Göksenin Çakmak
goksenincakmak@gmail.com
DOSTLUKLARLA YAŞIYORUM
04/10/2024
Bugün 4 Ekim Hayvanları Koruma Günü. Hayvanların arasındaki içgüdüsel iş bölümünü düşününüz. Karınca kararınca sürülerinin, kolonilerinin ya da nesillerinin devamına çalışıyorlar. Biz insanlar ise giderek bireyselleşerek, toplumsal faydayı, yardımlaşma ve dayanışmayı unutuyoruz. Hatta bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın diyoruz! Kendi çıkarımız için, ticari kaygılarımız için her türlü hileye başvuruyoruz. Örneğin, dışarda ucuz olarak satılan bir sandviçin içinden “metamin” denilen uyuşturucu hapların çıktığını sosyal medyada gördüm. Dehşete kapıldım. Anneler, babalar, dedeler, nineler! Çocuklarınıza tembih edin okul dışında hiçbir yerden alışveriş yapmasınlar! Yediklerinin içine bakmadan yutmasınlar. Tehlike çok büyük! Tehlike insanlıktan geliyor. İnsanlık demişken akla gelenek ve göreneklerimiz de gelmeli. Bizim milletimizin en önemli göreneklerinden biri büyüğe saygıdır. Saygı, toplumda sanatıyla saygın bir yere gelmiş kişilere de gösterilir. 20 yıl boyunca, ölünceye kadar büyük bir dostluk, arkadaşlık ve muhabbetle yanında olduğum Zeki Müren, kadim dostluğumuza rağmen saygısını benden esirgememiş, yanımızda başka biri olduğu zamanlarda hep bana “Göksenin Bey” diye hitap etmişti. Sanatımızın güneşi, bu güzel insan, kollarımda gittiği makyaj odasında hayatını kaybetmişti. 24 Eylül 1996’da Türkiye çok büyük bir sanatçısını ben ise arkadaşımı kaybetmiştim. En yakın arkadaşı ve sırdaşı olarak, morg kapısında ben beklemiş, musalla taşındaki tabutunun başında ben son nöbeti tutmuştum. Zeki Müren’in yazılmasını, bilinmesini istediği anılarını vefatından sonra aralıklarla basına ve çeşitli programlarda kamuoyuna açıkladım. Ardından Dostluk Grubu Derneği’nin kurucu ve onursal başkanı Ahmet Eren Özen’in editörlüğü ile kitap formuna getirdiğim anıları bastırmak üzereyken Zeki Müren’in bir akrabası tarafından hışma uğradım. Arkadaşım Zeki Müren’e olan saygımdan dolayı bu isimlerle tartışmayı doğru bulmadım. Hatta onların düzenledikleri programlara dahi katılarak önemli olanın Sanat Güneşi’ni anmak olduğunu hep sosyal medyamda bahsettim. Bunun üzerine yönetmen arkadaşım İsmail Gülnar, bir belgesel çekimi teklifinde bulundu. Ekibiyle beraber yaptığı, Zeki Müren'in anılarını içeren “Rüyalarda Buluşuruz” adlı belgesel tadındaki sinema filminin çekimlerini gerçekleştirdik. Şimdilerde montaj işleri devam ediyor. Yasemin Şahin’le oynadığımız bu filmin galasını sizlere mutlaka duyuracağız. Kitaptan sonra bu film de birilerini rahatsız etmiş olacak ki; daha gösterime girmeden şahsıma yönelik saldırılar yine başladı. Geçen ayın sonunda İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin Suat Taşer Kültür Merkezi’ndeki “Şarkılarıyla Masal Tadında Zeki Müren” konserinde dostlarımla birlikte koltuklarda oturup konseri takip ettik. Şef Turgay Kızıltuğ yönetimindeki koro ve saz üstatları güzel bir konser verdiler. Konserde bir de ara sunumları ve “masal” anılarıyla Özlem Güner vardı. Özlem Güner, Zeki