Bülent Selçuk
bulentslc@gmail.com
DİNDAR VE KİNDAR NESİL Mİ AHLAKLI NESİL Mİ?
06/09/2023 Değerli dostlar, hep yakınmaktan şikayet etmekten, çözüm üretmeye çalışmaktan geleceğimizi kaçırıyoruz. AKP hükümetlerinin iş başına geldiğinden beri yaptığı en iyi işlerden birisi şüphesiz halkı ayrıştırmaya çalışmak oldu. Devamlı surette Cumhuriyet dönemini ve eğitimi kötüleyerek ülkenin altına adeta dinamit koydu. Milli Eğitim Bakanları sık sık değişti, her gelen bakan müfredata yeni bir sistem getirdi. Öğrenciler, öğretmenler, veliler hepsi ne yapacağını bilmez halde sisteme alışmaya çalıştı. Getirilen bir takım yanlış uygulamalar öğretmenleri de okullardan soğuttu. Öğretmenler de performansları yüksek olsun diye "nasıl olsa sınıfta kalmak yok ben niye az puan alayım mantığı" ile başarısız öğrencilere bile güzel notlar verdiler. Hatta bir ara bulunduğum Doğu Karadeniz bölgesinde Türkçe öğretmeni duyarlı bir arkadaş "Bülent Bey , orta ikinci sınıf okutuyorum; bazı öğrencilerin vallahi okuma yazması yok buraya kadar nasıl gelmiş'' diye ağlayarak yakındığını biliyorum. Sonrası daha da felaket çünkü bir büyüğümüzün dediği gibi ''dindar ve kindar bir nesil yetiştireceğiz''sözü üzerine neredeyse tüm Anadolu Liseleri İmam Hatip okullarına dönüştürüldü. Meslek Liseleri de bunlardan elbette payını aldı. Yapılan uygulamaların sonuçlarını lise ve üniversite giriş sınav sonuçlarında görmekteyiz. Yapılan yanlışların üzerine bir de cinsiyet ayrımcılığı eklendi. Son seçimde hükümete destek olan Hüda-Par şimdi de okullarda karma eğitime son verilmesini kız ve erkek okullarının ayrılmasını şiddetle savunur hale geldi. Diyanet de ondan geri kalır mı; elbet de kalmaz.S açma sapan fetvalar ile ateşe odun taşıyor. Eğitimdeki bu geri gidiş topluma da yansıdı. Son örnek voleybol milli takımındaki bir kızımızın cinsel tercihlerinden dolayı resmen linç edilmesine kadar ileri götürülen karalama ve iftira kampanyası. Hatta sahte isimli (Abdulhamid) bir trolün bu kıza sataşması sonucu kızımız trole yanıt verince bu sefer ne kadar trol varsa kızımıza vay padişah efendimizin adını nasıl ağzına alırsın diye taarruz başlattılar. Bunların arasında belediye başkanları mı aramazsın, sözde akademisyenler mi aramazsın, yani ne ararsan var. Tabii asıl amaç bu değil. Amaç bu kız üzerinden "bakın bu laik kesim dinsiz, imansız, manevi değerlere saygısız imajını" topluma vermek. Sormak lazım bu kadar saldırı yapanların ülkeye ne yararları oldu acaba diye? Bu saldırıları yapanlar Kız İmam Hatip Okulları'nda bazı kızların yaptıkları rezillikleri, erkek okullarında yaşanan pislikleri, tarikat yuvalarında yapılan tecavüzleri hep görmezden geldiler. Yapılanları anlattıkça "vay efendim sizin amacınız dine saldırmak" diye pisliklerin üzerini örtmeye çalıştılar. Halk iyice cahilleşti, gözlerine adeta eski deyimle ''dağ çekildi''. Bu cahillik o kadar ileri boyuta ulaştı ki geçenlerde bir kadın muska yazdırmak için gittiği hocanın tecavüzüne uğrayınca durumu kocasına anlatıyor,kocası da öfkeyle hocaya gidiyor hoca da bu sefer adamı sende cin var diye kandırıyor ona da tecavüz ediyor. Bu rezilliği en güzel Timur Soykan ''Şeyhin Sır Odası'' kitabında anlatıyor. Bundan bir süre önce mütedeyyin müslüman olan bir dostum ''Abi niye bu kadar öfkelisin insan hem dindar hem de bilim insanı vs olamaz mı?'' diye haklı bir soru sormuştu. Ben de ona; "evet olabilir zaten İslam dini bunu emrediyor. Ama bunu uygulamada göremiyoruz. Çünkü insanları zorla dindar yapmaya çalışıyorsunuz, eğitim kalitesini düşürdünüz, gençler ne kutsal kitabını okuyabiliyor ne de bilim