Ahmet Eren Özen
ahmeterenozen1@gmail.com
BUGÜNKÜ PAHALILIK ORTAMINA NASIL GELDİK? (4)
05/03/2024
Bir önceki yazımda Ak Parti hükümetlerinin 2018 yılıyla birlikte ekonomi yönetiminde istediği büyümeyi yakalayamadığından ve vergi toplama problemlerinden bahsetmiştim. Ak Parti hükümetlerinin ekonomik problemlere rağmen iktidar başarısını sürdürmesi, muhalefet açısından ilginç ve araştırılması gereken bir konudur. Ancak 2020 pandemisi, Rusya- Ukrayna Savaşı, Ortadoğu’daki gelişmeler, açık denizlerdeki korsanlık olayları; gibi dış ve Kur Korumalı Mevduat (KKM) sisteminin devreye girmesiyle bir anda değişen kur rejimi gibi iç faktörlerle Merkez Bankası ve Hazine/Ekonomi/Maliye bakanlarının sürekli değişmesi; Heterodoks politikalar uygulanırken yeniden Ortodoks politikalara geçilmesi, faizlerle ilgili alınan kararlar vb. çeşitli gelişmeler ile karşıtlıklar üzerinden mali disiplini sağlamak çok zordur. Dünyada gelişen ve değişen olaylar, konular ve ticari ilişkilere göre Türkiye’de yönünü tespit edip; dünya koşullarına göre yörüngesini bulmaktaydı. Ancak dünya genelinde de enflasyonun yükselmesi, faizlerin yükselmesi ve parasal arzın sıkılaşması karşısında Türkiye, yatırım açısından yeterince cezbedici bir ekonomik ortam sunamadı. Kurun yükselmesiyle ihracat pazarı genişleyen Türk girişimcileri ve tüccarları; iç piyasayı canlandıracak hamlelerde bulunmadılar. Bu mekanizmaları devlet kolaylıkla oluşturabilirdi. Ancak zannediyorum sermaye sahipleri; “Pazar serbesttir ve kârlarımız sınırlandırılamaz” dediler. Devleti, sadece marketlerde etiket kontrolü yapan sınırlı bir alanda tutmayı başardılar. Oysaki bugünkü pahalılık ortamına gelinmesinde en büyük pay, devletin özel sektörün ve dış mihrakların baskısı sonucu kendisini zabıtan bir faaliyetle yani etiket kontrolü ile sınırlaması dolayısıyla kendisine aittir. Devletin bu daireden çıkarak bizzat otoritesini göstermesi gerekmektedir. İç piyasayı canlandırmak için özel sektöre gereken koşulları ve denetimi sağlamalıdır. Ancak diyeceksiniz ki; böyle durumlarda özel sektör devlet ve halk düşmanı kesilmekte, bütün ürünlerini ihracat piyasasına sunmaktadır. Evet bu da doğrudur! Üstelik Gümrük Birliği’ne geçilmesinden bu yana hem dışardan gelecek mallarda hem de içeriden dış ülkelere gidecek mallarda devletin müdahalesi hemen hiç noktasına gelmiştir. Yukarıda saydığımız devlet sınırlılıkları yalnızca bugünün konusu değildir. 24 Ocak 1980 kararları ile başlayan, 12 Eylül döneminde başbakan Bülent Ulusu hükümetinde Ekonomi Bakanı olan Turgut Özal’ın politikaları ile devam eden, ANAP hükümetleri döneminde çılgınca süren, 90’lı yıllarda da Avrupa Birliği’ne girmek için uyum anlaşmaları bahanesiyle alınan kararlarla bugünkü duruma gelinmiştir. Ancak Ak Parti hükümetinin IMF ile Ecevit döneminde yapılan anlaşmalar neticesinde özelleştirmeleri sürdürmesi ve ihale dağıtımında, yap-işlet-devret projeleri nedeniyle içerisine atıldığı durum; siyasi temelde her geçen gün Ak Parti ile seçmen arasındaki bağı inceltmektedir. Ak Parti’nin %35’lere kadar düşen oyunun temelinde de bu vardır. Ak Parti’nin ekonomi kurmaylarının daha uyanık olması ve yeni çözümler getirmesi gerekirdi. 