İYİ Parti…

25 Ekim 2017 tarihinde kuruldu.

Kamuoyu parti kuruluşunu SAT Komandosu Ali Türkşen’in paylaşımından öğrendi.

İsmi tuhaf bulundu. Hatta sosyal medyada Meral Akşener’in “Yaşasın Kötülük” deyişi paylaşıldı.

Partinin logosu bir Arap et yemeği olan ama daha çok FETÖ’cülerin evlerinde pişen maklubeye benzetildi.

Parti, ağırlıklı olarak MHP’den ayrılanlarla kuruldu.

Aslında MHP’deki büyük kongre polisler tarafından engellenmeseydi muhtemelen İYİ Parti de kurulmayacaktı.

O kongreyi hatırlarsanız. MHP’de genel başkan adayı olabilecek tüm isimler oradaydı: Sinan Oğan, Ümit Özdağ, Müsavat Dervişoğlu, Koray Aydın ve Meral Akşener.

Hepsi “hayır cephesi”nin milliyetçi kanadına mensuptular.

MHP içinde pek çok isim, Recep Tayyip Erdoğan’ın devlet başkanlığına karşıydı. Ama çekişme o zaman değil, 7 Haziran 2015 seçimleriyle birlikte başlamıştı.

Türkiye’nin geçici hükümetle üç ay idare ettiği o günlerde tekrarlanan seçimlerde (1 Kasım 2015) MHP'de bir tek Meral Akşener yeniden vekilliğe aday gösterilmemişti.

İpler kopmuştu ve muhalifler il il gezmeye başlamışlardı.

Partinin büyük kongresi 15 Mayıs’ta olacaktı. Bu nedenle Akşener “15’inden sonra başbakan olacağım” diyordu.

Kastettiği 'Önce MHP Genel Başkanı sonra başbakan olacağım' demekti ama; bu sözü ilerleyen zamanlarda çarpıtıldı, 15 Temmuz’u kastediyordu dendi.

İYİ Parti’ye FETÖ’cüler bu partiyi kurdurttu dendi.

FETÖ’cü olduğu iddia edilenler de başkalarını FETÖ’cü olarak tarif edenler de partiden zamanla ayrıldı.

Bir insanı suçlamak için “FETÖ’cü” demenin çok rahat iş gördüğü, yaftalanma mekanizmasının çarklarının çok rahat işlediği zamanlarda; herkes herkesi bu kötü yaftayla suçladı.

İYİ Parti bu arada teşkilatlanıyordu.

DSP’liler katıldı, DYP’liler katıldı, ANAP’lılar katıldı. Merkezde olup bugüne kadar herhangi bir partide yer almamış kişiler katıldı. Bunlar belirli bir kaliteye mensup kişilerdi.

Erken seçim istedi Devlet Bahçeli.

Ekonomi kötüye gidiyordu ve İYİ Parti de güçleniyordu.

Ağustos’ta seçim yapılsa İYİ Parti, iyi oy alırdı. İYİ Parti’nin önünü kesmek lazımdı!

Seçimler erken değil baskın seçime dönüştü. 24 Haziran 2018 tarihine alındı.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, geçen seferki Ekmeleddin vakasını unutmuşçasına bu kez de cumhurbaşkanlığı için Abdullah Gül diye tutturdu. Temel Karamollaoğlu da onu destekliyordu. Olmadı.

Asena lakaplı Meral Hanım ben kendim adayım dedi. Çıktı aday oldu.

Temel Karamollaoğlu da Perinçek de Demirtaş da adaydı.

Kılıçdaroğlu istemeye istemeye Muharrem İnce’yi aday yaptı.

“Gel bakalım Muharrem” dedi.

İYİ Parti rüzgarı arkasına almıştı. %20 oy alacağı hesabı yapılıyordu.

Öyle kötü bir aday listesi çıkardı ki; seçilebilecek tüm sıralara eski MHP’lileri ve eski milletvekillerini koydu. Onlar seçildi, kendilerini kurtardı. Merkezin sağındaki ve solundaki isimlere ikisi hariç yer verilmemişti. (Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal ile 43 sandalyeye ulaştılar seçimlerde.)

