• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/dgdernek
  • https://api.whatsapp.com/send?phone=+905448823723
  • https://www.instagram.com/dgdernek
  • https://www.youtube.com/@dostlukgrubu
Derneğimizin Etkinlik Takvimi

Radyo D Dinle

Halk TV Kültür Sanat

 
Ahmet Eren Özen
ahmeterenozen1@gmail.com
BÜLENT ERSOY VE BÜLENT ECEVİT
06/09/2023
Bülent Ersoy ve Bülent Ecevit

Çağdaş Türk Dili Dergisi, 2022'de takip ettiğim dergilerden birisidir. Dergi hemen her sayısında 12 Eylül 1980 sonrası askeri yönetiminin Atatürk'ün kurduğu ve dernek konumunda olan TDK ve TTK'nin yok edildiğine vurgu yaparak Dil Derneği'nin de bu nedenle kurulduğunu hatırlatır. Ekim 2022 tatihli 416. sayıda yayınlanan Sevgi Özel'in "90. Dil Bayramı Konuşması" da bu konuya değiniyor. Özel, bir dönem sınavlarda "cevap" yerine "yanıt" isteyen öğretmenlerin solcu ve komünist olarak fişlendiğini, bazı memurların "Ecevitçe" konuştukları için cezalandırıldıklarını yazıyor. Evet bunlar ne yazık ki doğrudur.
 
"Ecevitçe" ile ilgili benim de bir anım var. O da şudur: Bir gün Hürriyet Gazetesi köşe yazarlarından Yalçın Bayer'e Ecevit'in Türkçeye kazandırdığı sözcükleri yazıp e-posta ile göndermiştim. Yayınlamış. O zamanlar öğrenci yurdunda kalıyordum. THY'nin değerli kaptan pilotlarından, İzmirli beyefendi İlker Akiç beni sabah saatlerinde arayıp, uyandırmış ve gazetedeki yazıdan haberdar etmişti. Oraya gönderdiğim yazıda Türkolog ünvanını kullanmıştım. İlker Akiç de bana takılmış; "Türkolog kardeşim" demişti. Halbuki o zaman daha öğrenci idim. Türkolog, Türkoloji mezunlarına verilen mesleki ünvandı. Ben daha Türk Dili ve Edebiyatı'nı okurken bunu kullanıyordum. Bu ünvanı bir de değerli sanatçı Bülent Ersoy'a gönderdiğim çiçeklerin kartında kullanıyordum.

Siyasette Bülent Ecevit, Türk Sanat Müziği'nde Bülent Ersoy benim için ekoldür. Her ikisinden de çok şey öğrendim.

Önce Bülent Ecevit'ten (elbette kendisinden değil; kitap, eylem ve söylemlerinden) öğrendiklerimin bir kısmını yazayım: 

Siyasette dürüstlük kısa vadede sizi diğerlerinden dışlar, günlük politikadan ayırır; uzun vadede iktidara taşır. 
Hak mücadelesi; bilim, felsefe ve inançtan ayrı yapıldığında soyutlaşır ve anlamsızlaşır, kitlelerde karşılık bulmaz. Hak mücadelesi halka rağmen değil ancak halkla birlikte yapılır. 
İnsanların özgürlüklerini kısıtlayan duvarlar, hapisaneler, dikenli teller değildir. İnsan ancak kendi beyninde özgür ya da esir olabilir. "Özgür insan herkese karşı özgürdür fakat herkesle birlikte özgür olmayı özler."
 
Bülent Ersoy'dan ise Tavr-ı Musiki'yi ve sahne adabı ile dinleyiciye/izleyiciye değer verilmesini öğrendim. Örneğin Bülent Hanım'ı Popstar Alaturka'nın çekimlerinin yapıldığı salonda izlerdik. O, programa başlama saatinden 4 veya 5 saat evvel gelir son ana kadar hummalı bir hazırlık yapardı. Ayaklarına kadar parfüm sıktırırdı. Çünkü biz seyirciler sahne yukarıda olduğundan onun ayak hizasına denk gelirdik. Büyük sanatçı, işte bu kadar dikkatli ve özenli idi.
 
Bugün lütfen sözcüğünü hepimiz biliyor, kullanıyoruz. Oysa 1990'ların başında bu sözcük yeni yeni toplumda duyuluyor yaygınlık kazanıyormuş. Sözcüğü, Bülent Ersoy ve Zeki Müren konserlerinde ve televizyon programlarında "lütfen kabul buyrunuz efendim" gibisinden söz kalıplarını kullanarak dilimize kazandırdılar. Tıpkı 1970'lerde Ecevit'in "olanak, seçenek, olasılık" sözcüklerini ilk kez kullanıp dilimize kazandırması gibi.
 
Hatta bir kaynağa göre dünya edebiyatının ünlü yazarlarından Cengiz Aytmatov da Ecevit'in edebi yönüne değinerek şöyle diyor: "Bülent Ecevit’in kozmopolitizminin yanı sıra, önemli bir ayrıntıyı, daha doğrusu onun sanatında bulduğum, Türk dillerindeki şiir sanatı için bir kazanımı belirtmek isterim. Ecevit’in şiirlerinde ulaşılan entelektüel kültür, felsefi düşünme düzeyi, genel Türk şiir yazınının olanaklarını ve dolayısıyla Türk dilinin kaynaklarını yüksek bir soyutlama düzeyine, dünya çapında önemli bir düzeye yükseltiyor; onların kendi emeğiyle kazanılmış yeni kıvraklığını ve teknolojikliğini kanıtlıyor. Bu ise oldukça büyük bir başarıdır. Halkların gelişmesinde dillerin mantığının ve canlılığının bu şekilde artmasına on yıllar gider. Ayrı ayrı kişiler tüm ulusal düşünmede buna giden yolu açmalıdırlar."
 