2024 Yerel Seçimleri, bu ayın sonunda gerçekleşecek. Halkta, toplumda, sahada bir seçim heyecanı yok ya da ben gözlemleyemedim. Halkın derdi daha çok geçim. Bununla birlikte muhalefet partilerinin sömürü düzeninden çıkacak ve hakça bir düzen kuracak yapıda olmayışları; adil düzenden, refahın tabana yayılmasından bîhaber olmaları görülmektedir ki her şeye rağmen gemiyi bazen yavaş bazen hızlı ama en iyi şekilde yürüten Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a yönelik teveccühün süreceğini ortaya koyuyor. Yerel seçimler, özel bir seçimdir. Daha çok belediye başkan adayları ön plana çıkmaktadır. Ancak muhalefet yerel seçimlerde güçlenip erken seçim için hükümeti zorlamaya çaba gösterir. Hükümet de yerel seçimlerde daha fazla belediye alırsa, kaybettiği il ve ilçelerde de önemli bir başarı kazanırsa yine bir erken seçime giderek parlamentodaki sandalye sayısını artırarak anayasa değişikliği için yeterli çoğunluğu sağlamaya çalışabilir. Seçimlerden çıkacak sonuca göre sonbahar aylarının siyaseten daha hareketli geçeceği açıktır. Şöyle bir takvime baktığımda pazar günlerine denk gelen; 20 Ekim, 27 Ekim, 3 Kasım 2024 tarihlerinde bambaşka gelişmeler, Türkiye siyasetinde değişimler ve beklenmedik birleşmeler, dağılmalar hatta kapatmalar olabilir. Belki de buna 100 yılını devirmiş ancak pek çok açıdan geri kalmış Cumhuriyetimiz’de siyasal yaşantımızda epeyi gerek vardır. Bugün daha çok mali kararlar üzerinde siyasi iktidarların otoritesi üzerinde durduk. Yarın “fiyat kontrolü” ve “narh” konularını ele alacağım. Yazıları takip ediniz. Veya bu konudaki eski yazılarımı okumadıysanız mutlaka inceleyiniz. Yorum yazarak bana ve diğer okuyuculara görüşlerinizi de iletebilirsiniz. |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |
Yazarın diğer yazıları |
BAŞKA TÜRKİYE YOK! - 01/11/2024 |
Ahmet Eren Özen - BAŞKA TÜRKİYE YOK! 1/11/2024 |
EN GARİP RÜYADAN DAHA GARİP GERÇEKLİKLER YAŞIYORUZ - 28/10/2024 |
Ahmet Eren Özen - EN GARİP RÜYADAN DAHA GARİP GERÇEKLİKLER YAŞIYORUZ 28/10/2024 |
İZMİR KÖRFEZİNİ ÖLDÜREN NEDENİ AÇIKLIYORUM - 11/10/2024 |
İZMİR KÖRFEZİNİ ÖLDÜREN NEDENİ AÇIKLIYORUM - Ahmet Eren Özen 11/10/2024 |
MUTLULUĞA KAPI AÇIN - 07/10/2024 |
MUTLULUĞA KAPI AÇIN - Ahmet Eren Özen 7/10/2024 |
TÜRKLERİN KÜLTÜR TARİHİ - 10/09/2024 |
Ahmet Eren Özen - TÜRKLERİN KÜLTÜR TARİHİ - 10/9/2024 |
ZEKİ MÜREN FİLMİ NİÇİN ÇEKİLEMEDİ? - 08/08/2024 |
ZEKİ MÜREN FİLMİ NİÇİN ÇEKİLEMEDİ? - Ahmet Eren Özen - 8/8/2024 |
UNUTULMAYAN BEŞ SOSYAL DEMOKRAT - 07/08/2024 |
UNUTULMAYAN BEŞ SOSYAL DEMOKRAT |
FİLM ÇEKİMİ EKİP İŞİDİR - 02/08/2024 |
FİLM ÇEKİMİ EKİP İŞİDİR - Ahmet Eren Özen 2/8/2024 |
BİR FİLM HER ZAMAN SİNEMA FİLMİ MİDİR? - 30/07/2024 |
BİR FİLM HER ZAMAN SİNEMA FİLMİ MİDİR? - Ahmet Eren Özen - 30/7/2024 |
Devamı |