Fakat İnce, muhalefeti kendine bağlamıştı. Hitabeti güçlü, mitingleri de kalabalık olunca Meral Akşener’e gidecek oyları da alıyordu.

Muhafazakar sağ seçmen zaten CHP ile ittifak yapan bir partiye oy vermezdi; ki vermedi.

O günlerde İzmir’de İYİ Parti İl Sekreteri Dündar Tanrıverdi idi.

Sonradan Demokrat Parti’ye geçecek olan Mevlüt Gür’ün dükkanında seçimlerden evvel çay içiyorduk.

Tanrıverdi bana 'İYİ Parti seçimlerde ne alır?' diye sordu; diğerlerine de aynı soruyu yöneltti.

Dedim ki; “İYİ Parti %10. Allah versin de Akşener, oy olarak Demirtaş’ın oranının altında kalmaya.”

“Amma yaptın ha” dedi. Oradakiler İYİ Parti’ye %15 ile %20 arası oy biçtiler.

İYİ Parti %9.96 aldı. Meral Akşener %7.29 Selahattin Demirtaş %8.40 aldı.

Kaybedersem genel başkanlıktan ayrılır, torun bakarım diyen Akşener, partilileriyle gittiği Afyon Kampı’nda kendisinin suçlanması üzerine “Bir daha geri dönmemek üzere istifa ediyorum” açıklamasını yaptı. Yumruklu kavgalı kampın çıkışında Akşener’in şoförüne arabasının önünü kesenleri ezip geçmesini söylediği bile iddia edildi.

Üsküdar’daki evinde bir gece eşiyle otururken MHP’li gençlerce sokağına kadar gelinmiş, tehdit edilmişti. Akşener Afyon’dan evine giderken bu sefer o sokağa teşkilatı akın etti.

“Ne olur geri dön” “Meral Abla bizi bırakma” sloganları atan teşkilatına dayanamayan Akşener geri döndü.

Dönünce de kendisinin genel başkanlığını bıraktığı açıklamasından sonra genel başkanlık için kulis yapan Ümit Özdağ ve bazı partilileri birer birer uzaklaştırdı.

Gençlik Kolları’nı ve Kadın Kolları’nı hiçbir zaman kuramadı. Veya kurmak istemedi Akşener.

Hatta bir ara bu kolları doğrudan kendine bağladı. Tek otorite kendisiydi yani. Daha sonraki yıllarda teşkilatları da doğrudan kendine bağlayacaktı.

2019'daki Yerel Seçimlere de 2018’deki gibi ittifakla gitti. CHP, Balıkesir için deyim yerindeyse yalvardı ama yok denildi. İYİ Parti adayı İsmail Ok seçimleri kaybettiği gibi bir süre sonra AKP’ye geçti.

İYİ Parti, ittifaktan beklediğini bulamadı. Sungurlu, Tire, Nazilli, İncirliova, Defne, Yomra gibi ilçelerin de olduğu toplam 19 yerde seçimi kazandı. Süreç içinde bu ilçelerin belediye başkanlarından bir kısmı başka partilere ‘transfer’ oldular.

2022 yılına gelindi. 2023 seçimleri için ittifak genişletildi. Akşener bu kez daha baştan ben aday değilim dedi. “Kazanacak Aday” diye bir formülden bahsetti.

6’lı masa kuruldu. Beş benzemez bir araya oturtuldu. Başına da Temel dede kuruldu.

Toplantı üstüne toplantı yaptılar, yemek üzerine yemek yediler.

Masa bir türlü aday açıklamayınca alay konusu oldu. Güldür Güldür programında güldürüsü oldu.

Bu arada Kemal Kılıçdaroğlu Avrupa’da bir toplantıya gitti. O sırada Ekrem İmamoğlu’na bir mahkeme açıldı.

Akşener soluğu Saraçhane'de aldı. İmamoğlu’na sarıldı, belediye önünde otobüs üstünde İmamoğlu'na desteğini açıkladı. Görenler, Meral'le Ekrem'i abla kardeş sanırdı.

