Ahmet Eren Özen
ahmeterenozen1@gmail.com
BAŞKA TÜRKİYE YOK!
01/11/2024 PKK bir terör örgütüdür. Eski adıyla Apocular adlı bu örgüt, 1978’de kurulmuş ve 1983’ten itibaren düzenlediği terör eylemleri ile binlerce insanın hayatını kaybetmesine neden olmuştur. 1999 Ocak'ında yani 56. TC. Hükümeti Başbakanı Bülent Ecevit ve Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel döneminde devletin güvenlik güçleri Öcalan'ı Kenya'da ele geçirip Türk mahkemelerine çıkarmışlardır. Öcalan, yargılama sonucunda idam cezasına mahkum edilmiştir. Bu arada Öcalan yakalandıktan bir ay sonra ise dinci cemaatlerden Nurcuların başkanı olan imam Fethullah Gülen ABD'ye gidip oraya yerleşmiştir. İdam infazları 1983'ten beri uygulanmamaktadır. Apo'ya da ceza AİHM kararı nedeniyle uygulanmamıştır. Apo, daha yakalanır yakalanmaz o dönem devletin emrinde olduğunu devlete tüm bilgileri verecek şekilde hizmet edeceğini söylemiştir. 1999-2002 arası şehit sayısı 20'ye kadar inmiştir. PKK çözülme sürecine girmiştir. KCK gibi Kongra - Gel gibi adlarla yeni yapılanmalara girmiştir. Karargahlarını Kandil'e taş8mak zorunda kalmışlardır. 2003'te Irak Savaşı'ndan önce PKK yine hortlatılmış, Amerika tarafından silah, para vb. destek görmüştür. Ayrıca Kuzey Irak'ta Barzani ve Talabani; Irak’ın Saddam Hüseyin tarafından yönetilen merkezi hükümeti Bağdat Hükümeti'ne karşı kullanılmış, bu arada Musul, Kerkük gibi bin yıllık yurtlarından Türk ve Türkmenler baskı ile aşama aşama uzaklaştırılmıştır. İsrail'e katil ve soykırımcı diyen, ABD'nin Irak savaşını desteklemeyen, Müslümanların ölmesine karşı çıkan Başbakan Bülent Ecevit önce pasta ile zehirlenmiş ardından ABD'den gelen Kemal Derviş ile hükümeti karıştırılmış, parti grubu dağıtılmıştır. Ecevit’in özellikle HADEP’li belediyelerle ilgili soruşturma izinleri vermesi, yine terör örgütlerine yakın olan memurları devlet görevinden çıkarma çalışmaları terörle mücadelede dikkate değerdir. Ak Parti döneminde PKK terörü ile silahlı mücadele yapılmıştır. Ancak Ak Parti iktidarının hükümete girer girmez çıkardığı “Etkin Pişmanlık Yasası” düşünülen olumlu etkiyi yaratmamış maalesef pek çok terör örgütü hükümlüsünün hapishaneden çıkıp yeniden örgüte katılmalarına neden olmuştur. 1 Mart Tezkeresi ise hükümet üyelerinin çabalarına rağmen Meclis’ten geçmemiştir. Dini tasavvufi yönü ile bir zamanlar kitlelerin beğenisini kazanan, yurtdışında okullar açıp Türkçe olimpiyatları düzenleyen, banka kurup medya şirketleri açan Gülen Cemaati ise Ak Parti döneminde giderek büyümüştür. Kendisine Hizmet Hareketi de diyen bu cemaat, yıllar içinde çöreklendiği devlet kurumlarında kritik konumlara kendi üyelerini getirmeye uğraşmıştır. Nihayet paralel devlet yapılanması kurmuştur. Fethullahçı Terör Örgütü, kurduğu tertip ile Ergenekon ve Balyoz gibi operasyonlarla TSK’yı yıpratmıştır. Atatürkçü komutanlar yerine kendi mensuplarını getirmiş ve 15 Temmuz 2016’da devleti tamamen ele geçirmek için darbe yapmaya kalkışmıştır. Neyse ki bu kalkışma halkın sokaklara inmesi ve ordu içindeki Kemalist komutanlar tarafından bertaraf edilmiştir. TSK’nın başı yani Genelkurmay Başkanı