Prof. Dr. Coşkun Küçüközmen
coskunkucukozmen@gmail.com
MEMUR VE EMEKLİ MAAŞLARI NE OLACAK
26/08/2023 Memur ve emekli maaşlarının tespit edilmesi için oluşturulan hakem kurulunun 6 üyesi doğrudan 1 üyesi de dolaylı olarak Cumhurbaşkanı tarafından belirlenmektedir. Yasa böyle iken yorumu da hükümetin istediği şekilde rakamların ortaya çıkacağı anlaşılmaktadır şeklinde yapabiliriz.
Ortada yasayla çizilmiş bir çerçeve ve bu çerçeve içerisinde hareket eden taraflar var. Tarafların istediklerini ortaya koyma ya da bu argüman hakkıdır, böyle olması daha uygundur deme lükslerinin olmadığı açık. Ki burada uzlaşma olmadı ve olmayacağı da belli. Uzlaşma olmadığı takdirde uygulanacak prosedür de belli ve bu prosedürün neticesinde normal şartlar altında hükümetin dediği yani Cumhurbaşkanı ne söylüyorsa onun olacağı aşikar.
Burada ben işin hukuki yönünün dışında ekonomik yönünün birazcık irdelenmesi gerektiğini düşünüyorum. Şöyle ki; acaba gerçekten biz, Merkez Bankası'nın açıklamış olduğu ya da siyasi yetkililerin işte Hazine ve Maliye Bakanlığı'nın açıklamış olduğu enflasyon programı ve enflasyon hedefleri çerçevesinde mi bu rakamlar ele alınıyor; yoksa olası beklenmedik şokları ya da sıkıntılar da dikkate alacak şekilde ve çalışanları mağdur etmemek için mi bu rakamlar açıklanıyor? Ya da aşırı zam yapılması durumunun ciddi ölçüde enflasyona yol açacağı endişesiyle mi böyle yapılıyor? Bunların açıklığa kavuşturulması gerekiyor.
Neticede yasa belli bir şekilde bir kayırmacılık içeriyor; bu net. Ama işi sadece yasaya bağlı olarak mı yapmak durumundayız yoksa ekonomik realiteye göre mi? Çünkü Türkiye her türlü görüşmede bir çıkmazın içine giriyor. Bu çıkmaz diğer şeyleri de tetikliyor. O kadar şeyi tetikliyor ki; mesela memura zam geldiğinde bu sefer özel sektör çalışanları; "Onlar maaş zammı aldı; biz de almalıyız" beklentisine giriyor. Emekliler haliyle "Peki emeklinin durumu ne olacak?" diye soruyor. İşçiler, kendi durumunu sorguluyor. Diğer meslek gruplarının durumu ne olacak gibi gidiyor.
Üstelik daha önce meslekler arasında maaşlar belirlenirken; nitelik farkı, eğitim farkı ve bunların maaşa yansıması gibi bir durum söz konusu oluyordu. Şimdi görünene baktığınız zaman köy kılavuz istemiyor! Neredeyse herkes meslek ayrımı nitelik ayrımı eğitim ayrımı olmaksızın tek tip bir elbise giymeye zorlanıyor. Tek tip bir maaş şeklinde yakınsamaya doğru gidiyor şeklinde hissediyorum ben bunu. Bilmiyorum belki de yanılıyorum ama çalışanlar arasında asgari ücret alanrın oranı giderek yükseliyor.
Geçen yılın kaybı, bu yılın enflasyon farkı bile daha maaşa yansımadı. İnsanlara şu anda önce verilecek sosyal hak kira yardımı olmalı. Evli olsun olmasın, memurların bu artan kiralara maaşlarıyla dayanması imkansız. Belki de mevcutta bir yardım yapılıyor ama ne kadar yardım yapılırsa yapılsın realiteyi yakalama ihtimali sıfır. Hiçbir şekilde bu artışa yetiştiremiyorsunuz. Mevcut kiranın yarısına değil; dörtte birine bile yetişemiyecek. Emekli olduğu halde evi olmayan insanların durumlarını da bu çerçevede değerlendirdiğiniz zaman sosyal haktır evlilik vb. yardımlaşma tek tek sayamayacağım; bunların hepsinin şu verilen zam oranında dahi artırılmasının hem enflasyon üzerinde hem bütçe üzerinde ciddi yük getiriceği görüşünden varsayımla, bu konuda da yine vermiş oldukları zamla sınırlı olmak üzere bir şeylerin yapılmasını bekliyor insanlar.
