Dördüncü üniversitemin final sınavları nedeniyle 10 gündür İzmir’deyim. İzmir haliyle sıcak ve nemli. Ayrıca İzmir’i bıraktığım gibi yine tembel ve uyuşuk buldum.

Gerçeği konuşalım; İzmir hiçbir zaman çalışkan olmadı. Yanı başındaki Manisa, İzmir’den çok daha fazla çalışkan oldu. Sanayi tesislerini ve fabrikaları bu kente kaptırdık. “İzmir’de her gün cumartesi gibi yaşanır” diyen Haluk Işık hocam ne kadar haklı. Şehirde rehavet devam ediyor. Dün de böyleydi, bugün de böyle. Umarım gelecekte farklı olur!

Fakat yine de İzmir’i seviyoruz. Bu gelişimde bazı pozitif değişiklikler de gözüme çarptı ki; bunlar da ilgi çekici ve üzerinde konuşmaya değer. Birincisi Çiğli Emniyet Müdürlüğü’nün oradaki Evka-2 Aydınlıkevler girişi çok dardı, buraya yeni bir yol açılmış; Tunç Soyer döneminde. Bir süredir o tarafa yolum düşmediği için görmemiştim; pek güzel olmuş. Pazartesi günü ise İzmir Katip Çelebi Üniversitesi’ne (İKÇÜ) giden tramvayı kullandım. Tramvay beklediğimden hızlı okula vardı. Çiğli Araştırma Hastanesi'nden 6 dakika sürdü. Tramvayın son durağı İKÇÜ ama tramvay okulun içine girmiyor. Ön kapıya da gitmiyor. (Ön kapının karşısında yeni Diş Hekimliği Fakültesi-Hastanesi yapılıyor) Üstelik okula doğru turnike konmadığı gibi engelli girişi de okul tarafına verilmemiş, çok üzücü. Bu gelişimde arabayı anneanneme bıraktığım için toplu taşıma kullanınca bunları gözlemleme olanağı buldum.

      İzmir’e 3 Haziran Pazartesi günü geldim. Maalesef direkt uçuş yoktu. Elazığ’dan kalkan uçak Ankara’ya aktarma yapıp öyle İzmir’e geldi. (Bu arada Esenboğa Havalimanı'nda alt katta anonslar duyulmuyor ve ekranlar yetersiz sayıda...) İnince İzban’da bir problemle karşılaştım. İzban’da kredi kartı geçmiyor, dijital İzmirimkart da geçmiyor. Mecburen 3-5 binişlik kart ya da boş kentkart alıyorsunuz. Bu kartların ücreti belediyenin sitesinde daha düşük ücrette gösterilirken gerçekte farklı fiyata satılıyor. Hele kartları İzban’da belediyenin görevlisinden değil de biraz gerideki büfeden alırsanız fiyat daha da artıyor. Ayrıca, Google üzerinden kart bakiyenizi sorgulayamıyorsunuz. Kart bakiyenizi cepten öğrenmek için illa ki üye giriş bilgilerini tuşlamanızı ya da mobil uygulamayı kullanmanızı istiyor. 

         İzban’a iki yeni durak daha yapılıyor, bu güzel bir haber ama bence Alsancak ile Halkapınar arasına da bir durak yapılmalı. Medicana Hastanesi’ne ya da oradaki yeni konut projelerine gidecekler için iki durak da uzak kalıyor.
     
   
      Şehir içi ulaşım ve toplu taşıma mevzusu önemli. 121 numaralı Mavişehir - Alsancak otobüs hattını Cemil Tugay yeniden aktif hale getirmiş ama hala 487 numaralı Karşıyaka - Demirköprü otobüsü, Gün Sazak Bulvarı'nın yeni açılan kısmından geçmiyor, Tellibahçe’de yaşayanlara ya da Ahmet Piriştina Kültür Merkezi’ne gidenler için eziyet sürüyor yani. Yetkililer, bunu okuyorsanız, sorunu çözmek için harekete geçin lütfen!

İzmir’de korolar ve konserler de tam gaz sürüyor. Fakat vatandaşın koroların aynı şarkıları aynı kişilerle söylemesinden bıktığını, koroların ise mali probleme girdiğini duyuyoruz. Türk Sanat Müziği korolarında anlamsız bir şekilde "oryantal danslar"ın sergilendiğini, "Dansöz" şarkılarının okutulduğunu, "Karabiberim" diye popüler eserlere yer verildiğini duyuyor, üzülüyoruz. Alaybey'de bir kafede çay içerken eskiden koromda yer alan karı koca bir çiftle karşılaştım. "Senden sonra gittiğimiz hiçbir koroda ciddiyet bulamadık" dediler. Ciddiyet sadece şarkı seçimi veya koroda ders esnasında ketum olmakla ilgili değildir aslında. Karakter olarak ahlaksız olan bir insanın ciddiyeti derste konuşulmaması ile ilişkili olamaz. Türkçeyi doğru konuşamayan veya yazamayan kişi, Türk Sanat Müziği konusunda da ahkam kesemez. Yalakalık ve yağcılığı kendine iş edinen birisinin şefliği, saygı duyulacak bir şeflik değildir. Benim korom bütün ahlak meselelerine de en az şarkı notaları kadar dikkat eden bir koroydu. Şu an çalışmalarımıza devam edemiyoruz. (Yerime getirdiğim şefler benim Tunceli'de olmamdan yararlanıp bize kazık attılar da!)

İzmir’den notlarım arasında başka şeyler de var. Örneğin 5 Haziran günü şehit cenazesi için Atakent’teki Beşikçioğlu Camisi’ne doğru giderken Gondol Parkı’nın Didim Blokları tarafındaki ikamet edenler için ayrılan otoparkın karavanlarla dolduğunu gördüm. Belediye bunlara niçin engel olmamaktadır? Örneğin Gondol’un sahile bakan kısmındaki ücretli otoparkı yapan Karşıyaka Belediyesi ki o dönem Başkan Cemil Tugay idi; neden burayı karavan park alanı yapmadı da şimdi bu rezillikler yaşanmaktadır? Apartmanına gelen sakinlerin araç park yerleri bu karavanlarla doludur. Bu meseleye ne zaman ciddi bir çözüm getirilecektir diye merak etmekteyim.

Alkollü bir mekan olan ve Karşıyaka Belediyesi şirketleri tarafından işletilen Cordelion Sports Pub diye bir bira bahçesi – barı var. Buranın sporla ne alakası var ki buraya sports denmiştir? Cordelion sözcüğüne de yine Türkçe olmaması bakımından karşıyım. Nasıl Suriyeliler’in Arapça tabelalarına karşı ise bir belediye şirketinin İngilizce ve uyduruk tabela isimlendirmelerine de karşı olmalıyız.

Çiğli Yakakent Ormanları’na girişler, tüm ormanlara girişler gibi yasak olduğu halde hiçbir güvenlik önlemi alınmamaktadır. Ormanlarımız sarhoşların ve piknikçilerin işgaline uğramaktadır. Geçen sene yangın felaketine de uğrayan bu şehir içi ormanımızı korumak adına Valilik ve Büyükşehir Belediyesi ne zaman önlem alacaktır, merak etmekteyiz.