin çalışıp çalışmadığını öğrenirmiş. Kurultayda Bülent Ecevit tek aday olmasına rağmen ona oy çıkmayan sandıklardan kimin oy vermediğini bulur o kişinin defterini dürermiş. DSP örgütünü ve DSP'yi ele geçirmek isteyenler 2002'deki sivil darbe sırasında da partiyi elinden alamamışlar Rahşan Hanım'ın. DSP, onların bir evladı gibiymiş.


Hatırladığım ve tanıdığım kadarıyla Rahşan Hanım, kendisi simit yese bölüp onu da sizinle paylaşan eşi gibi mütevazı bir insandı. Örgütte ya da sağ partilerin deyimiyle teşkilatta tam bir hakimiyeti vardı. Çalışmayanı görevden alır, yerine yenisini atardı diye büyüklerimizden duymuşuzdur. Bülent Ecevit'e karşı muhalefete ya da en ufak bir haksız eleştiriye tepkisi o o kişileri üyelikten düşürmeye kadar varırdı.. Böylece yurdun neresinde olursa olsun örgüte tam hakimiyet ile 1999 seçimleri kazanıldı ve iktidar olundu.


 Rahşan Ecevit

Rahşan Ecevit'e kamuoyunda haksızlıklar da yapıldı. Örneğin Ecevit'i etkilediği ve siyaseti onun yönettiği söylendi. Oysa durum tersiydi. Bülent Ecevit kamuoyu üzerine vermek istediği mesajların bazılarını Rahşan Hanım üzerinden verdiriyor böylece kendi karizmasını korurken tepkilere Rahşan Hanım göğüs geriyordu. Rahşan Hanım, af yasası meselesinde de büyük sıkıntılar gördü. Hapishanede çocuklarıyla birlikte kalan anneler, garibanlar ve kader mahkumları için istenilen af koalisyon ortağı MHP'nin yüzünden mafyalar, katiller, saldırganları da kapsayacak şekilde genişletilmişti. Rahşan Affı denilen olay aslında budur. Bülent Ecevit rahatsızlanınca da eşinin ona bakamadığı iddia edilerek özel hayatlarına doğrudan ve alçakça bir saldırı yapıldı. Oysa Rahşan Hanım, eşine iş göremez raporu verilmek üzereyken onu hastaneden çıkarıp doktorlarını değiştirerek bu hükümet darbesini durdurmaya çalıştı. Hem kendisi hem Bülent Bey, aşırı sola karşı durmuşlar, sosyal demokrasinin iktidarda olduğu ülkelerde aşırı solun güçlenemediğini belirtmişlerdir. Ecevitler, içinden geldikleri toplumun yapısını bilerek ve asla elitizm tuzağına düşmeyerek iktidar oldular, gerektiğinde evlerine çekilmesini de bildiler.


Geçenlerde, İYİ Parti İzmir İl Başkanlığı'na ziyarete gelen Teşkilattan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Buğra Kavuncu'ya İzmir il teşkilatında yaşadığımız sorunu ifade edince bana "şikayet et" dedi. Teşkilattan sorumlu o olduğuna göre verdiği bu cevabı sizin takdirinize bırakıyorum. Kavuncu böyle deyince Rahşan Ecevit ve onun örgüt üzerinde ne kadar iyi bir hakimiyeti olduğu aklıma geldi. Bunca meziyet olsa olsa Rahşan Ecevit farkından ileri gelir. Bu yazıyı o nedenle yazdım. Kendisini rahmetle anıyorum. Aşağıda İzmir'de bir imza gününde çekilen fotoğrafımızı görüyorsunuz. O ismi gibi "ışık saçan"dı.


 Rahşan Ecevit ve Ahmet Eren Özen


AKIL TAHTASI - 1


Hocası, öğrencisinin yanlışını söyledi diye hocaya küsülmez. Öğretmenin görevi öğretmektir. Talebe sözcüğü talip olan anlamına geliyor. Siz bir şeyi öğrenmeye talip değilseniz öğretmen size ne yapsın! Öğretmenin öğrenciye yaranma diye bir derdi olamaz, olmamalı. Öğretmen, öğrenciye muhtaç değildir, muhtaç da edilmemelidir. Özel okullardaki rezillikleri ve devlet okullarındaki olayları da biliyoruz. Korolarımıza bile bu zihniyet sokuldu. Şef, koro elemanının yanlışını çalışmada veya özel olarak düzeltmeyecekse neden şeflik yapıyor ki!


Bir gazeteci, gazetesinden görevli olarak gitmediği bir yerde gazeteci kimliğini göstererek herkesin kuyrukta olduğu bir yerde öne geçmemeli. Gazetecilerin görevi haber yapmaktır; yağcılık ve yalakalık değildir. Olumsuz olaylar ve yaşanan eksiklikler de gazeteciler tarafından yazılarak düzeltilmesi için dile getirilmelidir.


Kültür sanat etkinlikleri eğer ücretsiz olacaksa davetiyeli olmalı ve problemli kişiler salonlara sokulmamalı. Geçen gün Türkan Şoray etkinliğinde de aynı durum yaşandı. Güvenlik zafiyeti ve ihmal ciddi problemler getirir.




503 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

BAŞKA TÜRKİYE YOK! - 01/11/2024
Ahmet Eren Özen - BAŞKA TÜRKİYE YOK! 1/11/2024
EN GARİP RÜYADAN DAHA GARİP GERÇEKLİKLER YAŞIYORUZ - 28/10/2024
Ahmet Eren Özen - EN GARİP RÜYADAN DAHA GARİP GERÇEKLİKLER YAŞIYORUZ 28/10/2024
İZMİR KÖRFEZİNİ ÖLDÜREN NEDENİ AÇIKLIYORUM - 11/10/2024
İZMİR KÖRFEZİNİ ÖLDÜREN NEDENİ AÇIKLIYORUM - Ahmet Eren Özen 11/10/2024
MUTLULUĞA KAPI AÇIN - 07/10/2024
MUTLULUĞA KAPI AÇIN - Ahmet Eren Özen 7/10/2024
TÜRKLERİN KÜLTÜR TARİHİ - 10/09/2024
Ahmet Eren Özen - TÜRKLERİN KÜLTÜR TARİHİ - 10/9/2024
ZEKİ MÜREN FİLMİ NİÇİN ÇEKİLEMEDİ? - 08/08/2024
ZEKİ MÜREN FİLMİ NİÇİN ÇEKİLEMEDİ? - Ahmet Eren Özen - 8/8/2024
UNUTULMAYAN BEŞ SOSYAL DEMOKRAT - 07/08/2024
UNUTULMAYAN BEŞ SOSYAL DEMOKRAT
FİLM ÇEKİMİ EKİP İŞİDİR - 02/08/2024
FİLM ÇEKİMİ EKİP İŞİDİR - Ahmet Eren Özen 2/8/2024
BİR FİLM HER ZAMAN SİNEMA FİLMİ MİDİR? - 30/07/2024
BİR FİLM HER ZAMAN SİNEMA FİLMİ MİDİR? - Ahmet Eren Özen - 30/7/2024
 Devamı
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar34.275634.4129
Euro36.100236.2448
Hava Durumu

İzmir nöbetçi eczaneleri