Zaten en büyük sıkıntı bu konudaki tartışmaların ya da bu konuda ortaya koyan konulan rakamların net bir şekilde tartışmaya açılmaması ve arkasındaki gerekçelerin net bir şekilde ifade edilmemesidir. Varsayalım ki ifade edildi. Bunlar ne kadar anlaşılabilir ya da ne kadar makul ve rasyonel karşılanabilir? Bu da ayrı bir konu. Bir sorunu çözmek için bir çıkmazın içerisine giriyorsunuz KKM'de olduğu gibi. "Şimdi bu devasa bir şey oldu. Biz bir şeyi önlemek için yaptık. Korkunç bir yük getirdi. Biz bunu nasıl eriteceğiz?" sorunu çıktı ortaya.
Şimdi memura, emekliye, işçiye zam artışlarını enflasyona dahi yakınsamayacak şekilde yapa yapa getirip insanları ciddi bir açlık ve fakirlik sınırına getirdikten sonra bu işin içinden nasıl çıkacağınızı oturup düşünmek zorundasınız. O zaman süreç geriye çevrilebilir bir süreç de olmadığı için bir başka çözüm ki, onları şu an telaffuz etmek istemiyorum, bir başka ekonomik sıkılaşma paketi gibi farklı şeyler gerekecek. Bunlar da Türkiye'nin hem içte hem dışta itibarına zarar verecek şeyler olacak.
Dolayısıyla kanunların arkasına saklanarak ya da ekonomik gerçeklerden koparak "Bunlar işte bizim başımıza bir şekilde, irademiz dışında geliyor" şeklindeki argümanların arkasına sığınmadan çok rasyonel bir şekilde konuyu ele almalıyız. Kamu harcamalarını mı kısıtlarız? Doğru düzgün bir gelir adaleti mi sağlanır? İş koşulları mı iyileştirilir? Boş gezen insanlara maaş vermek yerine herkesin ekonomiye katılması mı sağlanır? Oturup bunları çok sıkı bir şekilde konuşmamız gerekiyor. Hem teknoloji çağında hem de yapay zeka çağındayız. Gelecekte bu sorunları çözebilmek için bu devrede eğitim konusunun da ele alınması gerekiyor.
Prof. Dr. Funda Başaran Yavaşlar "Memursen kamu görevlilerine aylık 7650 TL kira yardımı talep ediyor. Ramazan ve Kurban bayramlarında ayrı ayrı 4850 TL dini bayram ikramiyesi istiyor. Aile yardımı olarak; eş yardımı 2000 TL çocuk yardımı 500 TL istiyor. Gelir vergisinin %15'e sabitlenmesini istiyor ve ek göstergenin de birinci dereceye gelmiş tüm kamu görevleri bakımından 3.600 olmasına arz ediyor" demişti. 31 bin liralık rakam ve bu yarımlarla 38-39 bin liraya yükselen bir rakam ortaya koyduğunuz zaman, hükümet böyle yaptığı zaman bir doktor bir akademisyen, kamuda çalışan ve diğerleri arasındaki maaş farkı ne olacak? Ne kadar yapacaksınız bunları yani? Bakın biraz önce de belirttiğim şey sanki gerçekleşiyor gibi hissediyorum ben. Yani kamuda meslekler ve eğitimler arasındaki fark yani maaşa yansıyan fark giderek daha da küçülecek. Artık farklı işler yapan aynı maaşı alacak gibi bir noktaya doğru gidiyoruz. Ve bu artışların enflasyon üzerinde oluşturacağı baskının çok iyi hesap edilmesi gerekiyor.
