Sanatçı Volkan Konak, bayramın birinci günü Kıbrıs'ta verdiği konser sırasında sahnede yere yığıldı. Gerek konser alanında gerekse de kaldırıldığı Mağusa Devlet Hastanesi'nde yapılan müdahalelere rağmen hayatını kaybetti. Fotoğraflarda daha büyük görünse de sanatçı henüz 58 yaşında idi. Son kulis görüntülerini izledik; kendisine hediye edilen kara kalem portresini mütebessim kabul etmiş bir vatanseverdi.

Mesut Yar'ın televizyon programlarından birinde "bayramda ölenlere çok üzülüyorum" diyen Konak, bir bayram günü sahnede vefat etti. Sanatçının ölüm nedeni kalp krizi olarak açıklandı. Son görüntülerinde ve o anda salonda kendisini dinleyenlerin tarifinde yorgunluk, sıkıntı ve ter ortak söylenen idi. Ancak dinleyicisini hayal kırıklığına uğratmamak ve bayram konserini yarıda bırakmamak uğruna sahnede direndiği anlaşılıyor. Aynı Zeki Müren gibi.

24 Eylül 1996'da İzmir Fuarı içindeki TRT stüdyolarında kendisine verilecek ödülün program çekimlerine katılan Zeki Müren de sahnede kalp krizi geçirmiş, ancak TRT Genel Müdür Vekili'nin konuşması bitene kadar beklemişti. 1951 yılının yılbaşında İstanbul Radyosu'nda başlayan sanat hayatı, 1953'te halkın karşısına çıktığı ilk yer olan İzmir Fuarı'nda ve yine TRT stüdyolarında sona ermişti. Kalp hastası olan ve günde 16 ilaç alan Müren, bant çekimi olan programın daha başında vefat ediyordu. "Çok terledim, üzerimi değişeyim" son sözü oluyor, en yakın arkadaşı Göksenin Çakmak'ın kolunda gittiği makyaj odasının kapısı açılır açılmaz yere yığılıp hayata veda ediyordu. TRT Genel Müdür Vekili'nin ödül verirken Zeki Müren'in durumunu gördüğü halde çok uzun konuştuğu iddiası ise sanatçının vefatı ardından gündeme getirilmiş ve dedikodu malzemesi yapılmıştır. Tıpkı Şükrü Tunar gibi.

1907 Balıkesir doğumlu klarnet virtiözü ve besteci Şükrü Tunar, 15 Ağustos 1962'de Zeki Müren'in programı esnasında vefat etmişti. "Söyleyemem Derdimi Kimseye", "Unut Beni Kalbimde ki Hicranla Yalnız Kalayım", "Güller Arasında Seni Bensiz Görenler Olmuş", "Bir Zamanlar Maziye Bak Ne Kadar Şendik", "Canımın Yoldaşı Ol", "Anar Ömrünce Gönül Giden Sevgilileri" ve benim de İstanbul sahnelerinde okuduğum ilk Uşşak eser olan "Geçti Muhabbet Demi Ağla Gönül Yan Gönül" gibi meşhur bestelerin bestekarı Zeki Müren'e taksim geçerken kalp krizi geçirmiştir. Uzun peşrevin ardından esere girildiği halde Zeki Müren'in bir de üstüne kendisinden klarinet taksimi istemesi, sanatçının ölümüyle ilgili bazı iddiaları gündeme getirmiştir.

Oysa ki sanatçılar; kendisine verilen görevi halkın önünde sonuna kadar götürmeyi prensip bilmiş kişilerdir. Şimdiki şarkıcı bozmaları ve sahneye tişörtle kotla çıkan ukala isimlerden değil gerçek sanatçılardan bahsediyorum. Onlardan biri de tiyatro sanatçısı Tekin Siper idi. Levent Kırca'nın tiyatro ekibinde yer alan ve milyonların "Olacak O Kadar" adlı politik televizyon güldürüsünden tanıdığı sanatçı, "Sefiller" adlı tiyatro oyununun gösteriminde sahnede kalp krizi geçirerek 25 Mart 2001'de vefat etti. Bir diğer tiyatro sanatçısı, Trabzon Devlet Tiyatrosu oyuncusu Halil Ayan, "İstibdat Kumpanyası" adlı oyunda sahnede kalp krizi geçirerek yere yığılıyordu. Sanatçı vefat ederken, seyirci durumu; oyunun bir parçası sanıyordu!

Müzisyen Onur Şener, Ankara'da Ekim 2022'de dinleyicisinin istediği şarkıyı okumadığı için öldürüldü. Özcan Deniz, 1998'de yine bir istek şarkıyı okumadı diye sahneden inerken bıçaklandı. Bülent Ersoy, 1989'da Adana'da konser sırasında "Çırpınırdın Karadeniz" adlı şarkı isteğini söylemediği için Hacı Tepe adlı şahıs tarafından vuruldu. Tabancasındaki bütün kurşunları sıkan Tepe'nin beş kurşunla yaraladığı Ersoy, eks olmaktan konser alanının karşısında hastane bulunması sayesinde kurtuldu. Sıkılan kurşunlar nedeniyle bir böbreğini kaybetti. Bir kurşun ise çıkarılamayarak ayağında kaldı. Daha önceden de silahlı saldırıya uğramış, üç kurşun iki bacağı arasından eteğini delerek geçmişti. Yine bir konserinde kıyafetinin aksesuarındaki çubuklar vücuduna batmış, kanlar içinde olmasına rağmen programına devam etmişti.

Sanatçı Bergen de 1987'de Adana'da sahneye çıkarken bıçaklanmış, bir şarkı okuduktan, yani yaşadığını halka gösterdikten sonra hastaneye gitmişti. Bahtsız sanatçıya kezzaplı saldırı düzenlenmiş ve bir gözünü kaybetmişti. Ardından birkaç yıl sonra barıştığı eski eşi tarafından silahla öldürüldü, annesi yaralandı. Adanalı Murat Kekili ise bir hemşehrisi tarafından iki imzalı fotoğrafı alındıktan sonra bıçaklanmıştı. "Bu akşam ölürüm, beni kimse tutamaz" şarkısı ile popüler olan Kekili'yi bıçaklayan şahsın daha önce de türkücü Ceylan'ı bıçaklamaktan sabıkası olduğu anlaşıldı.

Pek çok sanatçı ise aile bireylerinin vefat haberini aldığı halde; hiçbir şey olmamış gibi bir iki saat içinde sahneye çıkmış performanslarını yerine getirmişlerdir.  Halkının hizmetinde ve toplum yararına çalışan sanatçılar da vatanlarına bir asker gibi sahip çıkarlar ve gittikleri yerlerde de ülkelerini temsil ederek, ülke savunmasına katkı koyarlar. Dolayısıyla çalışırken ölen sanatçı şehit, yaralanan gazi sayılmalıdır.