Müren’in teyzesinin torunu oluyor. Yani birilerinin sosyal medyaya yazdığı gibi yeğeni değildir. Zeki Bey’i ancak birkaç saat görmüş bir akrabasıdır. Kendisine sağlıklı bir ömür diliyorum, çünkü içindeki nefret dolu kötü duyguları onun gün geçtikte gözlerimizin önünde erimesine neden oluyor. Kilo olarak değil ruhen eriyor ve benim düzenledikleri konserlere gelmeme dahi tahammül edemiyorlar. Şöyle ki; kendinin söyleyemediği şeyleri de başkası üzerinden söyletiyor. Fatih Gürsoy Tekin’i yıllardır tanırım. Sanata ve müziği olan ilgisi nedeniyle kısa bir zaman öncesine kadar “hocam, hocam” diyerek yanıma gelir, benimle muhabbet kurar, bilmediği şeyleri bana sorardı. Beni çok sevdiğini ve saydığını söylerdi. İnsanoğlu çiğ süt emermiş. Bana gönderdiği mesajı Özlem Güner hanımın bana olan tepkisi nedeniyle yazdığını düşünüyorum. Düne kadar kendisinin de inanmadığı bu masalları ne oldu da şimdi söyleme ve yazma davranışında bulundu. Çünkü Fatih Tekin diyor ki; beni, Zeki Müren'in yanında hiç görmemiş, ben onun yanında can vermişim, bana sinir olduğu için kriz geçirmiş, vs… Kendisine mesajı için teşekkür ederim fakat çok güldüm! Özlem Güner, Zeki Müren'in vefatından 25 yıl sonra ortaya çıkıp, Zeki Müren'in yeğeni olduğunu söyleyip, adına konserler düzenleyip maddi gelir elde ediyor. Halbuki Zeki Müren’in teyzesinin torunu oluyor. Tamamen gerçekdışı söylemlerle, yanına da Turgay Kızıltuğ ve korosunu alıp nemalanmak amaçlı konserler düzenliyor. Ayrıca, çevresinde bana muhalif olan bir insan topluluğu oluşturarak çıkar sağlamaya çalışıyor. Neden bana muhalefet yaratıyor? Çünkü benim karşımda yalan söylemeye utanıyor, ayrıca en yakın arkadaşı olarak beni dışlamak istiyor ki kendi ön planda kalsın! İşte olay bu! Onlara acıyorum! Nedense, insanların bir kısmı, çıkarları söz konusu olduğunda bütün ahlaki değerlerini bir kenara atıp kukla haline gelirler. Yalanları, geçim kaynağı seçenler bir gün hakikatlerin ezici intikamına uğrarlar. Bir hamam böceği bile onlardan daha erdemlidir. Hiç olmazsa riyakar ve palyaço değildir. Bu zavallıları tarih bir gün gelir cezalandırır. Dürüstlüğü seçen herkese candan alkışlar gelir! Sözüm meclisten içeri. Anlayanlara tabii!!! Bu başta siyasetçiler olmak üzere toplum karşısına çıkan herkes için geçerlidir. Allah’a çok şükür yıllarca sunuculuk ve ses sanatçılığı hayatımda, ayrıca öğretmenlik günlerimde tek bir olumsuz tepki almadan halkın sevgisine mazhar olarak varlık gösterdim. Suat Taşer konser salonunda Zeki Müren’in “Masal Tadında” diye bir anma programı vardı. Gitmemek olur muydu? Zeki Müren’in teyzesinin torunu Özlem Güner anlatıcı, şef de Turgay Kızıltuğ idi. Fondaki görüntülerde benim olduğum bölümler sansüre uğramıştı. Adeta yok edilmişti. Bütün dünya o gece Zeki Müren’in benim elimde vefat ettiğini zaten TRT kayıtlarından ve diğer basın mensuplarının çektiği görüntülerden görmüştü. Nedense iki yıldır ben hedef olarak seçildim. Çok üzüldüğüm nokta da dost bildiğim insanların birdenbire nasıl değiştiğini görmüş olmamdı. Menfaat uğruna bazı kişilerin bu