terörist denilerek bir zamanlar Fetö tarafından Silivri zindanlarına sokulurken, hükümet terör yükselmesin diye bir taraftan da çözüm sürecini denemiştir, ancak bu da başarılı olmamıştır. Çözüm sürecinde PKK’nın silah bırakmak şöyle dursun aksine daha da silahlandığı, mevziler hazırladığı, silah depoladığı sonradan ortaya çıkmıştır. Bağımsız adaylar yolu ile DTP, BDP, HDP gibi partilerle Kürtçülük propagandası yapan siyasi isimler Meclis'e girmiştir. Çözümü siyaset ortamında bulmak yerine bu partilerin belediye başkanları, yetkili pek çok ismi hendek kazıp teröristlere destek olmuştur. Genel Başkanları Selahattin Demirtaş, terörist başının heykelini dikmek vaadinde bulunmuştur. 2010 yılında Suriye sınırı, bir İsrail oyunu nedeniyle sözde tarım yapılma gayesi ile mayınlardan temizlenmiş, 2011’de çıkan Suriye iç savaşı ardından temizlenen alandan Suriyeliler ülkemize rahatça geçmişlerdir. 2012 sonlarında kent yeşil alanlarını koruma çabasıyla imza toplayan aktivistlere FETÖ, PKK ve diğer örgütlerin dahil olmasıyla 2013 Mayıs’ının sonunda Gezi Olayları çıkmış, ekolojik eylemler amacından saptırılmıştır. İlgili yıllarda Ortadoğu, Avrasya ve Afrika'da devrim denilerek devlet başkanları koltuklarından edilmiştir. 7 Haziran 2015 seçimlerinin ardından hükümetin kurulamaması sonucu, 1 Kasım 2015’te ülke tekrar seçime giderken; Ankara ve İstanbul'da bombalı saldırılar, İzmir'de adliye önündeki eylemler gibi çeşitli bombalı eylemler olmuştur. Yüzlerce vatandaşımız hayatını kaybetmiştir. Başbakan Ahmet Davutoğlu döneminde Türkiye Rusya ilişkileri de bozulmuştur. Terör saldırılarında sadece asker ve polis gibi devletin kolluk kuvvetleri değil; sivil vatandaşlar da hayatını kaybetmiştl ya da yaralanmıştır. Sadece Türkler değil saldırılarda Kürtler de ölmüştür. Bu terör eylemleri Kürtlere bir şey kazandırmadığı gibi ülke ekonomisine ve bölge kalkınmasına da büyük zarar vermiştir. Devlet, Kürtçe eğitimi serbest bırakıp TRT ŞEŞ gibi Kürtçe kanallar kurduğu halde Kürt halkının duygularını sömüren partiler ve örgütler toplumsal barışı sürekli baltalamışlardır. Deniz Baykal döneminde ulusalcı ve laik bir çizgi izleyen Ana Muhalefet Partisi, Kemal Kılıçdaroğlu döneminde farklı siyaset tarzı izlemiştir. Türban açılımı yaparak, üniversitelerde başörtüsü ile okunmasının önünü açmıştır. CHP, Doğu ve Güneydoğu'da %1 seviyelerinde oy almasına rağmen buralardan gelen Kürtçü talepleri dile getirmeye başlamıştır. Bu da CHP'nin HDP ile beraber olduğu intibasını uyandırmıştır. Cumhurbaşkanlığı seçim sisteminde değişikliğe gidilince %50 oyu almak için partiler ittifak yapmaya mecbur kalmıştır. Böylece AKP, MHP’yi yanına alarak daha milliyetçi ve sağ politikalar izlerken CHP, HDP’ye yanaşmıştır. Ancak Kılıçdaroğlu döneminde CHP aynı zamanda İYİ Parti ile de ittifak halinde olduğundan bu görüşmeler kamuoyundan gizlenmeye çalışılmıştır. Hatta Kemal Bey, 28 Mayıs 2023 seçimlerinde Zafer Partisi ile de birliktelik kurmuş ancak bunu diğer ortaklarından ve kendi partililerinden gizlemiştir. Seçimi kaybeden Kemal Kılıçdaroğlu, CHP içinde “piro”luktan ve “dede”likten bir anda istenmeyen