Cumhuriyet Halk Partisi, geçmişte Bülent Ecevit zamanında yapılan mitingleri örnek alarak; çeşitli mitingler yapmaya başladı. Bunlardan biri de dünkü “Emekliler Mitingi” idi.

            Özgür Özel, genel başkan olduktan sonra partiyi hem yenileyip gençleştirerek hem de eskinin başarılı olmuş iş ve eylemlerini örnek alarak hareket ediyor. Bununla birlikte CHP’nin şu anda önceki döneme göre akademiden yararlanma oranı ise düşüktür. Kemal Kılıçdaroğlu döneminde CHP akademisyenlerle daha çok toplantı düzenler ve onlardan çeşitli konularda yararlanırdı.

            Özgür Özel liderliğindeki CHP’nin dünkü mitinginde de görüleceği üzere; akademik yandan uzak, popüler mesajlar verildiğini görebiliriz. Örneğin; Sayın Özel, iktidar olmaları halinde en düşük emekli ücretinin ilk 100 günde asgari ücrete denk edileceğini ve ardından da iki yıl içinde asgari ücretin 1,5 katı olacağını düzenlediği mitingde belirtti.

            CHP, asgari ücreti de iktidara gelince artıracağını belirten beyanlara sahip. Buna göre CHP’nin iktidara gelmesi halinde hem emekli ücretini hem de asgari ücreti artırması durumunda bunu mali açıdan nasıl sağlayacağını kamuda nasıl bir kaynak yaratacağını ya da özel sektörün asgari ücret artışının finansmanını nasıl yapacağını da açıklaması gerekir. Bunu siyasetçilerden beklemek çok yanlış olur çünkü siyasetçiler her konuya hakim olamazlar. Bu nedenle CHP’nin akademik dünyadan yararlanması gerekir.

            CHP’nin bu konuda geçmişi, iktidar olduğu Ecevitli yıllarda da pek parlak değilmiş. Ecevit verdiği röportaj ve yazdığı yazılarda ekonomi bilgisinin bulunmadığını, şimdiki tecrübesi ve aklıyla üniversite okusa “İktisat” okuyacağını belirterek; bu hasletini de “Dünyada ekonominin siyasetin önüne giderek daha fazla geçmesi” şeklinde Mehmet Çetingüleç’in kitabında açıklıyor. Bu durumda kendisi eczacı olan Sayın Özel, ekonomi bilmediğine göre hangi ekonomistlerle ne sıklıkla çalıştığını açıklaması gerekiyor.

            1970’li yıllarda CHP önce Erbakan’ın MSP’si ile ardından da 11 vekil transfer ederek ve bir kez de azınlık hükümeti kurarak kısa süreli de (toplamda 2 yıl) olsa üç kez hükümet oldu. Bu dönemin sonunda maalesef ve maatteessüf TÜSİAD gibi ekonomi çevrelerinin hışmına uğrayarak ayrıca dış piyasadan para bulma umutları da tükenmiş olarak bitkin ayrıldı. İçeride ise aracılar, tefeciler ve komisyoncular ile girdiği mücadeleden başarılı çıkamadığı gibi “Toprak işleyenin su kullananın” felsefesi gereği toprak reformunu da uygulayamadı. Yani CHP ve Ecevit elinde olmayan birçok nedenin de etkisi ile tükenmiş, “Karaoğlan gelecek dertler bitecek” tezi de çürümüştü.

            Büyüklerimiz bu çok kısa süreli CHP dönemini çoğunlukla “yokluk” dönemi olarak ifade etseler de; gerçekte mal kıtlığı yok idi. Malı kıt edenler; malları depolayarak karaborsa satış yapan tüccarlardı. Avukat olan eski Enerji ve Maliye Bakanı Deniz Baykal’ın Ecevit’in başbakanlığındaki bakanlar toplantısında özetle; “Bugünkü pahalılığın nedeni aracılardır. Bu aracıları ortadan kaldırır isek piyasayı ucuzlatırız” deyişi; özünde doğru bir önermedir. Ancak geçerli değildi. Devlet, o zaman aracıları tamamen ortadan kaldıracak güç ve olanaklara sahip değildi. Nitekim Ecevit’in de kabul etmesiyle Deniz Baykal’ın bu planına aracıların, komisyoncuların, dağıtımcıların tepkisi çok sert ve mal kaçırıp saklama şeklinde olmuş; neticede yağ, şeker kuyruklarının yanında 70’lerdeki petrol şokuyla birlikte tüp gaz kuyrukları da eklenmiş. Bu anlattıklarıma bizler yaş icabı şahit olmadık ancak Yeşilçam’da özellikle Kemal Sunal’ın filmlerinde izleyebilmekteyiz.

            Dün, “Emekli Mitingi” düzenleyen CHP’nin giderek sayısı artan emeklilerin kamu maliyesi üzerindeki yükünün nasıl azaltılacağı ya da nasıl giderileceği noktasında herhangi bir önerisine denk gelmediğimiz gibi EYT yükünün de geçen dönem Kemal Kılıçdaroğlu’nun baskısı ile Ak Parti hükümetinin sırtına yüklendiğini hatırlatmak gerekir. EYT’liler emekli oldu, ki bunların çoğunun emekli maaşı düşük seviyededir, aynı zamanda süregelen işlerinde çalışmaya devam ettikleri için de yerlerine gençlerin yani işsizlerin gelmesi mümkün olmadı. EYT ile oluşan dışsallıklar ekonomiyi sıkıntıya sokmaya devam edecek.

       Öte yandan CHP’nin 20 yıldır yerel iktidarda olduğu İzmir, geçen hafta içinde Nüfus İdaresi’nin açıkladığı bilgilere göre 1 milyon 250 bin emekli ile oran olarak en çok emeklinin yaşadığı şehir oldu. CHP 20 yıldır İzmir’de emeklilerin daha rahat yaşaması ve daha hesaplı alışveriş yapması için herhangi bir girişimde bulunmadı. Belediye şirketlerince işletilen kafe ve yemekhanelerin yüksek ücretleri ve düşük kalite standardı da herkesin malumudur. Dolayısıyla ayinesi iştir kişinin lafına bakılmaz.

         CHP, “emeklilerin kredi ve kredi kartı borçlarını sileceğiz” gibi popülist ve mevcut ekonomik koşullarda gerçekleşmesi imkansız söylemler yerine akademi dünyasıyla etkileşime girerek ayakları yere daha sağlam basan projeler ve planlar ortaya koymalıdır. Her ne kadar “covid” nedeniyle Dünya Sağlık Örgütü’ne göre ortalama insan ömrü iki yıl azalsa da genel olarak yaşlı nüfus giderek artmaktadır.  Ülkemizde giderek artan yaşlı nüfusu sadece emekli ve emekli ücreti olarak görmek de yanlıştır. Yaşlıların bakımı giderek sorun olmaktadır. Türkiye’de kadınların doğum sayısının ortalama 1.5’a indiği de dikkate alınırsa CHP eyleme geçmeden önce söylemi tartmak durumundadır.