İmamoğlu veya Yavaş aday gösterilecek diye düşünen kamuoyunun karşısına basın bu kez “Ekrem Bey’in davası var; aday olursa tutuklanır. Mansur Yavaş da HDP’den oy alamaz bu nedenle ikisi de aday olamaz” diye propagandaya başladı. Muhalif basına göre aday Kemal Kılıçdaroğlu olmalıydı.

Sanırım Meral Akşener, KRT, TELE1 ve HALK TV’yi izlemiyordu. Sözcü, Korkusuz, Cumhuriyet gibi gazeteleri okumuyordu.

Sokaktaki kedi köpeğe varıncaya kadar genci yaşlısı herkes Kılıçdaroğlu’nun aday olmak istediğini görüyordu.

“Kılıçdaroğlu Aday Olmasın” diye gençler çağrı yapıyordu.

Derken altılı masa SAADET Partisi’nde toplandı. DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, DEMOKRAT Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal, GELECEK Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu adayımız Kemal Kılıçdaroğlu diyordu. Temel Bey de benim görüşüm aynıdır deyince, Kemal Bey de; 'Arkadaşlar böyle uygun görmüşler o halde adayım' diyor ve tebrik ediliyordu. Masadaki tek kadın Meral Akşener’e beş erkek söz bile vermiyordu.

Akşener, itiraz ediyordu. 'Gelin anket yapalım. Anketten kim çıkarsa onu aday gösterelim' diyordu.

“Biz kararımızı verdik, isterseniz siz imzalamazsınız” dendi. Akşener masayı terk etti.

Akşener, toplantıdan çıkar çıkmaz CHP’li iki belediye başkanına çağrı yaptı. “Gelin milletin sesini dinleyin aday olun” dedi. Ekrem bey de Mansur bey de “Cık” dediler. “İstemezük” ettiler.

Meral Hanım’ın morali bozuldu. Reklam arasında Ersan Şen’i arayıp adaylık teklifi etti.

Bu arada sosyal medya linç etmeye başladı Akşener’i.

Dünyaca ünlü piyanistimiz hakarette dünya zirvesine yerleşti. “Sifonu çek, gitsin” dedi.

İki gün sonra İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından konserle ödüllendirildi. Parasını aldı, gitti. Tek bir İYİ Partili gidip de protesto etmedi. Elini kolunu sallayıp geldiği salondan çiçeklerle uğurlandı.

Bu arada Meral Akşener veryansın etti. Altılı masaya “Kumar masası, noter masası” diye saydırdı.

Merdan Yanardağ televizyondaki gazeteciler arasında en ağır ithamları sıralıyor, Akşener için AKP’den para aldı diye haberler yapılıyordu.

Derken İmamoğlu ile Yavaş, Akşener’in yanına geldi.

Onların cumhurbaşkanı yardımcısı yapılacağı, tüm genel başkanların da cumhurbaşkanı yardımcısı olacağı şeklinde ilginç bir formülle Akşener masaya geri dönüverdi.

Bunun üzerine partinin önemli isimlerinden Yavuz Ağıralioğlu istifa etti.

Meral Akşener meydanlarda bu kez; “Kılıçdaroğlu’nun hakkını ödeyemem. Ölünceye kadar şükran duyacağım. Ben sülaleme Kılıçdaroğlu’nu vasiyet ettim” demeye başladı.

CHP’lilerden bile 'Bir oy Kemal’e bir oy Meral’e' diyerek oy istedi.

Partisinde milletvekili listesi için eğilim yoklaması yaptırdı.

Bu yoklamada bazı şaibeler de oldu ama gene de iyi oldu uygulama. CHP’nin önseçim yapmadığı bir ülkede demokrasi açısından hiç yoktan iyiydi!

Gerçi Aytun Çıray, Durmuş Yılmaz gibi isimler de bu arada harcandı.

Parti içinde uyarı üstüne uyarı yapan; partiye çıkar için değil millete hizmet için gelen kimseler süreç içinde dinlenmedi bile. Parti içinde antidemokratik eğilimler ve yöntemler arttı. Televizyonda hukuk dersleri vermeye kalkan Bahadır Erdem, kendi alanı olan parti içi hukuk işlerinde hukukun zerresini bile uygulamadı. Teşkilatlarla genel merkez arasında uyumsuzluk da vardı.