adam kategorisine sokulmuş, değişim çağrılarına kurban edilerek genel başkanlığı bitirilmiştir. CHP’nin yeni genel başkanı seçilen Özgür Özel, göreve gelir gelmez Türkiye’nin aleyhine söylemleri olan Kürt operacı Pervin Chakar’ın önünde eğilip, onun elini öpmüştür. Yerel seçimlerde ise CHP pek çok bölgede DEM Parti ile ittifak yapmıştır. "Kent uzlaşması" adı altında DEM’in istediği adayları ya da onlarla iş yapacak isimleri başkan adayı göstermiştir. Belediye kadrolarında DEM’lilerin geniş pay aldığı basın tarafından ortaya konulmuştur. Bahçeli’nin akıllara zarar veren esef duyduğumuz Öcalan çağrısı sonrası Özgür Bey, Selahattin Demirtaş’ı ziyaret etmiş, güneydoğu ziyareti düzenlemiş, "Öcalan çağrılarında samimi iseler destekleyeceklerini" ifade etmiş, Kürtlere devlet vaat etmiş ve son olarak DEM ile ortak düzenlenen dünkü Esenyurt mitinginde “ayrı bayraklarımız olsa da” demiştir. MHP Öcalan’ı Meclis’e konuşmaya davet ederken, TUSAŞ saldırısı olmuş ve 5 şehit verilmişti. Arkasından bu Esenyurt olayı meydana geldi. Esenyurt belediye başkanı Ahmet Özer’in durumu yargıya intikal ettiği için fazla yoruma gerek yoktur. Ancak CHP'nin içinde hala mert, vatansever isimler varmış ki genel başkanın, merkez yönetiminin ve İmamoğlu’nun baskılarına rağmen 3 belediye başkanı yani Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, Afyon Belediye Başkanı Burcu Köksal ve Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan mitinge katılmamışlardır. Konu hakkında görüşü sorulan İYİ Parti Genel Başkanı ve İzmir milletvekili Müsavat Dervişoğlu ise “yerel yönetim seçimlerinde neden ortaklaşa girmediğimiz anlaşılmıştır umarım” demiştir. Gündemimiz ekonomi iken bir ay içinde önce Narin olayı, yenidoğan ve gençlerin cinayetleriyle ardından terör olayları ile bakın birdenbire her şey nasıl değişti. Halkın ihtiyaçları arasında asla bulunmayan yeni anayasa isteği de bazı kesimlerce sürekli pompalanıyor. Türk halkı bu kadar dalavere ve dönen dolaplara karşı uyanık olmalı, kim vatansever ve kim hain tespit ederek yolunu özenle çizmeli. Çünkü başka Türkiye yok! |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |
Yazarın diğer yazıları |
EN GARİP RÜYADAN DAHA GARİP GERÇEKLİKLER YAŞIYORUZ - 28/10/2024 |
Ahmet Eren Özen - EN GARİP RÜYADAN DAHA GARİP GERÇEKLİKLER YAŞIYORUZ 28/10/2024 |
İZMİR KÖRFEZİNİ ÖLDÜREN NEDENİ AÇIKLIYORUM - 11/10/2024 |
İZMİR KÖRFEZİNİ ÖLDÜREN NEDENİ AÇIKLIYORUM - Ahmet Eren Özen 11/10/2024 |
MUTLULUĞA KAPI AÇIN - 07/10/2024 |
MUTLULUĞA KAPI AÇIN - Ahmet Eren Özen 7/10/2024 |
TÜRKLERİN KÜLTÜR TARİHİ - 10/09/2024 |
Ahmet Eren Özen - TÜRKLERİN KÜLTÜR TARİHİ - 10/9/2024 |
ZEKİ MÜREN FİLMİ NİÇİN ÇEKİLEMEDİ? - 08/08/2024 |
ZEKİ MÜREN FİLMİ NİÇİN ÇEKİLEMEDİ? - Ahmet Eren Özen - 8/8/2024 |
UNUTULMAYAN BEŞ SOSYAL DEMOKRAT - 07/08/2024 |
UNUTULMAYAN BEŞ SOSYAL DEMOKRAT |
FİLM ÇEKİMİ EKİP İŞİDİR - 02/08/2024 |
FİLM ÇEKİMİ EKİP İŞİDİR - Ahmet Eren Özen 2/8/2024 |
BİR FİLM HER ZAMAN SİNEMA FİLMİ MİDİR? - 30/07/2024 |
BİR FİLM HER ZAMAN SİNEMA FİLMİ MİDİR? - Ahmet Eren Özen - 30/7/2024 |
FİLM YAPIMI - 29/07/2024 |
FİLM YAPIMI - Ahmet Eren Özen 29/7/2024 |
Devamı |