Yani şu an geçen haftaki yazımda kullandığım bir terimi kullanacağım. Türkiye hakikaten sırat köprüsü üzerinde! Ve bizim ülkenin sırat köprüsü çok uzun bir köprü. Bunun üstünden nasıl geçeceğiz? Dışsallıklar var. Enerji fiyatları var. İki de bir enerjiye yapılan zamlar var. İnsanların satın alma gücü düşüyor. Yarın öbür gün okullar açılacak; bir ay hatta bir aydan daha az zaman kaldı. Kırtasiye masrafları, servis masrafları, okul ücretleri, okuldaki yemekler! Bugün birçok okulda birçok üniversitede yemek ücretlerine ister istemez zam yapmak durumunda kalınıyor. Aklınıza gelebilecek her şey zamlanıyor. Yani bunlar nasıl dikkate alınacak ve şimdiden kalkıp 2024-2025 için projeksiyonda bulunup bir şeyler belirlemek bile bence büyük cesaret istiyor. Çok merak ediyorum bu evdeki hesap çarşıya uyacak mı? 3600 ek göstergenin belli meslek gruplarını kapsayacağına ilişkin bir haber ile karşılaşmıştım. Yani polisi, öğretmen, din görevlisi ve hemşireleri kapsayacağına dair. Bu konuda hazırlıklar yapılmış. Birinci derecedeki memurları kapsayacak ve Meclis açılır açılmaz bu konudaki hazırlıklarımız tamam olacak. 3600 ek gösterge olduğu zaman emekli aylığında 1200 lira ikramiyede 45-50 bin lira arasında bir fark yaratacak deniliyor. Bunlar ne kadar önemli, ne kadar değil; tartışılır. Ama bu göstergeler, farklı makamlara verilen göstergelerdir. 3.600 5400 6.400 şeklinde. Artık o makamların da çok büyük bir önemi kalmadı. Maaş artışının bir diğer yolu da herkese değil de belli kategorilerdekileri bundan yararlandırmak için küçük de olsa bir iyileştirme şeklinde. Bu konuda söylenecek çok fazla bir şey de olmadığını düşünüyorum. Emeklilerin durumunda ise iyileştirme değil çok daha iyi bir iyileştirme bekliyorum. Çünkü bu geciktikçe emeklilerin durumu gittikçe kötüleşiyor. Yani burada bir dönem atlanmış durumda fiilen. Yapılması gereken zam, memurlara yapılan zam oranında bir zam alamadıkları için emeklilerin durumu çok ciddi, çok sıkıntılı bir noktada. |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |
Yazarın diğer yazıları |
ACİL SERVİSTEKİ EKONOMİYE OVP YOĞUN BAKIM OLACAK - 08/09/2023 |
Prof. Dr. Coşkun Küçüközmen ACİL SERVİSTEKİ EKONOMİYE OVP YOĞUN BAKIM OLACAK 8/9/2023 |
EKONOMİNİN GÜNDEMİNDE POWELL VE BRICS VAR - 28/08/2023 |
Prof. Dr. Coşkun Küçüközmen - EKONOMİNİN GÜNDEMİNDE POWELL VE BRICS VAR 28/8/2023 |
TÜRKİYE SIRAT KÖPRÜSÜ ÜZERİNDE DURUYOR - 21/08/2023 |
Prof. Dr. Coşkun Küçüközmen - TÜRKİYE SIRAT KÖPRÜSÜ ÜZERİNDE DURUYOR 21/8/2023 |
EKONOMİDE BUGÜN ASLINDA DÜNDÜ - 10/08/2023 |
Prof. Dr. Coşkun Küçüközmen - EKONOMİDE BUGÜN ASLINDA DÜNDÜ 10/8/2023 |
BUGÜNÜN PARA FİNANS TRAFİĞİNİ ANLAMAK - 2 - 08/08/2023 |
Prof. Dr. Coşkun Küçüközmen - BUGÜNÜN PARA FİNANS TRAFİĞİNİ ANLAMAK - 2 8/8/2023 |
BUGÜNÜN PARA FİNANS TRAFİĞİNİ ANLAMAK - 1 - 01/08/2023 |
Prof. Dr. Coşkun Küçüközmen - BUGÜNÜN PARA FİNANS TRAFİĞİNİ ANLAMAK - 1 1/8/2023 |
FİNTECH NEREYE BİZ NEREYE - 17/07/2023 |
Prof. Dr. Coşkun Küçüközmen - FİNTECH NEREYE BİZ NEREYE - 17/07/2023 |
VERGİ ARTIŞLARI VE MAAŞ ZAMLARI NEREYE KOŞUYOR - 10/07/2023 |
Prof. Dr. Coşkun Küçüközmen - VERGİ ARTIŞLARI VE MAAŞ ZAMLARI NEREYE KOŞUYOR 10/07/2023 |
KÜRESEL DURUM BİZE NE SÖYLÜYOR? - 30/06/2023 |
Prof. Dr. Coşkun Küçüközmen -KÜRESEL DURUM BİZE NE SÖYLÜYOR? 30/6/2023 |
Devamı |