14 Mayıs 2023 seçimleri yapıldı. İYİ Parti bir önceki seçimlerle yaklaşık aynı oyu, %9.96 aldı. Aynı sayıda vekil çıkarttı.

Kemal Kılıçdaroğlu cumhurbaşkanı olamadı.

O tarihten itibaren teşkilatlarla toplantılar yapıldı. Örneğin İzmir’dekine teşkilat başkanı Buğra Kavuncu başkanlık etti. Teşkilattakilerin %70’i 'İttifakla seçime girelim yoksa halka bunu anlatamayız' demişlerdi. Bir tek Konak Belediye Meclis Üyesi Burcu Bostancıoğlu, Konak’ta oylarını arttırdıklarını o nedenle ayrı girilmesi gerektiğini savundu.

“Ya tarih yazacağız ya tarih olacağız” diyen Meral Akşener, 26 Ağustos’ta yine Afyon’da toplanma kararı aldı. Partilileri öğle sıcağında güneşin altında topladı. Bundan sonra seçimlere ittifakla değil “Hür ve Müstakil” girme kararı aldıklarını açıkladı.

O açıklamayı yaptığında iki kişi alanda hoplaya zıplaya birbirlerini tebrik ettiler. Biri Uğur Poyraz, diğeri Ümit Özlale idi.

Yaklaşık bir hafta sonra Meral Akşener, Fatih Altaylı’nın Youtube kanalına konuk oldu. Orada partideki 8 milletvekilinin adını vererek bu kişileri parası için partiye aldığını, partiye bağlı bir televizyon kanalı kurmak istediklerini ancak parası için aldığı bu vekillerin ellerini cebine atmadıklarını söyledi.

Ayrıca partide yerel seçimler için adaylık müracaatları başlamadığı halde 'İzmir adayımız' diyerek Ümit Özlale’yi ilan etti.

O dakika partiden istifa ettim. Böyle ciddiyetsiz ve parayla vekilliğin belirlendiği bir partide duramazdım. İlçemde kurucu üye ve iki dönem yönetim kurulunda olduğum halde; hatta aday adaylıklarım olduğu halde bu son açıklamaları kabul edemezdim. İYİ Parti bence o gün bitmişti.

Sonra Akşener’in yeğeni olarak bildiğimiz Sakarya Milletvekili Ümit Dikbayır, Akşener ile papaz oldu. Partideki parasal işlemleri bir bir ifşa etti. Akşener’in en büyük destekçilerinden Ankara Milletvekili Şenol Sunat, Özel Kalem Müdürü Esma Bekar, Genel Sekreter Uğur Poyraz gibi isimler gündeme geldi.

Çarşı karıştı!

İYİ Parti’nin Ankara ve İstanbul’da ayrı aday çıkaracağı netleşince vekillerden Ayşe Sibel Yanıkömeroğlu partisinden istifa etti. Onu Kılıçdaroğlu’na oy vermediğini açıklayan Adnan Beker izledi. Mehmet Salim Ensarioğlu vekil Said-i Nursi’cilikten Ümit Dikbayır vekil para meselesinden partiden ayrıldılar.

İYİ Parti TBMM'de 38 vekile indi.

İYİ Parti’den istifalar her yerdeydi. Eski vekillerden tutun da il ve ilçe yönetimlerine kadar istifalar her gün arka arkaya geliyordu.

Derken Akşener, İstanbul ve Ankara adaylarını da açıkladı.

İstanbul adayı Buğra Kavuncu’nun aday olacağından haberi bile olmadığı iddia edildi! Kavuncu’nun kürsüye çıkarken şaşkın hallerine dikkat çekildi. Akşener, kendisinden sonra İYİ Parti’de genel başkanlık için adı geçen Turhan Çömez’i ise Balıkesir’den aday yaptı.

31 Mart’ta sandıklar açıldı.

Seçim sonuçları İstanbul, Ankara ve İzmir’de İYİ Parti için tam bir hezimet diğer iller için de hayal kırıklığı oldu.