öğrenebiliyor. Durumu iyi olan veliler çocuklarını iyi özel okullara gönderirken, belli gelir düzeyinde olan veliler iki arada bir derede kalmış vaziyette ne yapacaklarını bilmiyor. O zaman da mecburen en yakındaki devlet okuluna gönderiyor veya tarikatlara boyun eğmek zorunda kalıyor" dediğimde; "Ben böyle bakmamıştım abi" diyebildi. Gelinen noktada gençlerimizi ve ülkeyi bu kötü noktaya getirenler hala gerçekleri görmekten çok ama çok uzaklar. Onlar için varsa yoksa dindar ve kindar nesil. Büyük hedef belli; hilafeti geri getirmek. Bu yüzden her türlü enstrümanı kullanmaya devam ediyorlar. Hükümet, hız kesmeden ülkeye dinamit koymaya devam ederken gençler de kime özeneceğini kimi rol model yapacağını şaşırmış bir durumda. Hatta sosyal medyada fenomen olmaya çalışan bir kızımız kendisinin uyup uymadığına bakmadan Kur'an ayetlerinden örnekler veriyordu. Özellikle Siyasal İslamı savunan gençler arasında inanılmaz savurganlıkla yapılan çeşitli partiler o boyuta vardı ki kendi cephelerinden bile eleştiri alır oldular. Diğer bir konu devamlı Hıristiyanlara küfür eden onları aşağılayan sözde önder din adamları...Bunlar yaşantıları ile topluma örnek olmaları gereken kişiler olması gerekirken tam tersine kendileri en lüks Hıristiyan Yahudi icadı araçlara binip müritlerine tasarrufu tavsiye eder haldeler. Sonuçta yanlışlar devam ediyor. Ülkeyi bir din devleti haline getirip yönetmek için yapılan çalışmalar aralıksız devam ediyor. Ahlaklı Gençler yetişeceğine, kendi benliğini kaybetmiş neyi örnek alacağını bilmeyen bir nesil yetişti. Çocukken yolda para gördüğümüzde almaz olduğu yerde bırakırdık. Eğer bir esnaf dükkanı önünde ise belki sahibi arar diye esnafa verirdik. Yolda öğretmenimizi daha karşıdan gördüğümüzde başımızı önümüze eğer selam verir öyle geçerdik. Okullarımızda bir kalite vardı. İlkokuldan başlayarak insan, doğa ve hayvan sevgisini öğrenir milli değerlerimize sahip çıkar birbirimize, büyüklerimize saygılı davranırdık. Bunları yapmazsak ayıplanırdık. Sonuçta eksiklikleri olsa da ahlaklı bireyler yetiştirilmesi neredeyse tüm toplumun görevi gibi görülürdü. Bu durum ne zaman düzelir diye sorarsak... Bu soruya ancak gülersiniz. İktidar partisi ve hükümetleri başımızda kaldığı müddetçe bu savrulma devam eder. Geçen seçimler bir şanstı fakat trene binemedik. Öyle veya böyle tren kalktı. Ha binsek ne olurdu eğitimde yapılan bu tahribat kolay düzelir miydi; hayır. Belki 3-4 nesil geçmesi gerekirdi. Fakat yine de gençlerimizin geleceği için bir ümidimiz olurdu. Ümidimizi tamamen yitirelim mi? Hayır, bunu da yapamayız. O zaman bekleyeceğiz. |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |
Yazarın diğer yazıları |
ARAP SAÇINA DÖNEN SIĞINMACI POLİTİKASI - 11/09/2023 |
Bülent Selçuk - ARAP SAÇINA DÖNEN SIĞINMACI POLİTİKASI |
26 AĞUSTOS'UN ARDINDAN - 01/09/2023 |
Bülent Selçuk - 26 AĞUSTOS'UN ARDINDAN 1/9/2023 |
26 AĞUSTOS'A GİDERKEN - 24/08/2023 |
Bülent Selçuk - 26 AĞUSTOS'A GİDERKEN 24/8/2023 |
TÜRKLER, İSLAMİYET VE ARAPLAŞMA - 3 - 23/08/2023 |
Bülent Selçuk - TÜRKLER, İSLAMİYET VE ARAPLAŞMA - 3 23/8/2023 |
TÜRKLER, İSLAMİYET VE ARAPLAŞMA -2 - 22/08/2023 |
Bülent Selçuk - TÜRKLER, İSLAMİYET VE ARAPLAŞMA -2 22/8/2023 |
TÜRKLER, İSLAMİYET VE ARAPLAŞMA - 21/08/2023 |
Bülent Selçuk - TÜRKLER, İSLAMİYET VE ARAPLAŞMA 21/8/2023 |
DÜNYADAKİ SON GELİŞMELER VE TÜRKİYE - 13/08/2023 |
Bülent Selçuk - DÜNYADAKİ SON GELİŞMELER VE TÜRKİYE 13/8/2023 |
KOMPLO TEORİLERİ VE CHP - 06/08/2023 |
Bülent Selçuk - KOMPLO TEORİLERİ VE CHP 6/8/2023 |
ORTAYA KARIŞIK - 25/07/2023 |
Bülent Selçuk - ORTAYA KARIŞIK 25/7/2023 |
Devamı |