kadar çabuk değişmesi şaşırtıcı bir gerçek oldu. Salonda olduğum halde anons edilmedim. Ne yaparlarsa yapsınlar, gerçekleri yok sayamazsınız. İlerde zaman önünde vicdanen yargılanacaksınız! İşte gerçek görüntüleri tekrar yayımlıyorum. Zeki Müren’in manevi şahsiyeti sizi mutlaka tarihin akışında cezalandıracaktır. Sizi size bırakıyorum. Bu arada Bülent Ersoy’a duyurulur! Benim de katıldığım TV-8’deki “Gel Konuşalım” programında, Zeki Müren’in hiç beste yapmadığını, besteleri başka bestecilerden alıp, kendine mal ettiğini söylemişti. Sevgili Bülent Ersoy, işte internetten de kolayca ulaşabileceğiniz bu listede Müren’in tüm şarkıları bulunmaktadır. Sanat Güneşimizi karartmak kimseye bir şey kazandırmaz, olsa olsa kaybettirir. Liste: Paşa’sız geçen bu yıllarda, stat dolusu kalabalığın içinde olsam dahi kendimi yalnız hissediyorum. “Umutla Kalbin Sesi” programında da duygularımı paylaştım. Sevgili paşam, aramızdan ayırılalı 28 sene oldu. Ama hep bizimlesin, unutma diye bir şey yok! Şarkılarınla, filmlerinle, bestelerinle, şiirlerinle birlikteyiz. Sonsuza kadar sevenlerinin gönlünde yaşayacaksın! Seni çok seviyoruz. Seni rahmetle, şükranla anıyoruz! İyi ki bu dünyadan bir sanat güneşi geçmiş diyoruz! 26 Eylül Dil Bayramı nedeniyle Türkçenin güzel kullanımının örneklerle açıklandığı, yardımlaşma ve dayanışmanın öneminin vurgulandığı, Sanat Güneşi Zeki Müren'in ise 28. vefat yıldönümünde anıldığı etkinliğe konuşmacı olarak katıldım. Dostluk Grubu Derneği ve Türkiye Yardım Sevenler Derneği Karşıyaka Şubesi tarafından Sancar Maruflu Kültür Merkezi'nde düzenlenen etkinlik 24 Eylül Salı günü akşamı oldu ve de çok güzel geçti. Moderatörlüğünü Basri Dinçer Bey’in yaptığı, “Güzel Türkçemiz, Yardımlaşma ve Zeki Müren” seminerinin sonunda iki şarkı da seslendirip Zeki Müren’i andık. Program sonunda dernek başkanı Sayın Ayşe Eskici tarafından hazırlanan teşekkür belgesi için ve de katılımcılar ile yapılan güzel konuşmalar için ben de teşekkür ediyorum. Çok şükür ki yıllarca felsefe öğretmenliği yaparak binlerce öğrenci yetiştirdim. İclal Aydın gibileri sanat dünyasında başarılar elde ettiler. Çalışmalarımın karşılığında emekli olunca ufak bir daire aldım. Türkiye’nin ve dünyanın çeşitli yerlerini gezip gördüm ve tanıştığım insanlarla kültürüm daha da genişledi. Ve şunu fark ettim ki; Dünya malı neye yarar, dostluklarla yaşıyorum. Bunun bir örneği de dün yaşandı. Değerli sanatçı dostlarımız Filiz Ece ve Şef Şakir Sarıoğlu'nun başında olduğu Evrensel Korosu bana ve hayvan dostu arkadaşım Nihal Ertem'e plaket takdim ettiler. Bu organizasyonu düzenleyen Saim Yılmaz beye teşekkür ediyorum bir kez daha. Sizlere, Zeki Müren gibi en derin saygılarımı ve en engin sevgilerimi iletiyorum. Lütfen kabul buyurunuz efendim! |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |
Yazarın diğer yazıları |
BİR TARAFTA İSRAF BİR TARAFTA AÇLIK - 18/07/2024 |
BİR TARAFTA İSRAF BİR TARAFTA AÇLIK - Göksenin Çakmak 18/7/2024 |
TÜRKİYE'Yİ KAPTIRMAYALIM - 08/07/2024 |
Göksenin Çakmak - TÜRKİYE'Yİ KAPTIRMAYALIM 08/07/24 |