İYİ Parti geçen seçimden farklı olarak bu sefer Nevşehir il belediyesini de almıştı. İlçe sayısını da artırmıştı. Fakat beklentisi çok daha fazlaydı.

Olmadı. Olamadı.

Türkiye genelinde oyu %4’ün altına indi. MHP ve Zafer Partisi gibi milliyetçi kanadı tercih eden İYİ Parti de seçimden hüsranla ayrılıyordu.

Halbuki daha düne kadar merkezdeki İYİ Parti'nin oyu %10’du.

“Milliyetçi Muhafazakâr Parti” “Ömer’in Yolcusu” “Hür ve Müstakil Parti” gibi sloganlarla sağın da sağına kaymış oy alacağı alanı daraltmıştı.

Akşener, son seçimleri muhalefete muhalefet ederek; geçen seçimlerde 'Cumhurbaşkanı adayı olmalılar' dediklerine bu sefer hırsız diyerek; parti içindeki muhaliflerine de “Allah sizi kahretsin” gibi beddualar savurarak, sahada vatandaşla kavga ederek geçirdi.

Bırakmalıydı.

Bırakmasa sonu Kemal Kılıçdaroğlu’nun kurultayda alacağı yenilgiden daha beter olacaktı.

Bugün açıklama yaptı.

27 Nisan’da gerçekleşecek kurultayda aday olmayacağını ilan etti.

Gerçi Şenol Sunat “sensiz olmaz” gibi twitler attı ama bence hiçbir işe yaramaz bu.

Çünkü Koray Aydın, Müsavat Dervişoğlu, Mehmet Tolga Akalın, Günay Kodaz adaylıklarını ilan ettiler.

Parti Sözcüsü Kürşad Zorlu'dan önce, hatta seçimden bile önce 'Akşener %10’un altında kalırsa bırakmalı' diyen ve yerel seçim sonuçlarının ardından herkesten önce Akşener’e istifa çağrısı yapan Prof. Dr. Bilge Yılmaz’ın da önümüzdeki günlerde adaylıklarını ilan edecekleri düşünülüyor.

Yeri gelmişken;

Hoplaya zıplaya İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na aday olan, kontenjdan yani paraşütle vekil olan Ümit Özlale partiden istifa etti. Bence vekillikten de istifa etmelidir. Bu parti onu hem vekil hem büyükşehir adayı yapmıştı.

Buğra Kavuncu İstanbul’da %1 bile alamadı. Eşi ve kızıyla birlikte oy kullandığı sandıktan İYİ Parti’ye 3 oy çıktı. Turhan Çömez Balıkesir’de %4 aldı.

15 Ağustos’ta İzmir’de Kavuncu başkanlığında yapılan toplantıda İYİ Parti olarak İzmir’de seçimlere ayrı girelim diyen Burcu Bostancıoğlu istifa edip Demokrat Parti’den İzmir Büyükşehir adayı olmuştu. TKP’nin bile altında kalarak %0.35 aldı.

Yukarıda ismi geçenlerden Dündar Tanrıverdi, Mevlüt Gür covid döneminde koronaya yakalanıp vefat ettiler. 

Tarih yazacaklardı, tarih oldular.

Ama bu durumdan çıkış mümkün mü? Bence mümkün.

Ben İYİ Parti delegesi olsam Prof. Dr. Bilge Yılmaz’ı mutlaka değerlendirirdim. Yavuz Ağıralioğlu’nun bile Kemal Kılıçdaroğlu’nun adaylığına evet oyu kullandığı partinin idare kurulunda; Kemal Bey’in adaylığına karşı duran ve herkesten önce olacakları görmüş ve tepkisini ortaya koyan tek kişidir.

Prof. Dr. Bilge Yılmaz, 2028 yılında gerçekleşmesi öngörülen cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aday olması halinde profil olarak her kesimden oy alabilecek bir çizgiye sahip görünmektedir.

Sadece milliyetçi kesime dayanan bir İYİ Parti, çok çok Devlet Bahçeli’nin MHP’siyle ama Bahçeli’nin sağlığında ama Bahçeli’den sonra birleşmeye mahkum olup tarihten silinecek duruma gelir.

Dostlukla...