Ecevit, Adnan Menderes Hükümeti'nin Dil Devrimi'nin gereği olan Anayasa'daki Türkçe sözcükleri kaldırarak yerine Arapça kelimeler koymasına da karşı çıkmıştır.(1) Menderes'in CHP içinden gelip sessiz sedasız bir vekil, bir çiftçi iken Atatürk devrimlerine ve CHP'nin memlekete kazandırdıklarına karşı geliştirdiği saldırı ve ikiyüzlü tutum ise bugünlere yani siyasal İslam baskı düzenine gelişimizin başlangıcını oluşturmuştur.

Anayasa, 27 Mayıs 1960 devriminden sonra dil bakımından yeniden sadeleştirilip özleştirilse de bugün hala Meclis kavramı kullanılmaktadır. Oysa "Kamutay" sözcüğü kullanılsa idi çok daha doğru olurdu. Kamutay denilince akla buranın kamuya ait olduğu geliyor, "Meclis" denilince ise akla "cülus" sözcüğü geliyor. Cülus, eski lügat anlamı oturmak olan bir sözcüktür. Yani Osmanlı padişahının başa geldiklerinde, tahta oturduklarında dağıttıkları maaş türünden bir bahşiştir. Meclis de şu sıralar milletin gözünde orada oturanların maaş aldıkları, cülus aldıkları yer görünümündedir. Dolayısıyla kamu yani halk içinde yoktur!
 
Yazımı bu "halk" sözcüğünün seslendirilişi (telaffuzu) ile ilgili bir anımla tamamlamak istiyorum. Bülent Ersoy, Popstar Alaturka programında halk derken ince bir le sesi basar ye sesine yakın bir le sesi çıkarırdı. Yani hayk gibi diyelim. Ben o yıllarda üniversite birinci sınıf öğrencisiydim. Halk Edebiyatı dersimizin ilk dersine de Prof. Dr. Özkul Çobanoğlu hocamız girdi. Aynı Ersoy gibi o da ince bir l sesi ile halk sözcüğünü kullandı. Bizim yüzümüzdeki şaşkınlığı görerek; "Ne oldu şaşırdınız mı? Evet halk sözcüğü İstanbul Türkçesi'nde böyle telaffuz edilir. Bülent Ersoy'un telaffuzu doğrudur" dedi. 
 
Çok yazık ki İstanbul Türkçesi'ni bilen ve kullanan çok az kişi kaldı. Ben İstanbul doğumlu biri olarak bu ağız özelliğine dikkat ediyorum ama ilginç bir şekilde "Zeki Müren gibi konuşuyorsun" sözlerini duyuyorum. Bazı insanlar benim Türk Sanat Müziği'ne olan ilgim ve müzik çalışmalarım nedeniyle Zeki Müren'e Bülent Ersoy'a özendiğimi sanıyor. Oysa ki; ben bir İstanbullu olarak kendi dil özelliğimi korumaya çalışıyorum. Öte yandan internette İstanbul Türkçesi ile ilgili saçma sapan ve bağlamından ilgisiz; sözde diksiyon videolarına rastlıyorum. Onlara da hem gülüyor hem de onları ayıplıyorum. İstanbul Türkçesi çok latif ve kırılgan bir okunuşa, seslendirişe sahiptir. İnşallah yeniden yaşatılır. TRT Arşivleri'nden eski İstanbul insanlarının konuşmasını dinleyen ve örnek alanların çoğalması ise olumlu bir gelişmedir.

Ayrıca Bakınız:
(1)Bir Dil Nasıl Öc Alır? - Bülent Ecevit 1954
https://ecevityazilari.org/items/show/168 


173 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

BAŞKA TÜRKİYE YOK! - 01/11/2024
Ahmet Eren Özen - BAŞKA TÜRKİYE YOK! 1/11/2024
EN GARİP RÜYADAN DAHA GARİP GERÇEKLİKLER YAŞIYORUZ - 28/10/2024
Ahmet Eren Özen - EN GARİP RÜYADAN DAHA GARİP GERÇEKLİKLER YAŞIYORUZ 28/10/2024
İZMİR KÖRFEZİNİ ÖLDÜREN NEDENİ AÇIKLIYORUM - 11/10/2024
İZMİR KÖRFEZİNİ ÖLDÜREN NEDENİ AÇIKLIYORUM - Ahmet Eren Özen 11/10/2024
MUTLULUĞA KAPI AÇIN - 07/10/2024
MUTLULUĞA KAPI AÇIN - Ahmet Eren Özen 7/10/2024
TÜRKLERİN KÜLTÜR TARİHİ - 10/09/2024
Ahmet Eren Özen - TÜRKLERİN KÜLTÜR TARİHİ - 10/9/2024
ZEKİ MÜREN FİLMİ NİÇİN ÇEKİLEMEDİ? - 08/08/2024
ZEKİ MÜREN FİLMİ NİÇİN ÇEKİLEMEDİ? - Ahmet Eren Özen - 8/8/2024
UNUTULMAYAN BEŞ SOSYAL DEMOKRAT - 07/08/2024
UNUTULMAYAN BEŞ SOSYAL DEMOKRAT
FİLM ÇEKİMİ EKİP İŞİDİR - 02/08/2024
FİLM ÇEKİMİ EKİP İŞİDİR - Ahmet Eren Özen 2/8/2024
BİR FİLM HER ZAMAN SİNEMA FİLMİ MİDİR? - 30/07/2024
BİR FİLM HER ZAMAN SİNEMA FİLMİ MİDİR? - Ahmet Eren Özen - 30/7/2024
 Devamı
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar34.275634.4129
Euro36.100236.2448
Hava Durumu

İzmir nöbetçi eczaneleri